Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesinde başkanlık seçiminin ardından düzenlediği basın toplantısında, 13 Mart 2015 itibarıyla yaş haddinden emekli olması dolayısıyla, yeni başkanın seçim sürecinin başlaması gerektiğini söyledi.
6216 sayılı yasada son yapılan değişiklikle, seçimlerin yaş haddinden, emeklilik tarihinden 2 ay öncesinden başlamak üzere başkanlık sürecinin tamamlanması gerektiğini kaydeden Kılıç, bu çerçevede, aday olanların çalışmalarını rahat bir ortamda yürütebilmeleri, arkadaşlarıyla görüşerek ortak bir noktaya varabilmeleri adına kendilerine biraz süre tanıdıklarını belirtti.
Kılıç, “Bu sürede arkadaşlarımız görüşmelerini yaptılar, konuşmalarını yaptılar, kulislerini yaptılar ve sonuçta bugün hepinizin bildiği gibi Sayın Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi başkanlığına seçilmiş oldu” ifadelerini kullandı.
Bu çerçevede bir konunun altını çizmek istediğini anlatan Kılıç, şöyle devam etti:
“Yasa gereği bir hafta önceden seçimlerin yapılması için üyelerimize duyuru yapmamız gerekiyordu. Ben bunları yaptım. Geçen hafta çarşamba günü, bu bir hafta doldu ve o gün seçim yapılması gerekiyordu. O gün seçim ertelendi, cumaya ertelendi, iki gün sonraya. Cumadan sonra da işte bugün yapılmak üzere yeniden iki kez ertelenmiş oldu. Bu ertelenme kararı dışarıdan çok yanlış, talihsiz ve gerçekten üzücü yorumlara neden oldu. Şunu açıklıkla ifade edeyim ki bu erteleme kararı benim kararım değil. Arkadaşlarımın, hem üyelerin hem de aday olan arkadaşlarımın çalışmalarını sonlandıramadığı, gerekli kulisleri yapamadığı, arkadaşların ikna için bir kısmıyla görüşmeleri gerektiği konusundaki talepleri sonunda benden süre istediler ve bu nedenle de ben seçimleri iki kez, ikişer gün arayla ertelemek durumunda kaldım. Bunun arkasında başka bir şey aramaya gerek yok, başka anlamlar yüklemeye de gerek yok. Anayasa Mahkemesinin kendi iç düzeninin bir gereği olarak seçimin ne zaman yapılacağı, hangi gün yapılacağı Anayasa Mahkemesi Başkanının yetkisi dahilindedir. Dışarıdan konuşulanlar, söylenenleri hiçbir şekilde önemsemiyorum, ciddiye de almıyorum.”
Kılıç, “Neden Anayasa Mahkemesinin bu gündemiyle bu kadar ilgili bazı siyasi arkadaşlar, onun sebebini kendileri çok daha iyi biliyordur. Onun için bunların üzerinde durmayacağım ama bugün itibarıyla sizleri bilgilendirmek için ertelemenin tek sebebinin arkadaşlarımın talebi üzerine olduğunu belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Anayasa Mahkemesinde 25 yıllık görevi süresince hiçbir zaman gizli bir ajandası olmadığını, her şeyi açıklıkla, açık yüreklilikle paylaşma imkanı bulduğunu dile getiren Kılıç, “Bu çerçevede de bugün, bu konuda yapılan bu spekülasyonların cevabını vermem gerekiyordu, o nedenle sizlerle bunları paylaşmak zorundayım, paylaştım” dedi.
