Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, TESKOMB heyetini kabulünde yaptığı konuşmasına, esnafa, sanatkara ve millete yaptığı hizmetlerden dolayı heyeti kutlayarak başladı.
Hocalı Katliamı’nın yarın 23. yıldönümü olduğunu anımsatan Erdoğan, katliamda şehit edilen 106’sı kadın, 83’ü çocuk, 70’ten fazlası yaşlı toplam 613 Azerbaycan Türkü’ne Allah’tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bilindiği gibi Hocalı kasabası esasen Azerbaycan toprağı olan ve halen işgal altında bulunan Dağlık Karabağ Bölgesi’nde yer alıyor. 1992’de kasabalarında katliama maruz kalan bu kardeşlerimiz yakılarak, gözleri oyularak, başları kesilerek hunharca katledilmişlerdi. Şehitlerimizin aziz hatıralarını bu vesileyle yad ediyorum. Başta değerli dostum İlham Aliyev olmak üzere, tüm Azerbaycanlı dostlarımıza, kardeşlerimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Allah bir daha Azerbaycanlı kardeşlerimizi ve onlarla birlikte hiçbir milleti, hiçbir toplumu böyle zulümlere, katliamlara maruz bırakmasın diyorum” diye konuştu.
”Sınırsız kazanma, sınırsız kar etme”
Dünyada ve Türkiye’de esnaf ve sanatkarların ekonominin en önemli aktörlerinden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, ”Ama bizim ülkemizde esnaf ve sanatkarın çok daha farklı bir konumu vardır. Bizde esnaf ve sanatkar orta direk dediğimiz, toplumun maddi ve manevi omurgasını teşkil eden kesimi oluşturur. Esnaf ve sanatkarımızın kurumsallaşmasının bizim tarihimizdeki, kültürümüzdeki karşılığını biliyorsunuz. Nedir, ahiliktir. Ahi teşkilatı” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, bugün de ahiliğin terbiyesi, ruhu, adabı, erkanının, esnaf ve sanatkarlar arasında büyük ölçüde yaşamaya devam ettiğini belirterek, Türkiye’nin bugüne kadar pek çok ekonomik ve sosyal krizi dünyadaki benzerlerine göre en az tahriple, en az sıkıntıyla atlatmasında Ahilik kültürünün rolü ve payının olduğunu söyledi.
Etkileri hala devam küresel ekonomik kriz başladığından bu yana tüm uluslararası platformlarda bir görüşü ifade ettiklerini anımsatan Erdoğan, ”Diyoruz ki, sınırsız kazanma, sınırsız kar etme. Bu hırs devam ettiği müddetçe dünya bu krizlerden kurtulamaz. Batıda yaşanan refah düzeninde sadece bir kişinin günlük tüketimine, Afrika’daki bir insanın haftalar boyunca tükettikleri ulaşamıyorsa burada bir sorun var demektir. Bir şirketin geliri bir kıtanın geliriyle mukayese ediliyorsa buruda bir çarpıklık var demektir” dedi.
Bu duruma itiraz ettiklerini, bu manzaraya sebep olan küresel sistemin sürdürülebilir olmadığını söylediklerini hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Bizim ahilik geleneğimizde esnaf ve sanatkarımızın ölçüsü, düsturu nedir? Sabah gelir, besmeleyle dükkanını açar, akşam artık ne kadar kazandıysa onu cebine kor ve şükürle kapatır. Sadece kendi kazancını düşünmekle kalmaz, komşusunun siftahını da hesaba katar. Böyle bir anlayışın olduğu yerde haksız rekabetmiş, emeğin sömürülmesiymiş, hak yenmesiymiş bütün bunların yaşanması mümkün müdür? Dikkatinizi çekiyorum, bunlar kanunla, yönetmelikle, yasakla olacak işler değildir. Eğer bu anlayış sizin benliğinize kök salmamışsa her mevzuatın bir arka kapısı, her yasağın bir deliği bulunur. Biz sadece ve sadece esnaf kültürümüze ve ahilik geleneğimize sıkı sıkıya sahip olarak dahi tüm krizlerle başa çıkabiliriz.”
