HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş ve diğer HDP yetkililerinin 7 Haziran genel seçiminden sonra artan PKK terör örgütünün eylemlerine sessiz kalması eleştirilirken, HDP kanadının terörün sonlandırılması için attığı adımlar da samimiyetsiz bulundu.
Siyaset bilimi uzmanları ve gazeteciler, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın medya kurumlarının Ankara temsilcileri ile kahvaltı programını iptal ederek, “ani” Brüksel ziyaretini AA muhabirlerine değerlendirdi.
HDP’den gazetecilere gönderilen mesajda, ‘kahvaltının, Demirtaş’ın programındaki acil bir değişiklik nedeniyle, yakın bir geleceğe ertelendiği’ kaydedilerek, programın iptal edilmesi nedeniyle özür dilendi.
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu, kendisinin de davet edildiği programın iptal edildiğini hem mail ile hem de telefon ile bildirildiğini söyledi.
Demirtaş’ın “Karşılıklı ellerin tetikten çekilmesi lazım. Önce silahların karşılıklı susması lazım” açıklamasını hatırlatan Kartoğlu, “Demirtaş, Remzi Kartal’ın açıklamasına dayandırarak ‘mesaj alındı’ demişti. Kandil’e değil oraya dayandırmıştı. Demek ki KCK’nın Avrupa’daki ayağı ile bu işin yürütülerek, biraz Kandil’in durdurulabileceğini düşünmüş olmalı. O yüzden kendisi gidip konuşmak istedi” diye konuştu.
‘Barışı sağlayan siyasetçi’ rolü
Kartoğlu, Demirtaş’ın Brüksel ziyaretinin ardında üç neden gördüğünü belirterek, şöyle konuştu:
“Birincisi, özellikle ABD’den gelen ve PKK’nın terörist bir örgüt olduğunu teyit eden üzerine de bu çözüm sürecini bitiren terörü başlatan tarafta PKK olduğunu, Türkiye’nin değil PKK’nın saldırıları başlattığını vurgulayan açıklamaları.
İkincisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kandil’e ve PKK’nın hem lojistik hem yönetim merkezlerine yaptığı operasyonlar. Bunların etkili olması.
Üçüncüsü, de erken seçim ihtimalinin giderek artması ve HDP’nin PKK’nın silaha sarıldığı, kendilerinin de parti olarak buna tepki gösteremediği bir ortamda seçime gitmek istememesi.
O bakımdan kendisine ‘barışı sağlayan siyasetçi’ rolü verecek olan bir sürece girdi. Böylece KCK’nin Avrupa’daki ayağıyla oturup konuşarak, KCK’ya terör eylemlerini durdurma baskısı yapılmasını sağlayabilir. Böylece çatışmayı durduran kişi olarak siyaseten prim elde edebilir düşüncesi olmalı.”
“Kandil’e yönelik operasyonlarını durdurma amaçlı”
HDP’den beklenenin ‘Kandil’i silahı durdurmaya ve silahlı unsurlarını Türkiye’den çekmeye zorlaması’ olduğuna işaret eden Kartoğlu, “Ama HDP’liler bugüne kadar hep ‘Bizim söylememizle Kandil çekilmez’ demekte diretti. Şimdi Kandil’e bu işi durdurma konusunda baskı yapmaya çalışıyor. Bunu zamanında yapsaydı kendisinin de bulunduğu siyaset kurumuna alan kazandırma konusunda, Türkiye’deki diğer siyasi partiler ile birlikte terör örgütüne karşı bir mücadele veriyor olurdu” ifadesini kullandı.
Kartoğlu, HDP’nin şu ana kadar böyle bir mücadele veriyor görüntüsü içinde olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bugün belli bir tercihte bulundu ama bu tercih de daha çok Türkiye’nin Kandil’e yönelik operasyonlarını durdurma amaçlı olarak değerlendiriliyor. Ama netice itibariyle terör saldırılarının geç de olsa, siyasi hesaplarla da olsa durdurulmaya çalışılmasını çok eleştirmemek lazım.”