Haşim Kılıç, 1973’te kamu görevine başlayan biri olarak 42 yıllık hizmetinin artık sonuna geldiğini belirtti. Bu geçmişin 25 yılının Anayasa Mahkemesinde, büyük bölümünün de yöneticilikle geçtiğini ifade eden Kılıç, şunları kaydetti:
“İki kez Başkan Vekilliği görevini yürüttüm, 8 yıl. Arkasından da yine 2 kez Başkanlık görevimi yürüttüm. Burada yaklaşık 7,5 yıl olmak üzere 15 yıla yakın, 15 yıllık bir süreç içinde yöneticilik yapma fırsatı buldum. Tabii bu arkadaşlarımın bana olan güveni, bana olan saygısı ve benim bu konudaki yönetim anlayışıma olan inançlarından kaynaklanan bir destekle böyle bir noktaya geldiğini ifade etmek isterim. Bu sebeple beni bu mahkemenin yöneticiliğinde bu kadar uzun süre tutan, geçmişte kalmış ya da bugün görevde olan arkadaşlarımın tamamına bu güvenlerinden dolayı teşekkürü borç biliyorum.”
Anayasa Mahkemesinde en önemli yapılan şeyin ne olduğu sorusuna, söylenecek tek bir cevabın olduğunu vurgulayan Kılıç, ”Bugün itibariyle geldiğimiz noktada Anayasa Mahkemesinin geçmişte kalan sınırlayıcı, daraltıcı, yasaklayıcı anlayışından, hak ve özgürlüklerinin önünü açan, özgürlükçü bir anlayışla olaylara yaklaşan ve Anayasal ilkeleri, temel ilkeleri, evrensel değerlerle içini dolduran bir Anayasa Mahkemesi var artık” dedi.
Anayasa Mahkemesinin son yıllarda almış olduğu kararlar nedeniyle hem yurtiçinde hem yurtdışında haklı bir övgü kazandığını ifade eden Kılıç, mahkemenin bu noktaya gelmesi için üyelerin, raportörlerin ve personelin özverili bir şekilde çalıştığını söyledi.
Kılıç, “Bundan sonra Anayasa Mahkemesinin, bu ilkeler doğrultusunda, yerellikten kurtarılarak, evrensel değerlere ulaşmış bir anlayış içinde, anayasal ilkeleri yorumlayıp halkının hizmetine sunan bir Anayasa Mahkemesi çizgisinin devam etmesi, en büyük dileğim ve temennimdir. Geride bıraktığımız arkadaşlarımın, bu görevi en iyi şekilde yerine getireceklerine inancımı bir kez daha belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.
”Temel hak ve özgürlükler mahkemesi haline dönüştü”
Anayasa Mahkemesine, 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle yapılan bireysel başvurulara bakma görevi verildiğini hatırlatan Kılıç, bugün bu görevi mahkemenin başarıyla yürüttüğünü, hem içeride hem de dışarıdaki hukuk çevrelerinden alınan bilgiler, değerlendirmeler ve analizler sonucunda, çok iyi bir noktada bulunulduğunu söyledi. Kılıç, şunları kaydetti:
”Bugün Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruya bakmış olduğu ve bunun sonunda vermiş olduğu kararlar sonunda, artık temel hak ve özgürlükler mahkemesi haline dönüşmüştür. Geçmişte kanunların Anayasaya uygunluğunu denetleyen bir kurum olmaktan, bu görevi ikinci plana düşmüş, birinci plana bireysel başvuru yoluyla baktığı temel hak ve özgürlüklerin mahkemesi haline dönüştüğünü ben büyük mutlulukla ve memnuniyetle belirtmek istiyorum. Bu çerçevede mahkememiz görevlerini sürdürecektir. Şüphesiz ki bu mahkeme, temel hak ve özgürlüklerin teminatıdır. güvencesidir. Bunun, bundan sonra da devam edeceği konusunda hiç bir kuşkunuzun olmamasını diliyorum”
Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar sonunda, artık gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, gerek diğer uluslararası kuruluşlarda, bu mahkemenin etkin bir denetim yaptığı konusundaki kabullerinin önemine de dikkati çeken Kılıç, Anayasa Mahkemesine başvurmadan, bu yol tüketilmeden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yapılan başvuruları kabul etmediğini hatırlattı.
