Türkiye-Güney Kore arasında edebiyat eserlerin etkileşimini teşvik etmek ve Kore edebiyatını tanıtmak amacıyla Ankara’ya gelen Güney Koreli yazarlar Kim Un-su ve Choe Yun, Türkiye izlenimleri, karşılıklı eser çevirileri ve Güney ile Kuzey Kore sorununa yönelik görüşlerini AA muhabirine anlattı.
Kim, ülkesinde edebiyat çevrelerinin çoğunlukla Rus ve Fransız eserlerini okuduğunu belirterek, Türk edebi eserlerinin de Kore diline çevrilmesi halinde kitapçılarda yerini alacağını söyledi.
Türk yazarlardan Orhan Pamuk’u tanıdığını belirten Kim, çeviri eserlerin, üçüncü bir dil aktarması olmadan, iki ülke dili arasında doğrudan çevrilerek okuyucunun beğenisine sunulmasını önerdi.
Kim, “Edebi eserlerin, Koreceyi iyi bilen Türkler ve Türkçeyi iyi bilen Korelilerce doğrudan çevrilmesiyle, iki toplumun karşılıklı anlayışlarının algılanmasında daha başarılı olunacaktır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Güney Kore’de çok fazla bilinmediğini kaydeden Kim, “Türk kültürü Kore’de daha fazla tanıtılmalı. Kore insanının Türkiye ile daha çok ortak noktası ortaya çıkarılmalıdır.” dedi.
Kore sorununa da değinen Kim, ülkesinde “savaşı bilen ve bilmeyen” olmak üzere iki ayrı neslin yaşadığına dikkati çekerek, “Savaşı yaşamayanlar Kuzey Kore’yi kardeş olarak görüyor, birleşme umudu hissediyorlar, ‘aynı kandanız’ gibi görüyorlar. Ancak o dönemi yaşayanların ‘kardeş gibi hissedebilmeleri’ zor olabilir.” diye konuştu.
Kore’de Türkçe bölümler açılması
Yazar Choe ise Kuzey ile Güney Kore arasındaki sorunların kısa sürede çözüleceğine inanmadığını ve toplumsal gerçekliklere bakılması gerektiğini kaydetti.
Türkçe’den Korece’ye tercüme edilmiş çok fazla kitap olmadığını belirten Choe, Türkiye’nin de davetli olarak katıldığı Londra’da bir kitap festivalinde bir Türk yazarla tanışınca Türk edebiyatını daha yakından tanıma fırsatı yakaladığını söyledi.
Choe, “Festivalde 20’den fazla yazar ve kitaplarının tanıtıldığı bir köşeye rast geldim. Türk edebiyatının ne kadar geniş, kapsamlı ve güçlü olduğunu o an anladım.” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Güney Kore arasında tarihi ve siyasi eksende ortaklıkların geliştiğini söyleyen Choe, edebiyat sahasında atılacak adımların da birçok konuda gelişmeyi tetikleyebileceğini kaydetti.
Choe, uzman yazarların yetişebilmesi için hükümetlerin desteğiyle Türkiye’de Korece bölümlerin, Kore’de de Türk okulları ve Türkçe bölümler açılması gerektiğine dikkati çekti.
“Türkiye ve Güney Kore edebiyat dünyası daha sık görüşmeli”
Korece’de “Yüz kez duymak yerine bir kez buluşmak” diye bilinen bir söz olduğunu belirten Choe, “Türk edebiyatını duyuyorduk ancak hiç bu kadar yakından tanımamıştık.” dedi.
Choe, İstanbul Üniversitesi’nde düzenledikleri etkinliğe katılan çok sayıda gencin ilgisinden memnun kaldıklarını belirterek, “Türkiye’de Kore müziğine, filmlerine ilgiyi görüyorum. Neden Kore’de de Türk kültürlerine ilgisi olmasın? Kore’de de Türkiye’ye karşı ilgi gelişebilir. Türkiye ve Güney Kore edebiyat dünyası ve edebi eser çevreleri, iki ülke sektörlerinin geliştirilmesi ve kültürel ilişkilerinin daha da ilerletilmesi için daha sık görüşmeli.” ifadelerini kullandı.
Kore Savaşı’nda bir Türk askerinin, Koreli kimsesiz bir kız çocuğunun bakımını üstlendiği gerçek hikayeden esinlenen “Ayla: Savaşın Kızı” filmi gibi yapımların tarihi açıdan ortak noktalara dokunduğunu belirten Choe, bu gibi senaryoların asıl müşterilerinin gençler olduğunu savundu.
Choe, “Kültürel anlamda hem gençleri etkileyebilecek hem de iki ülkenin ortak yanlarını buluşturabilecek girişimler daha başarılı olacaktır.” dedi.
Yazar Choe’nun, gelecek aylarda, yakın çevrelerin birbirine yabancılaşmasını konu alan “Strangerhood” isminde bir kitabı çıkacak.