Küresel finans krizin ardından ABD, vergi kaçakçılığının önüne geçmek için Amerikan vatandaşlarının başka ülkelerdeki dolar cinsinden bankahesaplarına ilişkin bilgilerin otomatik olarak paylaşılmasını talep etti. Fakat ABD’nin, kendi ülkesindeki yabancıların banka bilgilerinin paylaşılmasına izin verecek olan uluslararası anlaşmaya henüz imza atmaması ise yasal bir boşluğun oluşmasına yol açtı. Uluslararası finans uzmanlarına göre bu yüzden daha önce yatırımlarını Cayman Adaları’nda ya da İsviçre bankalarında tutan zenginler, kısa zamanda yatırımlarını ABD’deki gizli banka hesaplarına aktarmaya başladı.
ABD, vergi kaçakçılığının önün geçebilmek için yasal düzenlemelerini 18 Mart 2010 tarihinde “Yabancı Hesaplar Vergi Uyum Yasası”nı (FATCA) hazırlayarak tamamladı. Yasaya ilişkin yükümlülükler ise 1 Temmuz 2014’ten itibaren başladı. Bu tarihten sonra ABDpiyasalarında işlem yapmak isteyen tüm yabancı finans kuruluşları, ceza ödememek için FATCA’da belirtilen raporlamayı yapmak zorunda kaldı.
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan, merkezi Zürih’de bulunan uluslararası hukuk firması Anaford’un avukatı Peter Cotorceanu, “ABD, FATCA’nın küresel versiyonu GATCA’ya (CRS) girmediği müddetçe finansal kuruluşlar yabancıların banka hesaplarına dair raporlama yapmayacaktır. Bu durumda raporlanmayı istemeyen bir yatırımcının tek yapması gereken, varlıklarını ABD’deki bir finansal kuruluşa taşımak” değerlendirmesinde bulundu.
“Cenevre kan kaybediyor, kazanan ABD”
Bir zamanlar “gizli banka hesapları” denildiğinde ilk akla gelen yer İsviçre’nin Cenevre kentiydi. Uluslararası yatırımcılar, denetimden uzak kalacağını düşünerek yatırımlarını gizli banka hesaplarına getiriyordu. Fakat son yıllarda özellikle ABD’nin başını çektiği girişimlerle İsviçre’deki finans kuruluşları, eksik bilgilendirme gerekçesiyle ağır para cezalarına çarptırılınca yatırımcılar yeni adres arayışına başladı. Uluslararası raporlama standartlarını tam olarak yerine getirmeyen ABD ise kısa zamanda sermaye akışının kazananı haline geldi.
Daha önce İsviçre’de bir finans kuruluşunda çalışan London Capital Group (LCG) Piyasa Analisti İpek Özkardeşkaya, “ABD’nin vergi cenneti olmak konusundaki ününü artırdığını izlemek gerçekten ilginç. ABD vergi kaçakçılığı ile mücadele konusunda son derece katı davrandı. ABD’nin agresif girişimi ise İsviçre’nin bankacılık gizliliğine mal oldu” görüşünü paylaştı.
Özkardeşkaya, ABD’nin girişimleri ile İsviçre’deki bankacılık gizliliğinin neredeyse tamamen ortadan kalkmasının, ülkedeki finans kuruluşlarını olumsuz etkilediğini vurgulayarak, şunları da kaydetti:
“250 yıllık Wegelin (İsviçre bankası) yok oldu. Cenevre büyük bedel ödedi ve hala da ödüyor. ABD, diğer ülkelerde bankacılık alanında gizliliğin kaldırılmasını savunmasına rağmen kısa zamanda gizli hesapların merkezi haline geldi. Fonlar artık ABD’nin denetiminden korunabileceği en güvenli yere, yine ABD’ye gidiyor. ABD dışı vergi cennetlerinde verilen mücadelenin yol açtığı finansal zarara rağmen ileriye doğru bir adım atılmadı. Vergi kaçakçılığı halen devam ediyor, sadece ABD’nin en büyük kazananı olacağı yeni, farklı bir çerçeve içerisinde sürüyor.”