Artık Anayasa Mahkemesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde evrensel hukuk kurullarına uygun yorum yapan, sorunları bu şekilde çözen bir mahkeme haline geldiğini ve etkin bir denetim yaptığını dile getiren Kılıç, gelmek istedikleri hedefin de bu olduğunu söyledi.
Kılıç, ‘Ben Anayasa Mahkemesinin geldiği bu noktadan, getirdiğimiz bu noktadan mutlu, memnun ve gerçekten onur duyduğum bir noktada olduğunu ifade etmek istiyorum” görüşüne yer verdi.
”Her dönemde linç edilmekten kendimi alamadım”
Haşim Kılıç, 1990 yılında Anayasa Mahkemesine seçildiği günden itibaren çok meşakkatli bir yolculuğunun olduğunu anlatarak, ”Her dönemde, her iktidar döneminde linç edilmekten, hiçbir zaman kendimi alamadım” dedi. Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
”Bu niye oldu derseniz, belki benim özgürlük anlayışımdan, temel hak ve özgürlüklere olan bakışımdan kaynaklandı diyebiliriz. Geldiğim günlerde bir başka nitelemem oldu, ondan sonra başka nitelemelere geçildi ve bugün de farklı nitelemelerle, farklı tepkilerle de çok büyük eleştiriler ve saldırılar karşısında kaldım. Ama şunu belirteyim hiç bir zaman bu saldırılardan, bu yapılan eleştirilerden yılmadım ve doğru bildiğim yolda yürümeye devam ettim. Ben temel hak ve özgürlüklerin kutsal olduğuna inanıyorum. İnsanlık onurunun gereği olduğuna inanıyorum. Temel haklara yapılacak bir saldırının, insan onuruna yapılmış bir saldırı olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede düşüncelerimi yoğunlaştırdım. Oylarımı da bu noktada kullandım. Bu kullandığım oyların sonunda zaman zaman bir kısım insan bundan faydalandı, bir kısım da belki buna sevinemedi, eleştirdi, Ama dün eleştirenler bugün alkışladı, bugün alkışlayanlar da yarın eleştirdi. Bunların hiçbirisi beni etkilemedi. Ben vicdanımda tebeyyün eden, vicdanımda beliren düşünceleri söylemeye ve dik durmaya gayret eden bir kişilik sergiledim.”
Bu çerçeve içerisinde haklar ve özgürlüklerin kutsallığına inandığını vurgulayan Kılıç, bugüne kadar olduğu gibi, emekli olduktan sonra da bu mücadeleyi sürdüreceğini, doğruları ve yanlışları söylemeye devam edeceğinin altını çizdi.
”Yapılan eleştirileri ifade özgürlüğü olarak değerlendirdim”
Kılıç, ifade özgürlüğünün çok önemli olduğuna inandığını, bugüne kadar şahsına yapılan eleştirileri de bu kapsamda değerlendirdiğini ifade ederek, ”Şok edici de olsa, rahatsız edici de olsa bu çerçevede değerlendirdim ve mümkün olduğu kadar hiçbirisine cevap vermemeye gayret ettim” dedi.
