Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sabahattin Zaim Üniversitesi 2015-2016 akademik yılı mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, Zaim’in, hem bir fikir ve ilim insanı hem de bir dava adamı olduğunu söyledi.
Zaim’in, hiçbir zaman milletine tepeden bakmadığını ifade eden Erdoğan, “Fildişi kulelerden ahkam kesmedi. Bilakis hayatının her bir safhasında teoriyi pratiğe geçirmenin, onları uygulamanın çabası içinde oldu. Ekonomi, özellikle iktisat, çalışma ekonomisi başta olmak üzere birçok başlıkta kaleme aldığı 200’e yakın makalesi ve 20’nin üzerinde kitabıyla hocamız entellektüel hayatımızda çığır açan eserler verdi.” dedi.
Tıpkı insanlar gibi devletlerin de geride bıraktıklarıyla anıldığını, Selçuklu, Osmanlı, Endülüs, Babür Sultanlığı gibi devletlerin, ilim, kültür, sanat ve siyaset hayatına yaptıkları eşsiz katkılarda bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Afrika’nın neresine gidersek gidelim anlımız ak, başımız dik gidiyoruz. Kıtada tüm yaşayanlar bizi büyük bir hüsnükabulle karşılıyor, muhabbetle, özlemle bağrına basıyorlar. Çünkü kıtanın hiçbir ülkesinde sömürgecilik lekesiyle kirlenmemiş tertemiz bir tarihe sahibiz. Bırakın sömürmeyi, Doğu Afrika’nın özellikle Avrupalı kolonyalistlere karşı verdiği zorlu mücadelede atalarımız bu bölge halklarına tüm imkanlarıyla destek olmuşlar. Ecdadımız kimi zaman ordu göndererek, kimi zaman himaye ederek, kimi zaman da el altından yardım yaparak Afrikalıların hür ve onurlu yaşama iradelerine sahip çıkmıştır. Fakat bugün bize insan hakları vermeye kalkan ülkelerin hepsinin de kıtadaki tarihi kan, gözyaşı, soykırım ve katliamla bezelidir.”
“Tarihimiz merhamet ve şefkat tarihidir”
Bir süre önce Doğu Afrika ziyareti gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, bugün Türkiye’ye insan hakları dersi vermeye kalkan ülkelerin hepsinin de kıtadaki tarihinin kan, gözyaşı, soykırım ve katliamla bezeli olduğunu bildirdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bugün Batı başkentlerinde şahit olduğunuz ihtişamın perdesini şöyle bir kaldırdığınızda, altında milyonlarca Afrikalı’nın dramı, gözyaşı olduğunu görürsünüz. Berlin, Paris, Brüksel’in şık kaldırımlarının altında, Afrikalıların canı, kanı, emeği ve alınteri vardır. Bu dönemi aklamak için kullandıkları ‘uygarlaştırma’, ‘modernleştirme’ gibi cilalı kavramların hiçbiri, yapılan katliamları örtmeye yetmez. Şimdi Almanya’da parlamentoda bir tane uydurma bir şeyler geçirdiler, sözde Ermeni soykırımı. Ey Almanya, bak yine söylüyorum; önce Holokost’un hesabını vereceksin, Namibya’da 100 bini aşkın Namibyalıyı nasıl yok ettiniz, nasıl öldürdünüz onun da hesabını vereceksin. Siz, Türkiye’ye veya Türklere parlamentosunda kalkıp da sözde Ermeni soykırımı oylaması yapacak, varsa belki de en son ülkesiniz. Kaldı ki bizim tarihimizde bu noktada zaten bir derdimiz yok, bir sıkıntımız yok. Bizim tarihimiz, katliamlar tarihi değildir. Bizim tarihimiz, merhamet tarihidir, şefkat tarihidir. Aramızdaki fark budur.”
“Türkiye’ye karşı yaklaşımın affedilebilir bir yanı var mı?”
Türkiye’de yaklaşık 100 bin Ermeni bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunun yarısı vatandaşımız, yarısı ise vatandaş değil. Aynen Suriye’den Irak’tan gelenleri nasıl misafir ettiysek Ermenistan’dan gelenleri biz aynen şu anda misafir olarak ülkemizde ağırlıyoruz. Bu kadar yaklaşımı müşfik olan Türkiye’ye karşı bu adamların yaklaşımının acaba affedilebilir bir yanı var mı? Biz çok daha farklı yaklaşabilirdik. Eğer biz Ermeni düşmanı bir ülke olsak, bu gelenlerin hepsini Ermenistan’a geri gönderirdik.”
“Bunların kanının laboratuvar testinden geçmesi lazım”
Erdoğan, Türkiye’deki Ermenilere ait kiliselerin yıkıldığı ve el konulduğu iddialarının Almanya’da konuşulduğunu belirterek, “Elinize, dilinize dursun. Tam aksine, Ermeni vakfiyelerindeki kiliseleri kendilerine teslim ediyoruz. Varlıkları varsa kendilerine teslim ediyoruz.” dedi.
Türkiye’nin arşivlerinde, milyonu aşmış belge bulunduğunu, bunların incelendiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer kendinize güveniyorsanız, onurunuz varsa, ilminiz varsa, çıkarın hukukçularınızı, tarihçilerinizi, arkeologlarınızı gönderin. Kimleri göndereceksiniz, hangi ülkeden gelecekse gelsin incelesinler, araştırsınlar. Orada eğer söylediğiniz gibi bir şey çıkıyorsa biz herkesle yüzleşmeye hazırız. Ama bunu yapamadılar. Çünkü bu bir cibilliyet meselesidir. Hiçbir zaman kalkıp da ‘Biz varız’ diyemediler. Ama oradan çıkıyor bir ukala bir şey hazırlıyor, Alman parlamentosuna sunuyor. Neymiş? Birileri de diyor ki güya ‘Türk’. Ne Türk’ü. Bunların kanının laboratuvar testinden geçmesi lazım. Bizim yani onun kanının öyle olması, böyle olması bizi ilgilendirmiyor. Ne yaptığı bizi ilgilendiriyor. Nasıl yaptığı ilgilendiriyor, kim adına yaptığı ilgilendiriyor. Bunları bir üst akıl idare ediyor ama kim adına idare ediyor, bu önemli.”
“Bu ucuz numaralara asla boyun eğmeyeceğiz”
Alman Meclisinin Ermeni iddialarına ilişkin kararını değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Eğer siz yaptıklarınıza, insanlık dışı suçlarınıza ortak arıyorsanız, o ortak biz değiliz. O ortağı gidin başka yerde bulun. Bilimsel araştırmalar ve akademik çalışmalar değil, siyasetle, parlamentolar eliyle kirli emellerinizi gerçekleştirmeye çalışıyorsanız, bunu yapamazsınız. Bir kulaktan girer, öbür kulaktan çıkar. Yaptığınızın zaten uluslararası hukukta da en ufak bir kıymeti harbiyesi yok. Biz bu ülkelerin kendi cürümlerini hafifletmek için başvurdukları bu kurnazlıklara, bu ucuz numaralara asla boyun eğmeyeceğiz. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Biz rahatız. Dedim ya, arşivler ortada. Amaç üzüm yemekse, meseleyi çözmekse, biz buradayız. Ancak bu konuyu her başınız sıkıştığında, Türkiye’ye dövmek için bir sopa olarak kullanacaksanız, kusura bakmayın, buna izin vermeyiz.”