‘Eğer bir provokasyon varsa…’

Başbakan Davutoğlu, Putin ve Lavrov’un uçak kriziyle ilgili sert söylemleri konusunda ,”Eğer bir provokasyon varsa, o provokasyonu bizim hava sahamızı ihlal edenler yapmıştır. Provokasyonu, sivil halka bomba atarak bu halkı Türkiye’ye sığınmacı olarak git

‘Eğer bir provokasyon varsa…’

Bulgaristan’a bir günlük çalışma ziyaretinin ardından, bTV adlı özel televizyon kanalına konuk olan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile son iki ayda üçüncü kez bir araya geldiğini anımsatarak, geleneksel olarak Kıbrıs ve Azerbaycan’a yaptığı ilk ziyaretlerinin ardından Bulgaristan’a da geldiğini kaydetti.

Davutoğlu, bu ziyaretin, Bulgaristan’ın Türkiye için önemli bir müttefik ve dost olduğunu gösterdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“(İki ülke arasındaki) Üst Düzeyli Stratejik İşbirliği Kurulu’nun, nisan ayında Sofya’da bir araya gelmesine karar aldık. Orada yatırım, ticaret, enerji, ulaştırma, sağlık ve tarım sektöründe işbirliğimizin yeni çerçevesini belirleyeceğiz. Bugün muazzam bir işbirliği yapma temelimiz mevcut. Amacımız, ticaret hacminin 5 milyardan 10 milyar dolara, Bulgaristan’daki Türk yatırımlarını da 2 milyardan 5 milyar dolara çıkarmaktır. Enerji sektöründe işbirliğimizi ele alacağız, İstanbul’u Sofya’ya hızlı trenle bağlayacağız. Sığınmacılar ve kaçak göç ile ilgili olan, ilişkilerimizin başka bir yönü konusunda ortak gündemimiz var”.

Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, “Biz bir Rusya uçağını düşürmeye karar almadık, kararımız kendi hava sahamızı korumaktı. Uçak, Rus uçağı, Rusya, Suriye veya uluslararası hava sahasında düşürülmedi” diye konuştu.

Davutoğlu, Türk ordusuna verilen talimatların hava sahası, kara ve deniz sınırlarının korumasıyla ilgili olduğunu ifade ederek, Rus uçaklarının ihlalleriyle ilgili Türkiye’nin belirlediği ve Rusya ile daha önce üst düzeyde paylaşmış olduğu kurallara değindi.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Bizim hava kuvvetlerimiz, bu Rus uçaklarını, Türkiye’nin hava sahasına gelmemeleri için tam 10 kez ikaz etti. Tüm bunlar NATO ülkelerinin telekomünikasyon sistemlerinin kayıtlarında mevcut. Saklanacak bir şey yok. Net bir şey var: Türkiye, kendi hava sahasını koruma hakkına sahiptir. Biz bunun bir Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk. Verilen talimatlar, Türkiye’yi korumaktı. Kimliği belirsiz, sınırlarımızı aşan bu uçağın amacının ne olduğunu da bilmiyorduk. Belki de bizim topraklarımıza bomba atmak için geliyordu.

Dolayısıyla, Rusya ile olan gerginliği yaratan Türkiye olmamıştır. Biz, Rusya’ya olay ile ilgili elimizdeki tüm bilgileri verirken, maalesef Rus tarafı, bizimle masaya oturup diyalog kurmadı, tartışmaları büyüterek Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulamaya kararı aldı, ikili ilişkilerimizde gerginliği artırmayı tercih etti. Rusya, geçmişte yaptırımlara karşı çıkarken, şimdi bize karşı yaptırımlar uyguluyor. Ancak Rusya’nın tüm bu provokasyonlarına rağmen biz, Rusya’ya karşı böyle bir tavır içeren söylemlerde bulunmama kararı aldık”.

“Provokasyonu bizim hava sahamızı ihlal edenler yapmıştır”

Davutoğlu ,Türkiye’nin hava sahasının dokunulmazlığına herkesin saygı göstermesi gerektiğinin altını çizerek, “Türkiye, çevresinde süren birkaç iç savaşın arasında bulunuyor ve bizler sınırlarımızı korumak zorundayız” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un uçak kriziyle ilgili sert söylemleri konusuna da değinen Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Ben şunu sormak isterim: Bu olay nerede meydana geldi? Rus sınırında, Rusya-Suriye sınırında, yoksa Rusya-Türkiye sınırında mı? Hangi sınırda oldu? Kim kimi provoke ediyor? Farz edelim ki, Rusya’nın iddiasına göre, Suriye rejimi onları terörizme karşı savaşa destek olmaya davet etmiştir, ondan dolayı Rusların orada temsili var, bombalar atıyorlar. DAEŞ’e değil, sivillere bombalar atıyorlar. Operasyonlarının yüzde 90’ı sivillere karşıdır. Oradaki insanlar da hava saldırılarından kaçarak Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye’den Bulgaristan’a geliyorlar. Bulgaristan bunu kabul eder mi? O insanlar Avrupa’ya da gelirler. Avrupa da bunu kabul eder mi? Sadece son bir ayda, sayısı 10 binlerce artan sığınmacı akınının artışını kabul edecek mi?