”Emeklilik dilekçemi gönderdim”
“Artık bugün itibariyle yeni başkanımızı seçmiş bulunuyoruz. Ben bugün itibariyle emeklilik kararını vermiş bulunuyorum ve artık bugün itibariyle ben emeklilik dilekçemi gönderdim ve artık emekliyim” diyen Kılıç, şu değerlendirmelerde bulundu:
”Bu kararımı niye aldım? 13 Mart 2015’e kadar sürem vardı, bir ay önceden böyle bir karar aldım. Yasa gereğince iki ay önceden başkanın seçilmiş olması, ilk defa bu sene uygulandı, bu seçimde uygulandı. Şu anda bu çatının altında iki tane başkan var. Bir kurumda iki başkan olmaz, ben seçilmiş olan arkadaşımızın daha rahat çalışabilmesi, seçilmiş arkadaşımın planının, programını ve çalışma arkadaşlarını daha rahat ortamda seçmesi adına, ona bu fırsatı verme adına, ben bugün itibariyle emeklilik kararını almış bulunuyorum. Seçilen arkadaşıma başarı diliyorum, burada kalan arkadaşlarıma başarı diliyorum. Arkadaşlarımın bu anayasal değerleri ve mahkemenin bugünkü geldiği çizgiyi devam ettireceklerine olan inancımı bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu çerçeve içerisinde aziz milletime veda ediyorum onlara ‘Allah ısmarladık’ diyorum. Onların hak ve özgürlüklerini her platformda korumaya, kollamaya devam edeceğimi belirtmek istiyorum. Bu nefes bu tende kaldığı sürece, bu mücadele devam edecektir. Bugün burada bu çatı altında böyleydi, yarın bir başka yerde bir başka şekilde bu görev devama edecektir.”
”Türkiye’de öyle bir nefret söylemi gelişmeye başladı ki”
Sorunları demokratik bir ortamda konuşma ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kılıç, ”Gerçekten Türkiye’de öyle bir nefret söylemi gelişmeye başladı ki bu kutuplaşmanın, ayrışmanın ve bireyler arasında, farklılıklar arasında bir diyalog kurma imkanını ve zeminini kaybetmeye başlıyoruz. Bence Türkiye’nin gelecekteki en büyük potansiyel tehlikesi, bu nefret söyleminin doğurduğu, farklılıklar arasındaki bu potansiyel tehlikedir. Bundan hızla uzaklaşmamız lazım, bunu hızla sona erdirmemiz gerekiyor.”
Kılıç, bu konuda siyaset aktörlerine, anayasal kurumların ılımlı anlayışlarına çok ihtiyaç olacağını söyledi.
“Böyle bir yargıyla yola devam edemeyiz”
Kılıç, bugün en ücra köşede görev yapan hakim savcının bile hangi görüşe, hangi inanca, hangi siyasi partiye yakın olduğunun tüm vatandaşlarca bilindiğini ifade ederek, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Böyle bir yargıyla yola devam edemeyiz. Bunun sebebi de açıklıkla ifade ediyorum, yargıdaki seçimlerdir. Yargıdaki seçimler yargıyı çürütmektedir. Yargıdaki seçimlerin yeniden değerlendirilmesi lazım, yeniden bir yeni bir usul, anlayışla bu sistemin revize edilmesi gerekiyor. Bu seçimler olduğu sürece, kırılmalar, küskünlükler ve siyasi çekişmeler devam edecektir. Bu şekilde bir yargının yola devam etmesi mümkün değildir. Yargı, intikam aracı değildir, yargı birilerinin hedefine ulaşacağı bir kamu gücü de değildir. Bu şekilde değerlendirmeler bu ülkeye çok büyük kötülük getirir.”
Kılıç, bu nedenlerle, yüksek yargı organlarının, Adalet Bakanlığının, üniversitelerdeki hukuk fakültelerinin birlikte oluşturacağı bir “Adalet Kurultayı” ile yargıdaki seçimlerin yeniden görüşülmesi gerektiğine inandığını dile getirdi.
“Ciddi çürümelere neden olan bir sonuç”
Her seçimin yargıçlar arasındaki ilişkiyi ciddi anlamda zedelediğini söyleyen Kılıç, şunları kaydetti:
“Bir Genelkurmay Başkanını subayların seçmesi gerektiğini ya da Diyanet İşler Başkanın din adamlarının seçmesi gerektiğini ya da Emniyet Genel Müdürümüzün polisler tarafından seçileceğini düşünmüş olsak, bunlar hep demokratik anlayışlardır, ama bunların sonunda ne olacağını benim kadar sizler de tahmin ediyorsunuzdur. Bence bunlardan çok daha önemli olan yargıda bu seçimler maalesef çok ciddi çürümelere neden olan bir sonuç doğurmaktadır.”