“HDP, paralel yapının yöntemlerini kullanıyor”
Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) Genel Müdürü İbrahim Uslu HDP’nin siyasi “halkla ilişkileri” çok iyi kullandığını söyledi.
Uslu, “Zübeyr Kartal ile görüşmenin bu kadar acil olması… Birkaç saat sonra niye olamıyor da o saatte oluyor bunun bir gerekçesi yok. Zaten bir grup Kandil’e gidip görüşüyordu. Orada Kandil’deki yöneticiler ile de görüşülebilirdi. Eğer sorun terörün giderilmesi ise… Yoksa Zübeyr Kartal’ın Kandil kaynaklı terörü bitirmesi bana çok rasyonel gelmiyor. Terörü çözecekse zaten Kandil’e giden bir heyet vardı. Kandil ile görüşürdü, ‘silahları bırakın’ ya da en azından ‘elinizi silahlardan çekin’ çağrısı yapabilirdi. Bunun için Brüksel’e gitmeye gerek yok” dedi.
HDP’nin paralel yapının yöntemlerini gün geçtikçe daha çok kullandıklarını ifade eden Uslu, “Onlar da (paralel yapı) yaptıkları her işte uluslararası platformlara daha fazla mesaj gönderiyorlardı. Şimdi bir anda Türkiye’nin içindeki terör meselesini uluslararası bir sorun haline getirmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
Uslu, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi PKK saldırılarına karşılık verirken “orantılı” olmaya davet ettiğini anımsatarak, “Ne demekse… Kendi ülkelerinde terör hatta terör şüphesi bile olsa insanları sokak ortasında öldüren Avrupalılar, bize orantılı güç kullanın diyor. Elinde kalaşnikof, roketatar olan bir insana orantılı güç nasıl kullanırsınız. Bunu anlamaya imkan yok” ifadesini kullandı.
Uslu, “Türkiye’nin bir iç meselesi olan terör sorununu, uluslararası bir mesele haline getirip, aynı paralellerin yaptığı gibi, Türkiye’yi uluslararası platformlar karşısında zor duruma düşürmeye çalışıyorlar” dedi.
“Sürecin yeni bir mimari üzerine inşa edilmesi gerekiyor”
Al Jazeera Studies Center (AJCS) Türkiye ve Kürt Çalışmaları Araştırmacısı Galip Dalay, erken seçim ihtimalinin belirdiği bir ortamda örgütün ve Kürt hareketinin bu çatışmanın devamının kendilerine ciddi manada maliyet getireceğini görmeye başladığına dikkati çekti.
Dalay, Türkiye’nin Kürt hareketinin beklentisinin aksine ABD ile anlaşma yapabileceğini ve ortak hareket edebileceğini gösterdiğini belirterek, “ABD’nin vazgeçilmez müttefiki konumunda sunulan PYD’nin pekala ikinci plana atılabileceğini ortaya koydu” diye konuştu.
Bunun da Kürt hareketinin yeni bir revizyona gitmelerine sebebiyet verdiğini belirten Dalay, “Çatışmaların devamında ciddi bir kazanım elde edeceklerini düşünmüyorum. Dolayısıyla mümkünse bir şekilde en az maliyetle veya en az gurur kırıklığıyla PKK’nin tekrar bir şekilde görüşülmesine yönelik bir çaba görüyorum. Ama şöyle bir şüpheyi de barındırmıyor değilim, kanaatim odur ki bir sonraki hükümetin nihai şekli ortaya çıkana kadar bu süreçteki yol kazaları ve sıkıntılar devam edecek gibi duruyor” yorumunda bulundu.
Dalay, Çözüm Süreci’nin bittiğini düşünmediğini, benzer süreçlere bakıldığında aynı yol kazalarının orada da yaşandığını bildirdi.
