Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazını Ataşehir Mimar Sinan Camisi’nde kıldı.
Erdoğan, sabah saatlerinde Kısıklı’daki konutundan çıkarak Ataşehir Mimar Sinan Camisi’ne geldi. Burada bayram namazını kılan Erdoğan’a, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve AK Parti İstanbul Milletvekili Berat Albayrak da eşlik etti. Erdoğan, namaz sonrasında vatandaşlarla bayramlaştı.
Erdoğan, bayram namazı sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, kendisini takip eden gazetecilerin Ramazan Bayramı’nı kutlayarak, “Tüm milletimin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum, tüm İslam dünyasının, tüm insanlığın barışına, huzuruna vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
“Kapısı çalınacak olan merci milli iradedir”
Seçimler sonrası sandıktan çıkan netice sebebiyle en fazla oyu alan AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na hükümeti kurma görevini verdiğini hatırlatan Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’nun şu an itibarıyla parlamentoda grubu olan AK Parti dışındaki 3 siyasi parti genel başkanını ziyaret ettiğini ve görüşmeler yaptığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Görüşmelerden sonra öyle zannediyorum ki yetkili kurullarında da bunun değerlendirmesini yapacaklar ve bu değerlendirmelerden sonra da ikinci bir tur hangi siyasi partilerle yapacak bunları da göreceğiz. İkinci turun dışında da kendileri bana sivil toplum kuruluşlarıyla da bu süreçte bazı görüşmeler, değerlendirmeler yapacağını, yani işin temelini sağlam bir zemine oturtmanın gayreti içerisinde olduğunu, bu düşünceyle koalisyon şartlarını zorlayacağını ifade etti. Bütün bu şartlar neticesinde eğer böyle bir koalisyon oluşmuyorsa bu işte en önemli kapısı çalınacak olan merci, milli iradedir. O zaman milli iradeye gitmek, neticeyi alabilme noktasından da en isabetli yol olacaktır.”
“Aydınlık yarınların Türkiyesi çok önemli”
Kenetlenmiş bir Türkiye’nin imar edilmesi mecburiyeti bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Aydınlık yarınların Türkiyesi bizim için çok önemli. Bunun, birlik, beraberlik, kardeşlik içerisinde olması lazım. Biz özellikle Cumhurbaşkanı olarak, Türkün Kürde, Kürdün Türke ülkemizdeki Abhazasının, Gürcüsünün, Lazının, Arnavutunun, kim varsa 78 milyonuyla biz, kardeşlik bağları içerisinde birbirine kenetlenmiş bir Türkiye’yi imar etmek durumundayız” dedi.
Herkesin, kendi değerler silsilesi içerisinde bir siyaset yürütebileceğini ancak bunu ülkenin şartları olarak ortaya süremeyeceğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yani, ‘Ülkenin şartları olarak bunlar kabul edilmelidir’ diyemez. Siz eğer demokrasiyi bir uzlaşma şekli olarak görüyorsanız siz de şartlarınızı söyleyeceksiniz ama karşı taraf da şartlarını söyleyecek ve bu şartların bir bileşkesi ortaya çıkacak. Bu siyasi bileşke üzerinden de adımınızı atacaksınız. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız zaten ortaya o zaman bir senfoni çıkmaz. Bir kakofoni çıkar. Ama biz senfoni arıyoruz. Bunun tadını alalım.”
Erdoğan, özellikle Cumhurbaşkanı olarak, 78 milyonla kardeşlik bağları içerisinde, birbirine kenetlenmiş bir Türkiye’yi imar etmek durumunda olduklarını belirterek, herkesin, kendi değerler silsilesi içerisinde bir siyaset yürütebileceğini ama bunu ülkenin şartları olarak ortaya süremeyeceğini söyledi.
“Yani, ‘Ülkenin şartları olarak bunlar kabul edilmelidir’ diyemez” şeklinde konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Siz eğer demokrasiyi bir uzlaşma rejimi olarak görüyorsanız siz de şartlarınızı söyleyeceksiniz ama karşı taraf da şartlarını sürecek ve bu şartların bir bileşkesi ortaya çıkacak. Bu siyasi bileşke üzerinden de adımınızı atacaksınız. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız zaten ortaya o zaman bir senfoni çıkmaz. Bir kakofoni çıkar. Ama biz senfoni arıyoruz. Bunun tadını alalım.”
“O toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin “HDP’nin örgüte bir silah bırakma çağrısı oldu. Dolmabahçe Mutabakatı’nın da gündeme geldiğini biliyoruz. Bütün bunları düşündüğümüzde Çözüm Süreci’nde gelinen noktayı nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine, “Dolmabahçe Mutabakatı’ ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü o toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Niye? Çünkü ortada bir hükümet vardır, diğer tarafta grubu olan bir siyasi parti vardır. Burada neyin mutabakatını, kimle, ne için sağlıyorsun? Öyle bir şey olmaz. Yani eğer ada ile ilgili bir çalışmaysa bu, böyle bir şey asla olmaz” şeklinde konuştu.
Ülkenin geleceğine yönelik atılacak bir adımın, yapılacak bir mutabakatın yerinin parlamento olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Parlamentoda, diğer siyasi partiler de hükümet de müşterek çalışmasını yapmak suretiyle orada kalkar, ‘Türkiye Mutabakatı’ gibi böyle bir değerler silsilesini ortaya koyarlar. Bu parlamentodan çok güçlü bir şekilde çıktığı zaman onun bir karşılığı olur, bir değeri olur. Yoksa bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla yapılamaz. Böyle bir şey düşünülemez. Burada yan yana durup, orada bir fotoğraf karesi içerisinde yer almak doğru bir şey değildir. Bunu bir defa bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Diğer taraftan da ‘Bizim silahları bırakın dememizle silahlar bırakılmaz’ yaklaşımı o ayrı bir konu. Bunu adaya havale etmek o da apayrı bir konu. Yani bir taraftan sırtını oraya dayayacaksın, bunu artık herkes biliyor. Bir diğer taraftan da ‘Bunu biz değil İmralı çözer’ diyeceksin, öbür taraftan da hala milletvekillerini oraya göndereceksin. Peki sen milletvekillerini adaya niye gönderiyorsun? Peki, neticeyi de niye böyle takdim ediyorsun? Senin milletvekillerinin o zaman oraya gitmesinin ne anlamı var? Herhalde turistik seyahat yapmıyorlar. Bir şeyin iletişimini sağlamak için gidiyorlar. Bunu da bizim görmemiz, bilmemiz lazım. Dolayısıyla samimiyet arıyoruz. Mesela 6, 7, 8 Ekim tarihlerini unutmam mümkün değil. Bu tarihlerde benim Güneydoğu’daki Kürt vatandaşlarımı sokağa davet edenler, bunun neticesinde 50 kişinin ölümü var. Öldüren Kürt, ölen de Kürt. Bunu kim, neyle izah edecek? Herhalde bunu batıda yaşayan Türk vatandaşlarım, Gürcü, Roman vesaire neyse, onlar gelip bunu yapmadı ki. Bu eylemi yapanlar ortada, çağrıyı yapanlar ortada. Ondan sonra eline saz ver, ‘cici çocuk’ diye çıkar meydanda göster. Buralarda samimi olmamız gerekiyor artık.”
“Bölgenin barışı için bu önemli bir gelişmedir”
Bir soru üzerine Erdoğan, İran’la yürütülen nükleer müzakerelerde anlaşma sağlanmasını olumlu bir gelişme olarak gördüğünü söyledi.
Erdoğan, dün akşam İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile bayramlaşma sadedinde bir telefon görüşmesi yaptıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Görüşmede de bu nükleer enerjiyle ilgili konuyu da görüştük. Kendileri, bu konudaki mutabakatın tüm insanlık için önemli bir aşama olduğunu ifade ettiler. Aşama aşama da özellikle bu yaptırımların kalkacağı, tabii hepsinden ötürü de İran’ın Amerika’da çok ciddi bir parası var. Bu paranın geri ödenmesi söz konusu. Bu da tabii İran için önemli bir kaynak teşkil ediyor. Bu bakımdan önem arz ediyor. Kendilerinin çok umutlu olduklarını, yani bu işin kararlı bir şekilde yürüyeceğini Sayın Ruhani, dün akşamki görüşmesinde bana ifade etti. Bizim de temennimiz hakikaten bölgenin barışı için bu önemli bir gelişmedir.”
Bunun, İran ile ikili ilişkileri olumlu etkileyeceğini kaydeden Erdoğan, “O bakımdan ben isabetli buluyorum. Hayırlı olsun diyorum” dedi.