Emeklilik sonrası Bursa’ya yerleşti! Kendi markasını oluşturdu

İstanbul’da yaklaşık 40 yıl mali müşavirlik yapan kadın, emekliliğinin ardından yerleştiği Bursa’nın İznik ilçesinde yaban mersini yetiştiriyor.

Emeklilik sonrası Bursa’ya yerleşti! Kendi markasını oluşturdu

Uzun yıllar TEMA Vakfı’nda da gönüllü olarak görev alan Güner Açıksöz (74), 2000 yılında İznik ilçesine bağlı Candarlı Mahallesi’nde arazisi bulunan bir arkadaşının daveti üzerine bölgeye geldi.

Emekli olduktan sonra İznik’e yerleşen Açıksöz, TEMA Vakfı’ndaki öğrendiği bilgilerle ve tecrübesiyle ekilebilecek ürünleri araştırıp bölgeye en uygun bitkinin yaban mersini olduğunu öğrendi.

Yüksek inşaat mühendisi oğlu ve akademisyen kızının da desteğini alan kadın girişimci, yaklaşık 15 yıl önce bölgeden arazi satın alarak yaban mersini fidanlarını toprakla buluşturdu.

Bölgedeki 59 dönümde 16 bin fidanla organik üretim yapan Açıksöz, yetiştirdiği yaban mersinini ülke genelindeki zincir marketlere gönderiyor.

Açıksöz ayrıca yıllar önce Candarlı’yı yaban mersiniyle tanıştırarak, bölgedeki çok sayıda kişinin de yıllarca boş kalan arazilerinde bu meyveyi yetiştirerek kazanç sağlamasına vesile oldu.

“Sertifikalı üretim yapıyoruz”

Açıksöz, AA muhabirine, hayatını toprağın ve doğanın korunmasına adayan TEMA Vakfı Kurucusu ve Onursal Başkanı Hayrettin Karaca’nın “Doğaya bak, o sana her şeyi anlatır, ne yapacağını, ne dikeceğini” sözünden ilhamla bölgede tarıma başladıklarını söyledi.

İlk başlarda İznik’e yerleşmeyi düşünmediklerini belirten Açıksöz, “Aslında yerleşme kararı almamıştık. Öyle bir niyetimiz yoktu ama tarım sizin o işin içinde olmanızı gerektiriyor. Yani siz uzaktan uzağa tarım yapamıyorsunuz. Hafta sonu geliyorduk. Hafta içi İstanbul’a gidiyorduk ama geldiğimizde bir şeylerin ters gittiğini gördük. Ters gidince dedik bu böyle olmuyor. Burada kaldık.” diye konuştu.

Açıksöz, organik tarıma ilişkin sertifikalar aldıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Şu anda sertifikalı üretim yapıyoruz. Nasıl bir insanın pasaportu var, nüfus cüzdanı var ona baktığınızda adını, soyadını, bilgilerini öğreniyorsunuz. Benim ürünüm de öyle. Piyasada ‘Benimki de doğal. Benimki de organik’ diyenlere insanlar kanmasınlar, onun sertifikasını sorsunlar. Her satıcı eğer organik tarım sertifikalı ürün satıyorsa organik sertifikayı tüketiciye göstermek zorunda. Bu bölgeye tesadüflerle geldik, çilekle başladık. Ben de dahil yaban mersinini burada hiç kimse bilmiyordu. Daha sonra Atatürk Araştırma Enstitüsünden aldığımız bilgilerle bu bölgede yeni bir üretim modeli geliştirdik.

“Artık markamız oluştu, bu konuda da çok mutluyum”

Bahçe bakım işleri ve hasatta işçi çalıştıran Açıksöz, şu an 59 dönüm arazide 16 bin fidanla üretim yaptıklarını dile getirerek, “Bizden sonra burada 100 bin fidanla kurulmuş bahçeler var. Bu, inanılmaz güzel bir şey.” dedi.

Organik tarımla ürün yetiştirmenin zorluklarının olduğunu anlatan Açıksöz, “Bizim sattığımız yerler de belli. Artık markamız oluştu, bu konuda da çok mutluyum. Yurt dışına gittiğinizde herkesin bir markası var. Bir çiftliğe gidiyorsunuz, 500 yıllık çiftlik. Büyük dededen toruna ondan ona kalmış. İnşallah bizde de bu çiftlikler bu şekilde sürdürülür. Kurumsal firmalar markamızı biliyor. Ürün Türkiye’de mayısta başlıyor. Bizim ürünümüzün çıkmasını bekleyenler var.” dedi.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X