Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2 ay önce çekimine başladıkları “Telli Tahta” isimli film ile ozanın aşık olma yolunda yaşadığı zorlukları anlatmaya çalıştıklarını söyledi.
Uzun zamandır Aşık Veysel’i araştırdığını belirten Çakır, “Filmin senaryosunu yazdım, aynı zamanda yönetmenliğini de yapıyorum. Çekimlerimizi Karabük’ün Ovacık ilçesine bağlı Sülük köyünde yapıyoruz. Filmin çekimlerini Ekim ayında tamamlamayı planlıyoruz. Lal Gecesi filminde başrolde oynayan Dilan Ezgi Aksüt ozanın ikinci eşi Gülizar’ı, üniversite öğrencisi Emre Özbey de Aşık Veysel Şatıroğlu’nu canlandırıyor” diye konuştu.
Öğrenci arkadaşlarıyla birlikte 2 aydır yoğun çaba sarf ettiklerini, Karabük’te imkanlar kısıtlı olmasına rağmen özveriyle çalıştıklarını anlatan Çakır, “Ünlü oyunculara filmimizde oynamaları için teklif götürdük, heyecanlıyız” dedi.
“10 kişilik oyuncu kadromuz var”
Üniversitenin bünyesinde bulunan 3 Nisan TV’den ekipman desteği aldıklarını belirten Çakır, şöyle konuştu:
“Geçen yıl Aşık Veysel’in bir günlük hayatını anlatan kısa film çektik. Sonrasında ozanın hayatını anlatan filmi de çekebileceğimizi düşündüm. Edebi altyapısı olan bir film senaryosu yazdım. Çektiğimiz film, ozanın ‘aşık’ olma serüvenini anlatıyor. Eşi Esma kendisini terk ettikten sonra boşluğa düşen Aşık Veysel’in daha sonra evleneceği Gülizar ile tanışma sürecini işliyoruz. 10 kişilik oyuncu kadromuz var.”
Aşık Veysel’in Türk edebiyatı için önemli bir isim ve kilit noktası olduğunu vurgulayan Çakır, şunları aktardı.
“Aşık Veysel, halk edebiyatının son temsilcisi. Bu filmi, ozanı yeni nesile daha iyi anlatabilmek için çekmek istedik. Film, bir aşığı ve aşık olma sebebini anlatma ihtiyacından doğdu. İnşallah güzel bir film olacak. Çekimlerde bazen zorlandık. Çoğu zaman ihtiyaçları cebimizden karşıladık. İmkansızlıklar içerisinde bir şeyleri başarmak bizim için anlamlı.”
İlk eşi Esma tarafından terk edildikten sonra Aşık Veysel’in içine kapandığını aktaran Çakır, “Kimseyle görüşmüyor ve belli bir süre sonra köyünü terk ediyor. Aşıkların yaşamlarına bakıldığında hayatlarında önemli dönüm noktalarının olduğu görülüyor. Ozanı eşinin terk etmesi onun için hayatının en önemli dönüm noktasıdır. Aşık Veysel’i toplumumuz ‘Kara Toprak’ ve ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ gibi şiirlerle tanıyor. Aslında ozan çok büyük bir düşünce adamıdır. Yazılarında verdiği mesajlar çok değerli. Aşık Veysel daha fazla okunursa toplumda barışın ve eşitliğin daha fazla hakim olacağını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Günümüzde aşıklık geleneğinin önemini yitirdiğini savunan Çakır, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu gelenekte devam eden insanlar var ama eskisi gibi ilgi görmüyor. Yeni yetişen ozanlar var. Umarım bu gelenek devam eder. Aşık Veysel’i okudukça insan ona hayranlık duymaya başlıyor. Ozanın eserlerini okuduğunuz zaman, felsefi düşünceleri bilmemesine rağmen içinde özümsediğini ve düşünce potasında erittiğini görebilirsiniz. Böyle bir şey ona karşı bir hayranlık oluşmasını sağlıyor. Aşık Veysel’in şiirleri bin yıllık geleneğin bir özeti. Onun için ‘filozof’ diyebiliriz. Onun düşüncelerini doğru bir şekilde topluma ulaştırabilmek film çekiyoruz.
Çakır, daha önce de Aşık Veysel Şatıroğlu’nun bir günlük hayatını anlatan “Çiçeğin Beyi” adlı kısa filmi çekmiş ve Aşık Veysel Müzikali’ni düzenlemişti.