Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, koalisyon güçlerinin bölgede yürüttüğü operasyonlarla TSK’nın faaliyetleri arasında ciddi fark olduğunu söyledi.
Yaklaşık 6 yıldan bu yana iç savaşın yaşandığı Suriye’de özellikle Türkiye sınırına yakın bölgeleri elinde bulunduran terör örgütlerinin son dönemlerde ciddi risk oluşturduğunu anımsatan Şahin, harekat sayesinde terör örgütlerinin bölgeden hızla uzaklaştırıldığını ve bu konuda etkili sonuçlar aldıklarını ifade etti.
Bütün bunlar yapılırken sivil halkın zarar görmemesi için azami gayret sarf edildiğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
“Bölgede koalisyon güçleri de operasyon yapıyor. Halep’te bunu yapmaya başladıklarında yer yerinden oynuyor, taş üstünde taş kalmıyor. Mehmetçik sivil ve canlı konusunda ağacından, çiçek ve böceğine kadar koruyan bir operasyon yapıyor, kimsenin burnu kanamadan güvenli bir bölge oluşturuyor. Halkı arkasına alıyor. Hiç kimseye zarar verilmemesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin hassasiyetini yansıtıyor. Cerablus buna en güzel örnektir. Bu modelin diğerlerine örnek olması gerekiyor.”
“Tek zaiyat, teröristlere”
Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) İktisadi İdari Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Serdar Erdurmaz ise Türkiye’nin tarihinden gelen insani, hukuki ve sosyal duyarlılığını Fırat Kalkanı Harekatı sırasında da sürdürdüğünü dile getirdi.
Tamamen insanların can ve mal güvenliğini baz alan, huzur ortamını sağlayacak çalışmaların yapıldığı harekatın bugün gelinen noktada amacına ulaştığının ispatlandığına dikkati çeken Erdurmaz, “Türkiye bu harekat sırasında son teknolojiyi kullanıp çok planlı hareket etti. Anlık istihbaratlarla teröristlerin olduğu bölgelere nokta atışı yapıldı. Başka ülkeler gibi huzur getireceğim derken insanların üzerine bomba yağdırılmadı. Fırat Kalkanı Harekatı’nın tek zaiyatı teröristler açısından. Zaten operasyonun amacı da buydu.” değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye’nin Cerablus konusunda olabildiğince dürüst, sözünde duran bir tutum takındığını anlatan Erdurmaz, şunları kaydetti:
“Artık Türkiye, Suriye’de barışın oluşturulması için kurulacak masada daha güçlü oturacak. Çünkü yaptıkları olumlu gelişmeler ortada. Yani Cerablus, Türkiye’nin Suriye’ye huzur tesis edilmesi konusunda elini güçlendirdi. Bu operasyon, barışın nasıl getirileceğini, teröristlerin nasıl temizleneceğini gösterdi. Bu örnek uygulama, dünyanın farklı ülkelerinden gelen açıklamalarla da takdir edildi.”
“Türkiye yanlış işler yapmış olsaydı…”
İHH İnsani Yardım Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay da farklı dünya ülkelerinin bugüne kadar yapılan sınır ötesi harekatlarında ölüm haberleriyle karşılaşıldığını ancak Fırat Kalkanı Harekatı’nda bu tür söylemlerin oluşmadığını söyledi.
Suriye’de vesayet çatışması yürüten ülkelerin farklı platformlarda karşı karşıya gelmesine rağmen Türkiye’nin Cerablus harekatına hiçbir ülkenin karşı gelmediğini, bunda Türkiye’nin haklılığının kabullenilmesinin etkili olduğuna dikkati çeken Atalay, şöyle konuştu:
“Artık DAEŞ, Türkiye’nin sınırlarını, şehirlerini ve insanlarını tehdit eder hale gelmişti. Türkiye de haklı olarak ülkesinde huzurun oluşması için bu harekata girişti. Dolayısıyla Türkiye, Cerablus’a haklı nedenlerle gitti. Türkiye Cerablus’ta çok hassas şekilde ilerledi. Orada bulunan insanların evine, ticari alanlarına, yaşamlarına en ufak tahribat vermedi, teröristleri bertaraf etti. Operasyon öncesinde Cerablus’un yüzde 80’i boşaltılmıştı, operasyonla Türkiye’de bulunanlar bile memleketlerine döndü, kırsaldakiler tekrar Cerablus’a döndü. Demek ki Türkiye doğru bir iş yaptı ve Türkiye, Cerablus’a operasyon, kavga, ölüm değil, barış götürdü.”
Sınır ötesi götürülen yardımlar sırasında Suriyelilerin Türkiye’ye olan güvenlerine sık sık şahitlik ettiklerini dile getiren Atalay, Cerablus’ta da yürüttükleri faaliyetler nedeniyle bölge halkının memnuniyetini görebildiklerini anlattı.
Atalay, buluştukları Suriyelilerin hallerinden memnun olduklarını belirterek, “Eğer Türkiye, yanlış işler yapmış olsaydı Cerablus, gerçek sahibi olan halkına kavuşamaz, insanlar orayı cazibe merkezi gibi görmezdi. Yapılanların doğruluğunu tek başına insanların göçü bile kanıtlıyor.” ifadelerini kullandı.