AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, 669 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile askeri sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına devredilmesiyle ilgili Bursa ve Balıkesir’deki asker hastaneleri, o illerdeki Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine geçti. Bu çerçevede, Bursa’nın merkez Osmangazi ilçesinde bulunan Bursa Asker Hastanesi, Bursa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi oldu.
Evliya Çelebi’nin “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” dediği kentin Çekirge semtinde, işlemeli duvarları ve kubbeli yapısıyla 700 yıl öncesinden izler taşıyan hamamlarda, Uludağ’dan gelen kaynak suyu, özellikle kireçleme, fıtık, felç hastalarının rehabilitasyonunda tedaviye yardımcı oluyor.
Hastane yöneticisi İdris Ahmet Çakır, AA muhabirine, Hazine’ye mal edilen Ermeni bir vatandaşa ait kaplıca ve binalardan oluşan Büyük İsplandit Palas otelinin 1922’de hastane haline getirilmesinin ardından hizmete başladığını söyledi.
“Suyun kalitesi, Türkiye’de ilk sıralarda”
Hastane tarihinin çok eski yıllara dayandığını belirten Çakır, şöyle konuştu:
“Bölgedeki kaplıca suyundan faydalanılması, özellikle fizik tedavi hastalarının nekahat sürelerinin kısaltılması ve hastalara faydalı olunması amacıyla düşünülmüş ve buradaki hamamlar baz alınarak, 1922’de hastane inşası başlamış. 1950’li yıllara kadar ilk yapılan ahşap binada hizmet vermiş. Daha sonra ise 300 yataklı şu andaki bina, Bursa Askeri Hastanesi olarak hizmet sunmuş. 26 Ağustos 2016’dan itibaren de Bursa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi olarak hizmetine devam ediyor.”
Kaplıca tedavisi veren devlet hastanesi
Çakır, Türkiye’de kaplıca tedavisi hizmeti veren nadir fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanelerinden biri olduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Hamamların orijinal yapılarında inşa tarihi olarak 1303 yılı var. Yani hamamlar, 700 yıllık geçmişe sahip. Suyun kalitesi, Türkiye’de ilk sıralarda yer alıyor. Hastane kullanımı için yeterli bir kaplıca suyumuz var. Burasının Türkiye’de bu derece suyun kaliteli olduğu tek kaplıca olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle kireçlenme hastalıkları, romatizmal rahatsızlıklar, kırıklar sonrası eklem hareket kısıtlığı, diz, bel ve boyun ağrıları, bunların fıtık oluşumları, ameliyat edilmeyen ya da edilemeyen hastalar ile fizik tedavide olumlu sonuç alamayan hastalar burada tedavi ediliyor. Yürüyemeyen, trafik kazası, beyin kanaması ya da pıhtı atması sonrası felçli kalan hastalarda ve beyin kanamasından sonra yatağa bağımlı kalan nörolojik hastaların rehabilitasyonunda da kullanılıyor. Bu hastaların yürümesinin gelişmesinde özelikle kaplıca suyunun çok fazla tedavi edici özelliği var.”
Felçli hastaların rehabilitasyon tedavisinin havuz ve kaplıca tedavisi ile birleştirildiğinde çok daha hızlı bir çözüme kavuştuklarını aktaran Çakır, “Bu tedavi şeklini hastalara avantaj olarak sunmak için hastaneyi hem cihazla hem de personel ve insan kaynağımızla güçlendireceğiz.” dedi.
“Kaynakta 45, hastanede 40-42 derece”
Suyun sıcaklığının mevsimlere göre değiştiğine dikkati çeken Çakır, kaynağından 45 derecelik sıcaklıkta çıkan suyun kaplıcada 40-42 derece olarak aktığını ifade etti.
Çakır, Türkiye’nin birçok ilinden tedavi için hastaneye gelen hastaların olduğunu ifade ederek, “İl dışından gelen hastalar, yoğunluğumuzun yüzde 60’ını oluşturuyor. Buraya 2-3 yılda bir gelen hastaların olması da hastaneden memnun kalındığını gösteriyor. Bu da bizi mutlu ediyor. Süreç içinde fiziki mekan, teknolojik cihazlar, rehabilitasyon anlamındaki cihazları da sisteme kazandırdığımızda özellikle rehabilitasyon alanında çok daha iyi bir konumda olmak istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.