Bir konuşma sırasında takınılan yüz ifadesinin ve yapılan el kol hareketlerinin en az söylenen sözler kadar, hatta bazen onlardan daha fazla etkili olduğu bilinen bir şey.
Viyana Üniversitesi’nden Markus Koppensteiner’in bu konu üzerine yaptığı araştırmalar ilginç sonuçlar verdi. El hareketleri, konuşmacının kişiliği, dışa dönüklük veya baskın karakter özellikleri bakımından önemli veriler içeriyor. Bu hareketler, konuşmacının boyuna dair izleyici algısında bile etkili olup, onun boyunu olduğundan kısa veya uzun algılamaya neden olabiliyor.
Harvard Üniversitesi’nde profesör Amy Cuddy de bu araştırmalarda yer alan isimlerden biri. Vardığı sonuçların güvenilirliği konusunda çeşitli eleştiriler almış olsa da, bu araştırmalar, kişinin özgüvenli duruşunun insanların algısı üzerinde etkili olduğunu gösteriyor.
Ancak bu özgüvenli duruş denemeleri bir toplantı öncesinde kişinin kendi başınayken denediği hareketler olarak biliniyor.
Koppensteiner’in araştırmasında ise topluluğa seslenen kişinin konuşması sırasında yaptığı el hareketlerinin izleyici üzerindeki etkisi incelendi.
Harvard Üniversitesi’nde psikolog Amy Cuddy, konuşma öncesinde yapılan özgüvenli duruş egzersizlerinin işe yaradığını söylüyor.
Otorite algısı
Politikacıların yapmış olduğu konuşmalar çizgi animasyonlara dönüştürülerek yüz ifadeleri ortadan kaldırıldı. Bu sessiz animasyonlar deneklere izletilerek konuşmacının kişilik özellikleri ile ilgili algıları incelendi
Sorumluluk sahibi olma gibi bazı kişilik özelliklerini sadece el hareketlerine dayanarak tespit etmek zor olsa da, örneğin dışa dönüklük gibi özellikler el hareketleri ile daha fazla ilişkilendiriliyordu.
Otorite algısı ise dikey hareketlerle bağlantılı görülüyordu. Konuşmacının kürsü ile omuz hizası arasında ellerini dikey hareket ettirmesi onun uyumluluk ve açık fikirli olma özelliğini daha aza indirirken, daha dominant algılanmasına neden oluyordu.
Ancak bu dominantlık göstergeleri duruma bağlı olarak pozitif olduğu kadar negatif de görülebiliyor, kişinin küstah, saldırgan veya buyurgan algılanmasına neden olabiliyordu.
Boyu uzun gösteren hareketler
Bu dikey el hareketleri dominantlığın yanı sıra konuşmacının boy algısı üzerinde de etkiliydi. Konuşmacının geniş çaplı ve dikey el kol hareketleri onun boyuna yönelik tahminleri de etkiliyor, olduğundan daha uzun boylu algılanmasına neden oluyordu.
Bunun ardında yatan psikolojik mekanizmalar tam bilinmiyor. Ancak daha önceki araştırmalar, uzun boylu kişilerin daha iyi lider olarak algılandığını gösteriyor. Bu nedenle bu el kol hareketleri görsel bir yanılsama yaratarak kişinin boyunun daha uzun olduğuna dair bir algıya ve bu da daha dominant olması algısına yol açabiliyor.
Çoğu insan, bir topluluğa yönelik konuşma yapmayı en büyük fobileri olarak görüyor.
Karizma ve yetkinlik
Koppensteiner’ın bulguları daha önceki araştırmalarda varılan sonuçları destekler nitelikte. Yüzlerce TED konuşmasını inceleyerek bazılarının viral hale gelirken diğerlerinin unutulup gitmesinin nedenlerini bulmaya çalışan vücut dili uzmanı Vanessa Van Edwards, ilgi gören konuşmalarda iki kat fazla el kol hareketi olduğunu tespit etmişti (272’ye karşı 465 el hareketi). Geniş bir alan kaplayan el hareketlerinin çok olması ise konuşmacıyı izleyici gözünde daha karizmatik ve yetkin kılıyordu.
Ancak bu araştırma, insanların bu hareketleri taklit ederek kendilerine dair algıyı değiştirmede etkili olup olmadığını görme bakımından henüz teste tabi tutulmuş değil. Bazı kişilerin bu yollara başvurarak daha etkili konuşmacı olmaya çalışması diğerlerine göre daha kolay olabilir. Koppensteiner, “Belli davranışlarda bulunarak belli sonuçlara varabilir, belli izlenimler yaratabilirsiniz; ama bunun da sınırları olabilir” diyor.
Çoğu insan, bir topluluğa yönelik konuşma yapmayı en büyük fobileri olarak görüyor. Bu deneyimi daha kolaylaştıracak her tür yöntem kesinlikle ilgi görecektir. Bir dahaki sefere bir topluluğa konuşurken ellerinizi kullanmayı denediğinizde belki de kelimelerin daha kolay akıp gittiğini göreceksiniz.