Göz Vakfı Nilüfer Göz Merkezi doktorlarından Prof.Dr. Haluk Ertürk, Glokom Haftası ve önemi hakkında şu bilgilendirmeyi yaptı:
12 Mart Dünya Glokom Günü 8-14 Mart tarihleri arasında gözün önemli rahatsızlıklarından biri olan glokom, halk arasındaki tabiri ile Göz Tansiyonu Hastalığı veya Karasu Hastalığının önemine dikkat çekmek ve vurgulamak amacı ile Dünya Glokom Birliği (WGA) tarafından yıllardır uygulanan bir etkinliktir.
Kişinin gözünün tolere edebileceğinden daha fazla olan göziçi basıncının (GİB) / göz tansiyonunun meydana getirdiği hasar olarak tanımlanabilir veya görme ağ tabakası (retina) hücrelerinin kaybının az veya çok oranda GİB yüksekliğinden etkilenerek yaşa bağlı harabiyetin üzerinde olması halinde ortaya çıkan patolojik tablo olarak da ifade edilebilir. Sinir liflerindeki kayıba bağlı olarak görme siniri giderek zayıfladığından sonunda görme kaybı oluşur. Hastalıkta görme alanının daralması nedeniyle borudan bakar gibi bir görüntü oluşur. Glokom olguların çok büyük bir çoğunluğunda GİB yüksek olmakla beraber bir kısım olguda GİB normal kabul edilebilir sınırlar içinde olmasına rağmen yine de bu glokoma özel bulguların gözlenebilmesi söz konusu olabilmektedir.
Dünyada körlük nedenleri arasında katarakttan sonra ikinci sırada yer almaktadır ve yakın aile bireyinde bulunması birinci derecede risk faktörü kabul edilir.
Glokom tanısı ve glokomlu hastanın takibi için göziçi basınç değeri tek başına yeterli değildir. Görme alanı ve görme sinir başının ve sinir liflerinin ve kornea kalınlığının da değerlendirilmesi çok ileri derecede önemlidir.
Glokomda tanı ve takip çok önemli olmakla birlikte hastanın ilaçlarını muntazam olarak kullanması daha da önemlidir. Buna hastanın tedaviye uyumu diyoruz. Glokomda hastanın genellikle hiçbir şikayeti yoktur. Bu hastalıkta tedavi yapılmadığı takdirde, görme alanında daralma ilerleyicidir. Bu safhada görme halen çok iyi olabilir, ancak kişi borudan bakar gibi bir görüşe sahiptir. Görme, hastalığın en son safhasında bozulur.
Hasta ilaçlarını kullanırken kısa ve orta vadede kendisinin fark edebileceği bir iyilik de söz konusu değildir. Bu nedenle hastaların muntazam aralıklarla tetkiklerinin de yapılarak takipleri son derece önemlidir. Takipte de tek başına göz içi basıncının ölçülmesi yeterli değildir. Kontrole giderken ilacını kullanan hastada bu son derece yanıltıcı olacaktır.
Glokom ilaç ile, olmazsa diğer tedavi seçenekleri ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Her ilaç herkese aynı ölçüde etki etmez, dolayısı ile tedavi oturana kadar sık kontrol gerekebilir. Kontrol edilemeyen glokom olgularında, göz uygun ise laser uygulaması yapılabiliyor, eğer uygun değilse cerrahi yapılması şart olmaktadır. Cerrahi, kaybı geri çevirici olmadığı gibi görmede de kayba neden olmaz.
Tanıda geç kalınmış olmak ne kadar kötü ise, yanlış pozitif tanı da o kadar zararlıdır. Çünkü tedavi için kullandığımız hemen tüm ilaçların yan etkileri vardır. Gereksiz yere yan etkilere maruz kalmak hiç de uygun bir durum değildir. Ayrıca kişinin kullandığı diğer ilaçlarla da etkileşimlerinin bilinmesi ve ona göre ilaçların tespit edilmesi gerekir.
Prof. Dr. Halûk Ertürk
Göz Vakfı Nilüfer Göz Merkezi