“Herhangi bir siyasi projem yok”
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıç, “Bugün itibarıyla emekliye ayrılma kararı aldınız. Siyasete mi gireceksiniz?” sorusuna, “Herhangi bir siyasi projem yok. Yeni seçilen arkadaşıma daha rahat bir ortamda çalışma imkanı vermek üzere ben bu kararı aldım. Bir mahkemede iki başkan olmaz, bu şık değil. O nedenle bu kararı aldım. Bu kararımı sakın siyasi bir projeyle ilişkilendirerek değerlendirmeye kalkmayın. Özellikle rica ediyorum. Böyle bir projenin devamı değil bu” yanıtını verdi.
Emeklilik planlarının sorulması üzerine Kılıç, temel hak ve özgürlüklerle ilgili 25 yıllık tecrübesini millete aktaracağını, çeşitli üniversitelerde bunları söylemeye çalışacağını anlattı. “Doğruları, kötüleri söylemeye yine devam edeceğim” diyen Kılıç, şimdilik herhangi bir programı olmadığını belirtti.
Kılıç, seçimin iki kez ertelenmesi için adayların ikisinin de talepte bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, “Bir arkadaşımızın ve bazı üyelerimizin bu ertelemeyle ilgili talepleri oldu. Bu çerçevede bunu değerlendirdim” dedi.
“25 yıla çok şey sığdırdım”
Anayasa Mahkemesinde geçirdiği 25 yılda kendisini en çok üzen ve sevindiren olayların sorulmasına karşılık da Haşim Kılıç, 25 yıla çok şey sığdırdığını, sevindiği konuları anlatmakla bitiremeyeceğini söyledi. Kılıç, şöyle devam etti:
“Şu anda en çok sevindiğim ve beni gerçekten en çok etkileyen nedir diye sorarsanız, 2004 yılında Anayasa’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik benim hayatımda çok büyük bir etki yapmıştır. Hayatımda en çok sevindiğim olay budur. Ben, 90. maddede yapılan bu değişikliği, bu ülkede yapılan çok büyük bir devrim olarak niteliyorum. Yerellikten kurtulan temel hak ve özgürlükler konusunda evrensel değerlere doğru yönelen bir anlayışa yol açan bu maddenin değiştirilmesi benim için gerçekten çok önemliydi.”
Başkan Kılıç, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun açılmasının önemine işaret ederek, bunun temel hak ve özgürlükler konusunda sevindirici gelişmeler olduğunu söyledi.
“Darbecilik beni en çok üzen eleştiri”
Son zamanlarda özellikle kamuoyunu yakından ilgilendiren davalar nedeniyle siyaset kurumlarının şahsı ve mahkeme hakkında yaptığı eleştiri ve değerlendirmelerin kendisini gerçekten çok üzdüğünü anlatan Kılıç, şunları söyledi:
“Özelikle şahsıma karşı, ‘darbeci, kumpasçı’ ya da birtakım şeyler içerisinde siyaseti yönlendirmeye, siyaset mühendisliği yapmaya dönük birtakım eleştiriler yapıldı. Hele hele ‘darbecilik’ kelimesi beni derinden üzen en önemli eleştiri olmuştur. Benim bu konudaki anlayışım, yaptıklarım tarihte kalmıştır. Bu kelimeyi sarf edenlerin, birazcık insaf ve birazcık vicdan muhasebesini yapmasını istiyorum. Benim temel hak ve özgürlüklere olan bağlılığım, demokrasi anlayışımdan en çok faydalananlar, beni ‘darbeci’ sıfatıyla itham etmişlerdir. Asla kabul etmiyorum. Bunu aziz milletimiz çok iyi biliyor ve çok iyi de değerlendiriyor. En çok üzüldüğüm nokta budur. Çünkü böyle bir şeyi ben asla hak etmedim. Bu mahkeme hak etmiyor.”
