Araştırma ve danışmanlık şirketi Konda’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır, geleceğin asıl şimdi başladığını belirterek, ”Bu nedenle hazirandaki seçimi ‘kritik eşik’ olarak görüyorum” dedi.
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (BUSİAD) önceki akşam Hilton Otel’de gerçekleştirilen ‘Çekirge Toplantısı’na konuk olan Ağırdır, ‘Türkiye Seçmeninin Genel Seçim Davranışı ve Siyaset Sosyolojisi Açısından Önümüzdeki Seçimlerin Değerlendirilmesi’ konulu çarpıcı bir sunum yaptı. Son 12 yılda gerçekleştirilen 6 seçimin sonuçlarını toplumsal ve sosyolojik açıdan değerlendiren Ağırdır, Meclis’te dört olan mevcut siyasi parti sayısının kısa ve orta vadede ‘beş’ olamayacağını belirtti. “Türkiye’de dört partiye kilitlenmiş bir siyasi hayat var” diyen Ağırdır, aslında bu dört partinin, toplumda var olan dört kültürel kimliği yansıttığını vurguladı.
SAĞLIKLI BULMUYORUM
Bekir Ağırdır, mevcut siyasi tabloyu hiç de sağlıklı bulmadığını dile getirerek, kimliklere dayalı siyasetten gelecek üretilemeyeceğini vurguladı. Ağırdır, “Türkiye’de seçimlere katılım oranının yüksek olmasının en büyük nedeni; cezai yaptırımların ötesinde, halkın yönetime müdahale edebildiği tek ortamın sandık olmasıdır” diye konuştu.
OY DAĞILIMI KOLAY DEĞİŞMEZ
Son dönem seçimlerinde kullanılan oyların, partilere göre dağılımını grafiklerle de anlatan Ağırdır, dağılımın, ekonomik gelişmişlik endeksiyle bire-bir paralel olduğunun altını çizdi. Ağırdır, “Oy dağılımı, başardıklarımızı, ya da başaramadıklarımızı ortaya koyuyor. Bu nedenle kısa vadede oy dağılımının değişmesi de beklenmemeli. Çünkü verilen bu oyların köklü bir geçmişi var” diye konuştu.
SİYASETTE REKABET EKSİK
Türkiye’de kutuplaşmanın, siyasetin çok ötesinde toplumsal kutuplaşmaya doğru gittiğini ve halkın ortak yaşama iradesinin günden güne zayıfladığını savunan Ağırdır, siyasette rekabet eksikliği olduğunu da vurguladı.
TOPLUMUN YÜZDE 40’I SİYASETE GÜVENMİYOR
Cumhuriyet kurulduğunda kendine ‘kalkınma ve modernleşme’ hedefi seçen Türkiye’nin, ne yazık ki aradan geçen zaman zarfında bu hedefini, küreselleşen dünya ekseninde değiştiremediğini ifade eden Bekir Ağırdır şöyle devam etti: “Bugün toplumun yüzde 40’ı siyasete, yüzde 25’i hiçbir devlet ve toplumsal kuruma, yüzde 50’si ise yargıya güvenmiyor. Türkiye’de değişim; kararsız ve ikircikli. Umutlardan çoğulculuğa, korkulardan ise garanticiliğe geçiş yapmak isteniyor. Dolayısıyla iki ileri, bir geri yapılan Mehteran yürüyüşünün bu topraklardan çıkması gayet normal. Gelecek asıl şimdi başlıyor. Bu nedenle hazirandaki seçimi ‘kritik eşik’ olarak görüyorum. Toplumda yeniden ‘biz’ olmaya ihtiyacımız var. Bu seçimden sonra ya yeniden barışıp, biz olacağız, ya da daha fazla kutuplaşacağız. ‘Biz’ olmanın yolu da kimlik siyasetinden kurtulmaktan geçiyor.”
EĞİTİM BELİRLEYİCİ OLUYOR
BUSİAD Başkanı Günal Baylan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, demokrasi için en önemli gereçlerden birisinin; serbest, eşit ve genel oy prensibine dayanan seçimler olduğunu söyledi.
Her toplumun peşinde olduğu iyi yönetimin zaman zaman gerçekleştiğini, zaman zaman da kabusa dönüştüğünü ifade eden Baylan, şunları kaydetti: “Halk kendini yönetmek için liderini seçerken; kendisi için en yetenekli, en güven duyduğu, en sevdiği veya beklentilerini karşılayacak olanı tercih eder. Dünya genelinde yalnızca bir lidere bağlı kalmadan, yetkin takımlar tarafından yönetilmek isteyen, bilinçli seçmenlere sahip ülkelerdeki demokrasinin daha başarılı, ekonomisi; eğitim ve girişimcilikle güçlenmeyen, bilhassa seçmenlerinin bilgili ve bilinçli olmadığı ülkelerde ise daha sorunlu olduğu görülüyor. Tüm bu alanların temelinde ise eğitimin belirleyici etken olduğu bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.”
İNSAN SERMAYESİ ÖNEMLİ
Ekonomik büyümenin, istihdamın ve küresel rekabet gücünün temelinde insan sermayesinin yattığını ifade eden Baylan, iyi eğitimli genç nüfusun ise; niteliksel bir artı değere dönüşürse anlam kazanacağını vurguladı.
MERKEZ BANKASI UYARISI
BUSİAD Başkanı Günal Baylan, son dönemlerde özellikle Merkez Bankası ve para politikası üzerinden yapılan tartışmaların düzey ve içeriğinin özel sektör, piyasalar ve politikaların koordinasyonu açısından sorunlar doğurduğunu vurguladı.
Tartışmanın mevcut halinin, para politikasının kendisinden beklenen işlevi yerine getirememesine ve kurumsal kredibilitenin zayıflamasına neden olduğunu anlatan Baylan, ”Küresel ekonomi için uzun süreli bir durgunluğun geçerli olabileceğinin konuşulduğu bugünlerde, sanayimiz ve ihracatımız açısından sorunlar doğuruyorsa, burada önemli olan, tartışmaların büyüme iklimini, ki son dönemlerde eksik olduğunu düşünüyoruz, zedelemeden diyaloglar üzerinden yapılmasını arzuluyoruz” diye konuştu.