Başbakan Ahmet Davutoğlu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından ATO Congresium’da düzenlenen “Atatürk’ü Anma Töreni”nde bir konuşma yaptı.
Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun şahsında bütün şehitleri rahmet ve minnetle anarak konuşmasına başlayan Başbakan Davutoğlu, “Tarihin hızlı aktığı dönemlerde o hızlı akışa akıl ve yürekle öncülük edenler, tarihte derin miraslar bırakırlar. Bu anlamda Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 5 önemli vasfıyla bugüne değin hitap edebilecek 5 önemli vasfıyla aslında 100 yıl önceki tarihi akışa derin izler bırakan bir neslin öncüsü ve temsilcisidir” ifadesini kullandı.
Büyük Önder Atatürk’ün birinci vasfının öz güven olduğuna işaret eden Başbakan Davutoğlu, eğer liderler kendileri öz güvene sahip değillerse zor dönemlerde ait oldukları toplumlara, milletlere, halklara öz güven aşılayamayacaklarını ve onları harekete geçiremeyeceklerini kaydetti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu anlamda en önemli öz güven işaretinin, işgal ordularının donanmasının İstanbul’a geldiğinde onlara bakıp, işgal edilmiş bir ülkenin bir subayı olarak değil, kurulacak bir cumhuriyetin tohumlarını atacak bir lider olarak, “Geldikleri gibi gidecekler” demesiyle verdiğini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evet, geldikleri gibi gittiler. Çünkü o gün işgal topraklarımızda söz konusuydu ama zihinlerimizde ve yüreklerimizde söz konusu değildi. Bu örnek dahi bize şunu gösterir, topraklar işgal edilebilir, limanlar, şehirler işgal edilebilir ama zihinlerde bu işgal psikolojik bir öz güven yenilgisine yol açmamışsa bütün bu işgaller gider. Ama bazen ülkeler bağımsız görünse bile eğer zihinler işgal edilmişse, yürekler işgal edilmişse, bir millet öz güvenini yitirmişse belki de en büyük esareti yaşamaya başlar. Bu açıdan baktığımızda bugün de bizim için en büyük güç kaynağımız öz güvenimizdir.”
“Tarihin akışını doğru okuyacağız”
Bugün itibarıyla tarihin doğru okunması gerektiğine vurgu yapan Başbakan Davutoğlu, şöyle dedi:
“Etrafımızdaki ateş çemberi içinde ve dünyadaki büyük küresel ekonomik kriz ortamında aynen 100 yıl önceki o büyük dönüşümlerin içinde olduğu gibi doğru bir şekilde tarihi okuyup, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun sahibi olan aziz milletimizi tarihin öznesi haline getirmektir. 100 yıl önce Yemen’den Çanakkale’ye, Sarıkamış’tan Balkanlara, Trablusgarp’a kadar çok geniş coğrafyada mücadele eden milletin tek bir hedefi vardır, ait oldukları milleti tarihin öznesi kılmak. Biz de buradan yeni bir seçimin sonrasında bütün milletimize seslenerek diyoruz ki tarihin akışını doğru okuyacağız, bu tarih akışı içerisinde Türkiye Cumhuriyeti devletini bu akışın nesnesi değil, öznesi, öncüsü ve lideri kılacağız. Bizim için mesele sadece bir varoluş meselesi değil, aynı zamanda güç, kuvvet ve izzetle yükselme meselesidir.”
Davutoğlu, G20 Zirvesi’nde, 100 yıl önce bitti zannedilen bir milletin, 100 yıl sonra dünyanın en büyük ekonomilerine ev sahipliği yapmasının, muasır medeniyetleri aşma çabasının gerçeğe dönüştüğünü ortaya koyduğunu belirterek, “Eğer her sene bu törenlerde, anmalarda muasır medeniyetleri aşma çabasından bahsetmiş olsaydık bir dogma, bir ideolojik çerçeve olarak, bunun gereğini yapmamış olsaydık belki yine IMF kapılarında bekliyor olacaktık” dedi.