Konya’da yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında ifadelerine başvurulan iş adamları, örgütün sözde üst düzey yöneticilerinin “Parasız adam, gereksiz adam” diyerek ötekileştirme yoluna gittiğini anlattı.
Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde ifadesine başvurulan F.Y, yaklaşık 19 yıl Konya’daki Fetullah Gülen cemaati içerisinde bulunduğunu, her türlü sohbet ile toplantılarına katılmaya çalıştığını belirtti.
İslam dinine bağlı yetişmeleri için tüm çocuklarını cemaatin okullarına ve dershanelerine gönderdiğini anlatan F.Y, 1985-2005 yıllarında maddi durumu iyi olduğu için cemaate yüzlerce burs ve kurban bağış bedeli adı altında yardımları olduğunu dile getirdi.
O dönem mütevelli heyetinde olan ağabeyinin yıllık hedeflenen burs, kurban, himmet ve benzeri isimler adı altında bağış toplaması için görevlendirildiğini aktaran F.Y. “Belirlenen bağışa ulaşılmadığında şirket olarak eksik kısmı biz tamamlardık. Hareket bu şekilde büyümeye başladı. Birkaç sene sonra Konya ikiye bölünerek, daha yaygın şekilde çalışmaya başlanıldı. Daha sonra 16 bölümlü olarak Konya’da hizmet hareketinin devam ettiğini öğrendim. Cemaat yapılanması, hücrelerden oluştuğu için bir grubun diğer grubu tanıması imkansızdı. Her iş koluna ait bir mütevelli vardı.” diye konuştu.
Ekonomik kriz yaşayınca “Parasız adam, gereksiz adam” dediler
Cemaat çalışmalarının 2005’te Konya’da çok kapsamlı hale geldiğini anlatan F.Y, şöyle devam etti:
“İlk başlarda Allah rızası olan işlerin tamamen parasal harekete dönüştüğünü görmeye başladım. Yani cemaatte, ‘diniküm para’, ‘imaniküm para’ anlayışı hüküm sürmeye başladı. O dönem Konya’da farklı isimlerle anılan ve gayrimeşru ticaretleri herkesçe bilinen birçok ismin de cemaate girdikten hemen sonra yükselip itibar görmeye başlaması bakış açımızı tamamen değiştirdi. 2007’de çok büyük bir ekonomik krize girdik. Cemaatten hiçbir destek görmedik hatta bizi, ‘Parasız adam, gereksiz adam’ diyerek ötekileştirdiler. Cemaatle bağlarımızı 2008’de tamamen kopardık. 2008’den sonra ekonomik olarak çok zor günler geçirdik. Düzlüğe çıkmaya başladığımız zamanlarda, özellikle 2012-2013 yıllarında tekrar çevremde bulunan Gülen cemaati içerisindeki esnaf ve ‘imam’ olarak adlandırılan kişiler yeniden yardım istemeye başladı. Kendilerini kesin bir dille her seferinde geri çevirdim. Yardım almak için her türlü yolu deneseler de yardımda bulunmadım.”
“Maddi yardımda bulunamayacaklara uzak duruyorlardı”
İş adamı M.S. ise cemaatin katıldığı toplantılarında zaman zaman talep edilen parayı verdiğini, daha sonra mütevelli olduğunu ifade etti.
Ellerinden geldiği kadar hocaların isteği doğrultusunda burs ve kurban parası topladığını, Zaman gazetesi ile Sızıntı dergisi abonesi yaptığını belirten M.S, şunları anlattı:
“Bir mütevelli toplantısında büyük esnaflar para taahhüdünde bulunduktan sonra benim gibi küçük esnaflar kalmıştı. Yanımdaki cemaatte üst düzey olan biri ‘Hadi gidelim, geriye kalanlar tırıvırı esnaf’ deyince kızdım. Fetullah Gülen cemaatinde ‘parasız adam, gereksiz adam’ gibi bir düşüncenin olması beni çok rahatsız etti. Bugüne kadar yıllık 5 bin ile 10 bin arasında zekatımdan düşmek kaydıyla Fetullah Gülen cemaatine para verdim. Esnaf arkadaşlardan kurban ve zekat paraları topladım. Maddi durumum bozulunca Fetullah Gülen cemaatiyle olan ilişkilerimde aksamalar oldu. Bu aksamaların nedeni, Gülen cemaatinin maddi durumu kötü olanlarla, yani maddi olarak kendilerine yardımda bulunamayacaklara uzak durmalarından kaynaklanıyordu.”
M.S, 17-25 Aralık sürecinden sonra cemaatle tüm bağlantılarını kestiğini bildirdi.