”Paranın ayarıyla oynama”
Neredeyse bin yıl önce Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’te ”Paranın ayarıyla oynama, halka adaletle hükmet, kuvvetlinin zayıfa tahakküm etmesine müsaade etme, haydutları ortadan kaldır, yolları açık ve emin tut” dediğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
”Mesele bu, bugün bize lazım olan da işte budur. Paranın ayarıyla oynamayacaksın. Geldiğimizden beri yaptığımız bu işte. Paranın ayarıyla oynadılar. Ne yaptılar, 1’in yanına altı tane sıfır koyuyorlar. Bu, nedir bu, bu paranın ayarıyla oynamaktır. Biz ne yaptık, bir gecede bu altı tane sıfırı attık. Niye, paranın kendisine ayar verelim dedik, o ayarı verdik.
Sizler esnaf olarak çılgına dönüyordunuz, hesap yaparken bile zorlanıyordunuz. Hesap makinaları bile ihtiyaca cevap vermiyordu. Nerelerden nerelere geldik. 1 kuruşa, 1 liraya tuvalete giderken, 1 milyona tuvalete gider hale geldik. Yani eskiden ‘Zengin kime denir?’ dendiğinde, milyoner. Bir adam milyonerse zengindi. Ama öyle bir hale geldi ki milyon tuvalete gitme parası oldu. İşte bunları yıktık, artık bunlar yok.”
”Dönüşümü en iyi esnaf ve sanatkar takdir eder”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıllık başbakanlığı dönemindeki gibi bugün de cumhurbaşkanı olarak bu değerlere sıkı sıkıya bağlı olduğunu vurguladı. Esnafın da bu değerlere bağlılığından şüphe duymadığının altını çizen Erdoğan, Türkiye’nin 12 yılda yaşadığı dönüşümü, en iyi esnaf ve sanatkarların takdir edebileceğini anlattı.
TESKOMB faaliyetlerinin rakamlara dönüşmüş halinin bile ülkenin gelişmesini tüm açıklığıyla göstermeye yeterli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
”Ülkede 1 milyon 40 bin esnafsınız. Her esnafı ailesiyle beraber düşündüğümüzde en basitinden 5 milyon aile. Fazlası var, azı yok. Bir de bunun yansıması var. Nedir o yansıma? Müşteri. Mahalle, sokak, her şey sizin elinizde. 2002 yılında esnafımız, sanatkarımız yüzde kaçla kredi kullanabiliyordu? Yüzde 47 ile. Bugün bu oran kaç 4-5, buradayız. Peki kredi limiti neydi? 5 bin. Bugün ne kadar? 150 bin lira. Bakınız nereden nereye? Bir yıl içinde bu imkandan kaç kişi yararlanabiliyordu? Bir yıl içinde 63 bin kişi bundan yararlanabiliyordu. Bugün kaç kişi yararlanabiliyor? 308 bin kişi. Ortalama bire beş artış söz konusu.”
“Faal kooperatif sayısı arttı”
Faal kooperatif sayısının 402’den 930’a yükseldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”12 yılda kaç esnaf sanatkarımız bu imkandan yararlanmış? 1 milyon 17 bin kişi bundan istifade etmiş. Bu 1 milyon 17 bin kişi ne kadar kredi kullanmış bir de buna bakmamız lazım. 40 milyar lira. Eski rakama bunu vurduğumuz zaman ne yapar? 40 katrilyon. Bu kredilerle esnafımız, sanatkarımız, kendine yeni iş kurmuş, mevcut işini büyütmüş, mal almış, malzeme almış, eleman çalıştırmış. Milli ekonomiye katkı sağlamış. Sadece kendine değil. Aynı zamanda da milli ekonomiye. Hem kendisi kazanmış hem ülkeye hem millete kazandırmış. 2015 yılı içinde bütçeye 750 milyon liralık bir sübvansiyon rakamı konuldu. Bu sübvansiyonla esnaf ve sanatkarımız 16 milyon lira civarında bir kredi kullanabilecek” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılı hedeflerini hatırlatarak, buna göre Türkiye’ye 8 yılda 2-3 kat daha büyütmeleri gerektiğini, esnaf ve sanatkar güçlü olduğu takdirde bu hedeflere ulaşabileceklerini bildirdi.
“Bir yerlere karşı bağımlılığın mı var?”
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda TESKOMB heyetini kabulünde yaptığı konuşmada, ”Bizim Merkez Bankasının bağımsızlığına bir sözümüz yok, ayrı bir konu. Ama nereye kadar yok? Ülkenin ve milletin menfaatlerini koruduğu yere kadar yok. Bu konuda bir yanlış gördüğümüz, eksik gördüğümüz zaman sözümüzü söylemekten asla çekinmeyiz. Burada bir kez daha ifade ediyorum, yani bize karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriyorsun da başka bir yerlere karşı bağımlılığın mı var? Bir de bunu söyle.” dedi.
