Papa’nın Polonya doğumlu ABD vatandaşı Anna-Teresa Tymieniecka’ya yazdığı mektuplar Polonya Ulusal Arşivleri’nde tutuluyordu.
BBC’den Ed Stourton’ın gördüğü mektuplar, 2005’te hayatını kaybeden ve aziz ilan edilen Papa’nın farklı bir yönünü ortaya koyuyor.
Papa’nın bekaret yeminini bozup bozmadığı ise bilinmiyor.
Papa’nın Tymieniecka ile arkadaşlığı 1973 yılında, Polonya asıllı kadının ileride Papa 2. Jean Paul ismini alacak olan Kardinal Karol Wojtyla ile temas kurmasıyla başlıyor.
Bir filozof olan Tymieniecka’nın, Papa’nın o dönemde yazdığı bir felsefe kitabı hakkında konuşmak için onunla iletişime geçtiği anlaşılıyor.
Tymieniecka, Papa’nın yazdığı kitabı yüz yüze konuşup tartışabilmek için ABD’den Polonya’nın Krakov kentine gidiyor.
İlk görüşmenin ardından ikilinin sürekli olarak mektuplaştığı görülüyor.
Papa 2. Jean Paul’ün ilk mektupları daha resmiyken, zamanla daha samimi hale geliyor.
BBC Tymieniecka’nın yazdığı mektuplara ulaşmış değil. Ancak Papa’nın kaleme aldığı mektuplardan, Polonya asıllı kadının o dönem Kardinal olan Papa’ya hislerini açtığı anlaşılıyor.
Papa, Eylül 1976’da yazdığı bir mektupta “Sevgili Teresam, üç mektubunu da aldım. Paramparça olduğunu yazıyorsun. Ancak bu sözlere bir yanıt bulamıyorum” diyor.
Papa arkadaşını “Tanrı’nın bir lütfu” olarak tanımlıyor.
10 Eylül 1976 tarihli bir mektupta ise Papa, “Daha geçen yıl ‘Ben sana aitim’ sözlerine bir yanıt arıyordum. Sonunda Polonya’dan ayrılmadan önce cevabı buldum: Kutsal kalp muskası; bana yakın ya da uzak olduğunda, her şart ve durumda seni kabul edip hissetmemi sağlayan şey” diyor.
Kutsal kalp muskası, Hristiyanların inançlarını simgesi olarak üzerlerinde taşıdıkları iki kumaş parçasından oluşuyor.
Papa’nın babası tarafından verilen muskayı Tymieniecka’ya hediye ettiği anlaşılıyor.
Papa Vatikan’daki görevine başladıktan sonra ise Tymieniecka’ya “Son gelişmelerin ardından yazıyorum. Aramızdaki yazışmalar devam etmeli. Söz veriyorum hayatımın bu yeni evresinde de her şeyi hatırlayacağım” diyor.
Birlikte tatil
Papa’nın kaleme aldığı kitabı geliştirmeye karar veren ikilinin, yeni projeleri üzerinde çalışırken çok kez yüz yüze görüştüğü anlaşılıyor.
Image caption Kardinal Karol Wojtyla, Papa olmadan önce 1978 yılında Anna-Teresa Tymieniecka ile bir arkadaş grubuyla birlikte kamp tatiline çıkmıştı.
Papa 1974’te kaleme aldığı bir mektupta ise Tymieniecka’nın yazdığı dört mektubu dönüp dönüp tekrar okuduğunu çünkü bu mektupların ‘çok anlamlı ve son derece kişisel’ olduğunu belirtiyor.
Mektuplarda Kardinal Karol Wojtyla henüz Papa olmadan önce Tymieniecka’yı Polonya’daki kayak merkezlerinde tatile davet ediyor.
İkilinin bir grupla topluca gittikleri bir kamp tatilinde çekilmiş fotoğrafları da arşivlerde yer alıyor.
Ulusal arşivlerden çıkan mektup ve fotoğraflarda Tymieniecka’nın Papa’yı Vatikan’da da ziyaret ettiği görülüyor.
Bu ziyaretler Papa’ya 1990’ların başında Parkinson teşhisi konulduğunda ve Vatikan’da yalnızlaşmaya başladığında sıklaşmış.
Papa da bir mektubunda “Seni düşünüyorum, düşüncelerinde her gün (senin yaşadığın) Pomfret’ye geliyorum diyor.
İkili son olarak Papa ölmeden bir gün önce birbirini görmüş.
Cambridge Üniversitesi Hristiyanlık Tarihi Profesörü Eamon Duffy mektuplar için “20. yüzyılın en önemli isimlerinden birisi, Katolik Kilisesi’nin başı, çekici bir kadınla duygu yüklü bir ilişki yaşarken karşımıza çıkıyor” diyor.
Jean Paul, Papa olduktan sonra Vatikan’a kapanmak yerine pekçok ülkeyi gezip halkla buluşarak Katolik Kilisesi’nde bir çığır açmış, milyonlarca kişi tarafından rock yıldızı gibi coşkuyla karşılanmıştı.
Papa 1981’de Mehmet Ali Ağca’nın suikast girişiminden kurtulmuş, daha sonra onu affettiğini açıklamıştı.