FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi, darbe ve gizli oluşumların siyaset üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Saldık’ın bilgisine başvurdu.
Saldık, Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı olarak, 15 Temmuz gecesinde olanları ve sonrasında yaşadığı süreci anlatırken zaman zaman gözleri doldu.
Darbe gecesi evinde olduğunu, televizyonu açtığında çok tuhaf şeylerle, köprüdeki askerlerin görüntüleriyle karşılaştığını belirten Saldık, “IŞİD belası geldi, Boğaziçi Köprüsü’nü hedef aldı ki askere ihtiyaç duyuldu.” diye düşündüğünü söyledi. Saldık, sonraki süreçte yaşanacakların aklına zerre kadar gelmediğini ifade etti.
Seyfullah Saldık, karargahtan sorumlu Kemal Albay’ın kendisini aradığını, “Vahim durum var, harekat merkezi beni aradı, Genelkurmaydan emir gelmiş, sıkıyönetim ilan edilmiş, Bursa ‘da da İl Jandarma Komutanı olan albay Yurdakul Akkuş Bursa Sıkıyönetim Komutanı olmuş.” ve “Cemaatçi grup muhtemelen darbe yapıyor.” dediğini aktardı.
Albaya buna asla izin vermeyeceklerini söylediğini, Jandarma Özel Harekat Taburunun (JÖH) nizamiyeye dizip mevzilendirilmesi, içeri girmeye çalışan olursa izin verilmemesi ve zorlayan olursa ateş edilmesi emri verdiğini vurgulayan Saldık, Bursa Valisi’ni aradığını kaydetti.
Nizamiyeden içeriye girdiğinde JÖH timi ile nizamiye yanındaki askerlere, gelen emri tanımadığını, içeriye kimseyi sokmayacaklarını, ihanetin parçası olmayacaklarını ifade ettiğini aktaran Saldık, JÖH taburunun, kendisine verdiği destekle darbenin önlenmesinde kilit rol oynadığını anlattı.
Saldık, karargah binasına doğru yürürken, önüne birinin dikildiği, nizamiyede görevli bu uzman jandarmanın, albayın emri olduğu, odasına gitmesi ve çıkmaması gerektiğini söylediğini bildirdi. Saldık, yaptığını tam söylerse hukukun farklı baktığını, söylemediği takdirde de algının başka olacağına işaret ederek, “Bunu anlattım, savcı ‘Paşam ne yapıyorsun, orayı geç’ dedi. Orayı öyle geçtim, basından izlemişsinizdir…” ifadelerini kullandı.
“Onu derhal tutuklayın”
Silahlı askerlere, “Onu derhal tutuklayın.” dediğini, sıkıyönetim komutanı olarak görevlendirilen albayın nizamiyeden birkaç adım içeri girdiğini, derhal dışarı çıkardığını belirten Saldık, makam odasında bir kriz merkezi kurduğuna dikkati çekti.
Saldık, Valiye, “Süratle polis ekibi gelirse, onların refakatinde gözaltıları başarabiliriz.” dediğini, böylece darbecilerin karakolda gözaltına alınmasını sağladıklarını aktardı. Erken davranmalarıyla, darbecilerin gelip silahlarına ulaşmalarını önlediklerini dile getiren Saldık, darbeci albayın yanındaki görevlinin çantasından, darbe emri ve eklerinin, 81 ilin sıkıyönetim komutanları listesinin çıktığını kaydetti.
Başsavcı ile temasa geçtiklerini, askeri personel olduğu için üstünü emniyette arattıklarını, bu belgelerin ortaya çıktığını ifade eden Saldık, böylece her ilde sıkıyönetim komutanlarının gözaltına alınmalarının sağlandığını vurguladı.
Saldık, ilk darbecinin gözaltına alınmasının sağlandığını, bunun da başta Anadolu Ajansı olmak üzere basının haber yaptığını, vatana, millete büyük katkı sağladıklarını söyledi.
Yoğun gözaltı operasyonları yaptıklarını, ilk gruptan sonraki grupların kıpırdamasına dahi fırsat vermediklerini, Bursa’da askerlerin her görüldüğü noktada selamlandığını, alkışlandığını bildiren Saldık, “Hain gruba bakıp da ordunun tamamının sanki bunlardanmış gibi algı olması bizi çok üzdü. Hava Kuvvetleri içinde bu hainler varsa, ne kadar kahramanların da olduğunu o hainlerin önlenmesinde gösterildi.” diye konuştu.
“Dünyalar başıma yıkıldı”
Saldık, her türlü entrikayı, kumpası yapmakta dünya ölçüsünde mahir olan bu gizli örgütün, bir yıldan bu yana kendisine Twitter üzerinden saldırdığını belirtti. Saldık, ertesi gün saat 11.30 sıralarında Ankara’dan aldığı telefonla dünyanın başına yıkıldığını anlatarak, İçişleri Bakanlığının 37 kişilik görevden uzaklaştırma listesinin içine, gece fiilen darbeye katılan “adi ve alçakların” arasına kendisinin de yazıldığına işaret etti.
