Darbe girişimi sonrasında başlatılan soruşturma devam ediyor. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın darbe soruşturması kapsamında tutuklanan yaveri Piyade Yarbay Levent Türkkan’ın savcılık ifadesi ortaya çıktı.
İfadesinde çarpıcı itiraflarda bulunan Türkkan, paralel yapı üyesi olduğunu kabul etti.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli imzalı habere göre Türkkan savcılık ifadesinde şunları söyledi:
“Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Babam çok fakir bir çiftçiydi. Tarlamız, bağımız bahçemiz yoktu. Fethullah Gülen Cemaati ile ilk defa ortaokul döneminde tanıştım. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Okulda matematikten 9 almışlığım bile yoktur.
Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. 5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. 1989 Işıklar Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim. Cemaatteki abilerim de emindi.
BURSA’DA CEMAAT EVİNDE SORULARI BANA VERMİŞLERDİ
Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Bursa merkezde bir cemaat evinde soruları bana vermişlerdi. Ve liseyi kazandım. Genelkurmay’da emir subaylığı görevine getirildikten sonra cemaat adına verilen görevleri yerine getirmeye başladım.”
NECDET ÖZEL’İ DİNLEDİM
2011-2015 yılları arasında Necdet Özel’in emir subay yardımcısı olarak çalışan ve daha sonradan emir subayı olan Türkkan, dinleme cihazı ile Özel’i sürekli dinlediğini ve bu dinlemelerin Hulusi Akar döneminde de devam ettiğini söyledi.
Yaver şu ifadeleri kullandı:
“Necdet Özel Paşa’yı (Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel) dinleme cihazıyla sürekli dinliyorduk. Cihazı Türk Telekom’da çalışan “abi” verdi. Haftada bir cihazları götürüp “abi”ye veriyordum. Necdet Özel Paşa, Hulusi Akar Paşa ve Yaşar Güler Paşa döneminde dinleme yapıldı. Ben darbeyi 14 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 10.00 sıralarında öğrendim.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşa’yı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak ucu kadar “radyo” diye tabir edilen dinleme cihazını her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum.
Kendi hafızası vardı. Pili bir gün dayanıyordu. Haftada bir dolan cihazı cemaat abime götürüp veriyordum, boş olanları alıyordum. Arada sırada Genelkurmay Başkanı’nın odasına dinleme cihazı araması yapılıyordu. Doğal olarak ben bu aramaların ne zaman yapılacağını önceden bildiğim için cihazı koymuyordum.”