Halk arasında bilinen adıyla topuk dikeni, tıbbi literatürde ‘plantar fasciitis’ olarak adlandırılan ve temel olarak ayak tabanını kaplayan, topuk ile parmakları birleştiren kalın cilt altı bağ dokusunun yangısıdır. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Burak Önvural, topuk dikeninin, ayak tabanı ya da topuk ağrısının en sık sebeplerinden birisi olduğunu söyledi.
Dr. Önvural, “Ağrı bütün ayak tabanına yayılabileceği gibi özellikle topuğun iç kısmında tek bir noktada da yoğunlaşabilir” diyerek, topuk dikeni hakkında merak edilenleri anlattı.
KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Sürekli ayakta durmak zorunda olanlarda, yeterli taban desteği olmayan sert ayakkabı giyenlerde, obezlerde, hamilelerde ve menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülür. Burada asıl sebep ayak tabanındaki yağ dokusundaki incelmeye bağlı artan yüklenmeye, ayak tabanının yangı ile cevap vermesi ve bu durumun uzun süre devam etmesidir.
HAMİLELİKTE TOPUK DİKENİ NEDEN OLUR?
Hamileliğin erken dönemlerinde hızlı kilo alımına bağlı vücut ağırlığının artışı ayağa binen yükü artırır. Bu olası sebeplerden biridir. Diğer asıl sebep ise relaxin denilen hormondur. Bu hormon özellikle hamileliğin son üç ayında vücutta artış gösterir, görevlerinden birisi de vücuttaki bağların gevşemesini sağlamaktır. Ayak tabanındaki bağların gevşemesi de dolaylı olarak tabana aşırı yük binmesine ve ayak tabanı zarının hasarına sebep olur.
NASIL TANI KOYULUR?
Esas tanı hastanın şikayetleri üzerine yapılan ayrıntılı bir ayak muayenesi sonrası konulmakla birlikte röntgen ve MRG de tanıda yardımcı olmaktadır. Özellikle röntgende topuk ucunda ayak tabanı fasyasının uzun süreli yangısına bağlı olarak dikene benzer bir çıkıntı oluşumu bu hastalık için tipik olmakla birlikte özellikle başlangıç evresinde bu olmadan da hastalık olabilmektedir. Topuk dikeni bu hastalığın sebebi değil sonucudur. MRG özellikle ayak tabanı fasyasındaki yangıyı gösterebilmesi açısından daha değerli olmakla birlikte çoğunlukla ihtiyaç duyulmayan bir tanı yöntemidir.
TEDAVİ SEÇENEKLERİ NELERDİR?
Topuk dikeni tedavisinde birçok farklı yöntem olmakla birlikte hiçbirinin etkinliği yüzde 100 kanıtlanabilmiş değildir. Çok uzun yıllardır kullanılan ayak tabanı germe egzersizlerinin birçok hastada rahatlama yarattığı ancak devam edilmediği taktirde şikayetlerin tekrar oluştuğu bildirilmiştir.
Silikon ya da ortası delik topukluklar da birçok ayakkabıcıda dahi bulunabilecek ve sıklıkla kullanılan önlemlerdendir. Aynı şekilde yumuşak ve kalın tabanlı ayakkabıların yararı oldukça fazladır. Ayak tabanına ve oluşan diken üzerine steroid enjeksiyonunun şikayetleri 3 ile 6 ay arası kestiği ancak sonrasında ayak tabanı yağ dokusunda incelmeye ve hastalığın tekrarlamasına sebep olabildiği belirtilmiştir.
ESWT denilen ultrason dalga tedavisinin hastaların şikayetlerine yönelik kısa süreli yararı olmakla birlikte uzun süreli tedavi edici etkinliği tartışmalıdır. Son yıllarda oldukça popüler olan bir başka yöntem de insanın kendi kanından elde edilen trombositten zengin plazmanın (PRP) bu bölgeye enjeksiyonudur.
Bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Bu hastalarda özellikle eğer şikayetleri çok fazla ise cerrahi olarak da tedavi yapılabilmektedir ancak çok sık tercih edilmemektedir. Görüldüğü gibi topuk dikeni basit bir hastalık gibi görünse de tedavisi çeşitli olabilmekte ve her hastanın yarar göreceği tedavi yöntemi değişebilmektedir. Önemli olan hastalığın erken evresinde gerekli önlemleri alabilmektir.