Bunu anlatırken gözleri dolan Saldık, tehdit ve tehlikenin çok büyük olduğunu ifade etti.
Bölücü örgütün saldırısına maruz kaldığı, koruması uzman çavuşun şehit olduğu ve ilçe komutanının yanında mayına basarak şehit düştüğünü dile getiren Saldık, darbe gecesi yaşadığı stresi, felaketi o anda yaşamadığını belirtti. Saldık, yan tarafını müthiş ağrılar sardığı, böbreklerinin zarar gördüğünü sandığı ve 3 kilo verdiğini kaydetti.
Saldık, Valinin, İçişleri Bakanı’nı aradığını, “Orada bir yanlışlık oldu, düzelecek, dikkate almayın.” dediğini, 15 gün sonra ikinci şoku yaşadığını ve kadrosuzluktan emekli edildiğini vurguladı.
“Ne arayan ne soran oldu”
Saldık, kendisinden olmayan her şeyi yok etmeyi hedef koyan hain örgütün, kendisiyle ilgili manipüle edici, “Nur yüzlü kardeşimiz…” tarzı twetleri üzerine, genel komutanlığın, bu tweetleri kendisine yazıyla gönderdiğini, “Hakkınızı arayın, TİB’e ya da Sulh Ceza Hakimliğine başvurun, sonuçtan bilgi verin.” dediğini aktardı.
Ankara’da anayasal suçları araştırma cumhuriyet savcılığına, 22 Şubat’ta, “TSK ve Türkiye Cumhuriyetine yönelik büyük tehdit oluşturan paralel devlet yapılanmasına mensup şahısların gerek Silahlı Kuvvetler gerekse devletimize yönelik yıkıcı faaliyetlerinin açığa çıkarılmasını, sorumluların bulunmasını, adli cezaya çarptırılmasını talep ediyorum” şeklinde, suç duyurusunda bulunduğunu belirten Saldık, ayrıca detaylı bilgi vermek istediğini de ifade ettiğini kaydetti. Saldık, gözleri dolarak “Ne arayan ne soran oldu. Hiçkimse, hiçkimseyi ‘sen şucusun, sen bucusun’ diye itham edemez. Kimse bu ithamla ocu bucu olmaz. Ben vatan evladıyım. Büyük Türk milletinin tüm hasletlerine sahibim. Cumhuriyetimizin temel ilkelerine sahip bir insanım. İçimizdeki yarayı çok frenleyerek, çok süzgeçten geçirerek ifade ediyorum. Bu vatanda kimse kimseyi kumpaslara getirmesin.” şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Askeri ortamda bu kişilerin yapılarına baktıklarında dini nitelikli özelliklerinin çok ön planda olmadığını, yardımlaşma, sevecen olma, sempatik davranma gibi insani bazı özellikleri ön plana çıkardıklarını anlatan Saldık, özel amaçla 40 yıl önce projelendirilmiş, 40 yıl sonra ülkenin kaderini değiştirmeyi hedeflemiş bu kadar özel yapıyı genel tedbirlerle görmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
Saldık, MİT içinde, devlet kurumlarında çalışacak personele ilişkin özel teşkilatlanma yapılması gerektiğini ifade etti. Saldık, devletin, eğitim gibi temel bir alanı maalesef bu grubun safına verdiğini bildirdi.
Darbe girişiminden önce Bursa Sıkıyönetim Komutanı olarak ismi geçen Yurdakul Akkuş’a dair şüphelerinin olduğunu, Akkuş’un, personele yönelik tutum ve davranışları itibarıyla sıkıntı yaratmaya başladığına dikkati çeken Saldık, buna müdahale ettiğini, ikaz yazısı verdiğini söyledi. Saldık, “Anladık, sezdik. Kemal Albay ile bu konuda şüpheyle baktık. Meydanı boş bırakmadık. Darbe olacağını zihinlerimizde bile algılayamadık. Darbe olacağını asla tahmin etmedim, edemedim.” değerlendirmesinde bulundu.
Saldık, mezardan babası kalksa kanunsuz hiçbir işi yapmayacağını, milli, kanuni olmayan, vicdana sığmayan her türlü eylem ve işlemin karşısında olduğunu dile getirdi.
FETÖ’cülerin etkin mevkilerde bulunmadığı kanaatinde olduğunu, general seviyesinde bu işin temizlendiğine inandığını ifade eden Saldık, emekliliğinin de kendi tercihi olmadığını vurguladı.
Saldık, kendisinin evine gelip, yemeğini yiyen, misafir olan bir kişinin, daha sonra bu örgütsel karalamada başrolü oynadığını, istismar etmedikleri hiçbir insani duygu kalmadığını sözlerine ekledi.