Şöyle bir düşünelim, eğer Ukrayna’nın yasal yönetimi, Türkiye’yi, doğu Ukrayna’daki ayrılıkçılara karşı savaşmaya davet ederse, Türkiye ise doğu Ukrayna’da Rusya yanlısı olanları bombalarsa veya Rusya hava sahasını ihlal eden Ukraynalılara bombalar atarsa, ardından binlerce Ukraynalı Rusya sınırlarından giriş yapmaya başlarsa, Rusya’nın bu durumdaki tepkisi ne olurdu? Eğer bir provokasyon varsa, o provokasyonu bizim hava sahamızı ihlal edenler yapmıştır. Provokasyonu, sivil halka bomba atarak bu halkı Türkiye’ye sığınmacı olarak gitmeye zorlayanlar yapmıştır. Dolayısıyla Türkiye asla, hiçbir provokasyon yapmamıştır. Türkiye, kanıt olmadan asla kimseyi suçlamamıştır”.

Sığınmacı sorunu

Türkiye ve Bulgaristan’ın NATO müttefiki olduğunu ve her iki ülkenin sınırının aynı zamanda da NATO sınırları haline geldiğini dile getiren Davutoğlu, “Türkiye ve Bulgaristan da NATO sınırı olduğuna göre, bizim sınırlarımız, NATO’nun ortak güvenliği anlamında ortak bir sınırdır. Eğer bir kimse Bulgaristan’ın hava sahasını ihlal ederse, bu aynı zamanda NATO hava sahasının ihlali de sayılır. Biz, müttefik olarak ortaklarımızla dayanışma içindeyiz. Bu durum Türkiye için de geçerlidir. NATO, ortak sınırlarının ortak iradeyle savunulması gerektiğini ortaya koyan bir ittifaktır” ifadesini kullandı.

Davutoğlu, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ve Başbakan Borisov ile birlikte Suriye krizi ve konunun insani boyutlarıyla ilgili ortak görüşler paylaştıklarını söyledi.

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar konusuna değinen Davutoğlu, “Biz, bu insanları barındırırken, kendi ulusal bütçemizden harcama yapıyoruz. Sığınmacıların sorunları konusunda Bulgaristan, Türkiye veya diğer herhangi bir Avrupa ülkesinin taşıdığı sorumluluklar arasında hiçbir fark yok. Farklı olan şu ki, biz (Suriye’ye) komşu ülkeyiz” diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin sığınmacılara 8 milyar dolar harcadığını, bazı şehirlerde Suriyelilerin Türk nüfusundan fazla olduğunu anımsatarak, Avrupa’daki bazı çevrelerin tüm bu yükün altında Türkiye’nin tek başına kalması gerektiğini düşündüğünü kaydetti.

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki zirvenin bundan dolayı yapıldığını ve yüklerin ortak paylaşımı konusunda mutabakata varıldığını belirten Davutoğlu, Avrupa’dan gelecek 3 milyar avronun sadece daha büyük bir sürecin başlangıcı olduğunu, bu paranın Türkiye için değil, sığınmacılar için harcanacağını vurguladı.

Davutoğlu, Türkiye’nin kimseden para talep etmediğine dikkati çekerek, “Bu 3 milyar avro Türkiye’ye hediye değil, Avrupa’ya daha az sığınmacı gitmesin diye sağlanan bir finansmandır” dedi.

“Tüm bunlar Türkiye’ye iftiradır”

Türkiye’nin terör örgütü DAEŞ’ten petrol aldığı iddialarıyla ilgili olarak Davutoğlu, “Tüm bunlar Türkiye’ye iftiradır. Bu doğru değil ve gösterilen fotoğraflar sahtedir” ifadesini kullandı.

​Davutoğlu, “Bunu görmek isteyenlerin Şam’a gitmeleri gerekiyor. Orada Şam rejiminin DAEŞ ile olan ilişkileri, aralarındaki petrol ticareti net olarak görülebilir. Suriye rejiminin petrol alım kaynaklarının araştırılması gerekiyor. Türkiye’nin dünyanın hiçbir yerinde terör örgütleri ile hiçbir ilişkisi yoktur ve olmamıştır” diye konuştu.

DAEŞ’in varlığından en olumsuz etkilenen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

“DAEŞ, diğer herhangi bir ülkeye göre Türkiye’ye çok daha büyük zarar vermektedir. DAEŞ terör saldırılarında, Urfa, Suruç ve Ankara’da yüzlerce insanı öldürmüştür ve Türkiye, DAEŞ’e karşı çok sayıda operasyon gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla, ne Rusya ne de başka biri, Türkiye’nin bu terör örgütleriyle bir takım gizli ilişkilerinin olduğunu iddia edebilir. Biz dünyanın her yerinde her türlü terörizme karşı mücadele veriyoruz”.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X