Dalay, şunları kaydetti:
“Sürecin mimarisinde bir revizyon ihtiyacını ortaya koyduğunu” dile getiren Dalay, “Bu süreçler ilk günden başladığı şekilde yöntem ve mimariyle devam etmek sorunda değil. Hatta aynı aktörlerle de devam etmek zorunda değil. Süreç dinamik bir yapıya sahip. Yeni koşullar, yeni şartlar ortaya çıktığında da kendisini buna adapte edebilme kapasitesini ortaya koymalı. Son olay da onları gösterdi. Sürecin yeni bir mimari üzerine inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kafasında net bir mimarisi olan kimseyi de henüz görebilmiş değilim. Ama bu yönde bir arayış olduğu da aşikar.”
PKK hesaplama hatası yaptı
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, ateşkesin sona ermesi ile devletin PKK’ya operasyonlar düzenlemesinin HDP’nin alanını daralttığını söyledi.
Duran, “Son açıklamalarda, teröre terör diyemeyecek kadar, yaptığı açıklamalar da PKK tarafından yalanlanan ve bunu düzeltmek zorunda kalan bir HDP ortaya çıktı. HDP’de bu tıkanmışlığı ortadan kaldırmak, ateşkesin bitmiş olmasının PKK’nin gerek Suriye’deki gerek Türkiye’deki emellerine fayda vermediğini görerek siyaset manevrası yapıyor. Avrupa’daki PKK oluşumlarından destek alarak bir tür Kandil’i ikna etmeye çalışıyor. Öbür taraftan da bir an önce ateşkes olsun ve bu terörle mücadele ortamı dursun istiyorlar. Böyle bir manevra olduğunu görüyoruz” ifadesini kullandı.
Zübeyr Aydar’ın “ABD devreye girmeli” açıklamasını hatırlatan Duran, “Türkiye’nin PKK ile mücadelesini kapsamlı bir mücadele olmamasını, bir an önce PKK’nın Kuzey Suriye’de savaşma gücünü de azaltmamak için ABD’yi devreye sokarak ateşkesin olmasını istiyorlar. Çözüm Süreci masasına dönmek istiyorlar. PKK burada bir hesaplama hatası yapmıştı. Bu hesap hatasını toparlamak için bir ateşkes arayışı içindeler. PKK’nin tek taraflı bir ateşkesini bile sağlayarak, Türkiye’ye ‘ateşkes sağlandı, operasyonlara son ver’ baskısı oluşturulmaya çalışılıyor” diye konuştu.
Saydam: “Söylem değişikliğinin bedelini erken seçimde görecek”
İletişimci Ali Saydam, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın seçim sonrası sergilediği profil değişikliğine ilişkin, “Demirtaş, bu söylem değişikliğinin bedelini yapılacak bir erken seçimde görecektir. Burada hakikaten barışla ilgili ümit besleyen insanları düş kırıklığına uğrattı” yorumunu yaptı.
Demirtaş’ın büyük fırsat kaçırdığını dile getiren Saydam, seçim öncesi kendisine Türkiye partisi olması yolunda verilen güveni harcadığını söyledi.
Saydam, HDP’nin Türkiye partisi olmak için PKK’yla arasına mesafe koyması gerektiğine işaret ederek, “Getirilen bütün eleştiriler Batıda farklı Doğuda farklı iletişim yaptığı yönündeydi. Fakat, bunu kırmak için bir şey yapma şansı vardı. Bunu başta kullanmadı. O şansı, bozuk para gibi harcadı. Sonra değişerek PKK’yla özdeşleşme noktasına bir konum ortaya koydu” ifadesini kullandı.
Saydam, Demirtaş’ın söylem değişikliğinin bedelini yapılacak bir erken seçimde göreceğini belirtti. Saydam, “Burada hakikaten barışla ilgili ümit besleyen insanları düş kırıklığına uğrattı. Bunun sebebi ve kırılma noktası PKK’nin üstlendiği polis cinayetleriyle oldu” diye konuştu.