Kılıç, geçmişte mahkemenin yanlışlarının olduğunu, bunu kendisinin de eleştirdiğini, muhalefet yazılarında bunları dile getirdiğini kaydeden Kılıç, “Ama bütün bunlara rağmen, bu anlayışımdan en çok istifade edenler bu kelimeyi kullanmak durumunda kalmışlardır. Beni en çok üzen de bu olmuştur” diye konuştu.
“Bundan sonra böyle bir kafamızda sansürle yaşamayacağız”
“Bu toplantıdan sonra yeni bir değerlendirme toplantısı yapacak mısınız?” sorusuna, “Zaman zaman şüphesiz ki belli konularda sizlerle belki karşı karşıya kalacağız. O zaman düşüncelerimizi belirteceğiz” yanıtını veren Kılıç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün üzerimde bir başkanlık görevi vardı, bu başkanlık görevi nedeniyle kafamda düşüncelerimi sansürleyerek sizlere aktarmak zorunda kaldım. Çünkü bu kurumu korumak ve kollamak, arkadaşlarımızın çalışma ortamını en iyi bir şekilde sağlama adına olabildiğince az konuşmaya gayret ettik. Bu çerçevede düşüncelerimizi tam aktaramamış olabiliriz. Ama bundan sonra böyle bir kafamızda sansürle yaşamayacağız. Daha özgür, daha açık daha belirgin bir şekilde görüşlerimizi açıklama fırsatı bulacağız. Bu nedenle önümüzdeki günlerde bunları hep beraber yaşarız diye düşünüyorum.”
“Samanyolu Yayın Grubu Genel Müdürü Hidayet Karaca, dizi nedeniyle tutuklu, nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna karşılık Kılıç, mahkemenin önünde bu konuda bir dava bulunduğunu hatırlattı.
Kılıç, “Arkadaşlarımız gerçekten büyük bir özveriyle çalışıyorlar. Bu noktada Mahkeme, aynen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde olduğu gibi özellikle tutukluluk ve uzun tutukluluk konularını kırmızı dosya dediğimiz bu dosya içinde değerlendirerek, öncelik vermek suretiyle bunları bitirme gayreti içindeler. Ben bu konuda da arkadaşlarımızın en doğru en adil kararı vereceğine inanıyorum” dedi.
Haşim Kılıç, “Siyaset projem şimdilik yok dediniz. Önümüzdeki dönemde siyaset bir seçenek olabilir mi” sorusu üzerine de şunları kaydetti:
“Eğer insanların hak ve özgürlükleri yoksa o insan yoktur, eğer bir devlet yaşadığı yurttaşlarına, vatandaşlarına temel hak ve özgürlükleri evrensel değerler çerçevesinde yaşatamıyorsa o devletin varlığının da bir anlamı yoktur. Bu çerçevede nerede, nasıl hizmet yapacağımı şu anda bilmiyorum. Ancak çeşitli platformlarda, bu konuda kendine uygun bir çalışma ortamı içerisinde düşüncelerimi anlatmaya devam edeceğim. Ama şu anda bir siyasi projem yok. Bu emekliliğimin bununla da uzaktan ve yakından ilgisi yok altını tekrar çiziyorum.”
Haşim Kılıç, sözlerini, “Aziz milletimize esenlik diliyorum, huzur diliyorum, birliğimizin ve beraberliğimizin bozulmadan, bu ülkenin mutlu günlere, aydınlık günlere ilerlemesi konusunda temennilerde bulunuyorum. Buna gerekli katkıyı bugün olduğu gibi, yarın da sade bir vatandaş olarak ülkemizin geleceği adına katkıları yapmaya devam edeceğimi belirtmek isterim” diyerek tamamladı.
Kılıç, teşekkür ettiği gazetecilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.