Erdoğan, “Dün Merkez Bankası lütfetti. Politika faizinde ve faiz koridorunda çeyrek puanlık bir indirim yaptı. Yıl boyunca yapılan indirimleri topluyorsunuz 2,5 puan ediyor. Halbuki geçtiğimiz yıl ocak ayında bir kalemde 5,5 puanlık artış yapılmıştı. Hala ocak ayındaki artışın yarısı kadar dahi indirim yapılmış değil. Faiz artırımına konu, bu şartlar ortadan kalktı ama artan faiz hala yerinde duruyor. Böyle şey olur mu? ” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TBMM’nin çatısı altında Sayın Başkanvekili’nin önündeki çan kırılıyorsa, kürsüde konuşmacı, bakıyorsunuz bayan milletvekilleri gelip onları taciz ediyorsa, bir başkası geliyor orada mikrofonu kırıyor, koparıyorsa, bir başkası veya başkaları oturup suratlarını maskeyle örtüyorsa terörün temsili artık Parlamento’ya girmiş demektir.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, İstanbul Ticaret Odasının hazırladığı 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde 8 kooperatifin yer aldığını hatırlatarak, bu tablonun “esnaf ve sanatkarlar kendi aralarında sağlam bir birlik oluşturduğunda karşısında durabilecek hiçbir gücün olmadığını” gösterdiğini söyledi.
Türkiye’nin 2023 hedefleri için tüm kurumları ve kesimleriyle, birlik ve uyum içinde hareket etmesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün Merkez Bankası lütfetti. Politika faizinde ve faiz koridorunda çeyrek puanlık bir indirim yaptı” dedi.
Yıl boyunca yapılan indirimlerin toplamının 2,5 puan olduğunu, geçen yıl ocak ayında bir kalemde 5,5 puanlık artış yapıldığını anımsatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Hala ocak ayındaki artışın yarısı kadar dahi indirim yapılmış değil. Faiz artırımına konu, bu şartlar ortadan kalktı ama artan faiz hala yerinde duruyor. Böyle şey olur mu? Bizim Merkez Bankasının bağımsızlığına bir sözümüz yok, ayrı bir konu. Ama nereye kadar yok? Ülkenin ve milletin menfaatlerini koruduğu yere kadar yok. Bu konuda bir yanlış gördüğümüz, eksik gördüğümüz zaman sözümüzü söylemekten asla çekinmeyiz. Bunun da bilmesi lazım.
Burada bir kez daha ifade ediyorum, yani bize karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriyorsun da başka bir yerlere karşı bağımlılığın mı var? Bir de bunu söyle. Merkez Bankası faiz konusunda yanlış yapıyor. Mevcut faiz oranları Türkiye’nin ekonomideki gerçeğine uygun değildir. Güya riskleri azaltmak için uyguladıkları faiz politikasının kendisi bir risk haline dönüşmüştür, bunu bilmeleri lazım.”
“İkazlarımızı yapmaya devam edeceğiz”
Esnafın, sanatkarın, üreticinin ve çalışanın hakkını korumanın kendisinin en başta gelen görevi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konudaki ısrarımın sebebi de budur. Milletin hakkını, hukukunu korumaktır. Bu konunun takipçisi olmaya, ikazlarımızı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kredilerdeki faiz oranı ne kadar düşerse yatırımların, istihdamın ve üretimin o denli artacağını dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Rekabet noktasında, benim yatırımcım, girişimcim güçlenecektir. Bunu bizim yapmak mecburiyetimiz var. Ekonominin büyümesi, refahın yükselmesi için bir ülkede istikrarın, huzurun olması gerekiyor. Biz bugüne iki kavramla geldik. İstikrar ve güven kavramlarıyla geldik. Güven olmazsa istikrar olmaz. Biz bunu sağladık. O zaman sen de istikrar için, Merkez Bankası olarak üzerine düşen görevi yapmak zorundasın. Bağımsızlık zırhına sığınmak suretiyle kalkıp da bize karşı tavır takınma, o zaman biz soru işaretlerini koyarız. Acaba bir yerler mi bunları nüfuz altına alıyor? Bakın, bu kadar açık konuşuyorum.”