Milyonlarca insan ise hastalığının farkında olmadan yaşıyor çünkü hepatit yıllarca hiç belirti vermeden sinsice ilerliyor ama sonunda karaciğeri ele geçiriyor. Kan nakli, korunmasız ve çok eşli cinsel yaşam, dövme ve piercing gibi uygulamalar hepatit riskini artıran faktörlerden bazıları.
Basit bir kan testiyle saptanan ve aşı ile önlenebilen hepatit B ve C karaciğer kanserinin en önemli sebebi. Ancak sayıları 325 milyona ulaşan hepatit hastalarının sadece yüzde 10 ila 20’si tedavi ediliyor. Klinik belirtilerin hastalık ilerlediği zaman ortaya çıktığını belirten Türk Karaciğer Vakfı, Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, 28 Temmuz Dünya Hepatit Farkındalık Günü öncesinde viral hepatitlerin (Hepatit B ve hepatit C) bulaşma ve korunma yollarına dikkat çekti.
Hepatit B ve C’nin yol açtığı kronik enfeksiyonun, karaciğer sirozu ve karaciğer kanserinin yüzde 70 ile 80’inin sebebi olduğunu belirten Doktor Yılmaz Çakaloğlu, hepatitin, hastaların sadece yüzde 20’sinde gözle görülür sarılık yaptığını, yüzde 80’inde ise sarılık yapmadan, sessizce geçirildiğini söyledi ve karaciğeri bitiren hastalığın uzun dönemdeki seyri ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Sıklıkla tanı konulamayan sessiz ilk infeksiyon sonrası oluşan kronik viral infeksiyon 10-50 yıl arası gibi uzun bir belirtisiz dönemden sonra siroz ve kansere sebep olur. İlaçla tedavide sağlanan ilerlemeler ve karaciğer nakline rağmen dünyada her yıl yaklaşık 1.4 milyon kişi kronik hepatit B ve C sebebiyle yaşamını kaybediyor. Hepatitleri küresel bir sağlık sorunu haline getiren bu tablo kader değildir. Gerek etkili ve emniyetli hepatit B aşısı uygulaması, gerekse etkili ilaçlarla Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği 2030 yılı hedeflerine ulaşmak mümkündür.”
DSÖ’nün 2030 için hedefi; hepatit B ve C’yi kontrol altına almak, mümkünse artık yeni hasta olmaması ve eski hastaların da tamamen tedavi edilmesi şeklinde.
DÖVME VE PIERCING YAPTIRMADAN ÖNCE BİR KEZ DAHA DÜŞÜNÜN!
Dr. Çakaloğlu’nun verdiği bilgiye göre;
· Damar içi uyuşturucu madde alırken ortak enjektör kullananlarda, alkol, kokain ve esrar alışkanlığı olanlarda,
· 1995 öncesi kan/kan ürünleri transfüzyonu yapılanlarda ve ameliyat olanlarda,
· Her türlü ameliyat ve tıbbi girişimlerde,
· Hepatit hastası hamilelerde, (bebeğe doğumda bulaş),
· Sağlık personeli ve eğitimcilerde (hastanın kan ve vücut salgıları ile temas nedeniyle),
· Hemodiyaliz ve hematoloji hastalarında,
· