Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Burdur’da toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada Zaman gazetesine kayyum atanmasıyla ilgili olarak, “Bunlar sahtekar, bunlar cambaz. İşte buyrun bak çıkıyor bütün hileler ortaya. Yok neymiş, basın hürriyetiymiş. Düşünebiliyor musunuz gazeteleri var, suç üstü yakalanıyorlar. Emniyet görevlileri oraya girecek, toplamışlar oraya başı açık, başı örtülü tüm kardeşlerimizi, orada polisin önüne onlarla bariyer oluşturuyorlar. O başörtülü kardeşlerimizi bunlar var ya güneydoğuda PKK’lılarla da sırt sırta seçimlerde bir araya getirdiler” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazetelerin önüne geldiler, girdi oraya emniyet. İçeride ne makine kalmış ne bilgisayar. Hepsini götürmüşler. Niye, devletin bütün kurumlarına sızmışlar. Ne yaparsanız yapın kaçamayacaksınız. Ne dedim, bunların inine gireceğiz. Girdik mi, girmeye devam ediyor muyuz?” dedi.
Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi bu ülkede devletin ve milletin hakları, menfaatleri, çıkarları konusunda en fazla hassas olması gereken kurumların başında geliyor. Ama bu kurum, üstelik de Başkanının da içinde yer aldığı bir kısım üyeleri eliyle son dönemde Türkiye’ye yönelik en büyük saldırılardan birinin somut örneği olan bir konuda ülkesinin ve milletinin aleyhine karar almaktan çekinmemiştir” diye konuştu.
“O makamda olana dürüstlük yaraşır”
Erdoğan, Anayasa Mahkemesinin Dündar ve Gül hakkındaki ihlal kararıyla ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Başkan bana daha önceleri bizzat kendisi söylemiştir, ‘gerekçeyi hazırlamadan asla karar açıklamayız’ diye. Ama ne yazık ki şimdi ben bu olayı yaşayınca gerçekten çok üzüldüm ve buradan söylüyorum, çok kırgınım. Niye, o makamda olana dürüstlük yaraşır da onun için. Bana bunu söylediler. Çünkü önceki başkanı gerekçe hazırlanmadan alelacele açıklanan kararlarda eleştiren bu arkadaşımız, bu defa alelacele böyle bir kararı açıklama konumuna gelmiştir.”
“İlk derece mahkeme ne demiş, casusluktan bunu tutuklamış. Siz ne diyorsunuz; ‘hayır burada böyle bir şey yok.’ Oraya iade ediyorsunuz. Fakat daha önce casusluktan tutuklanmayı isteyen mahkemenin de verdiği kararı anlamıyorum. Halbuki ilk derece mahkeme de kararında direnebilirdi. Diren bakalım. O zaman Anayasa Mahkemesi ne yapacak, bir de onu görelim. Bence o verdiği kararda direnmiş olsaydı inanıyorum ki dengeler çok daha farklı gelişecekti.”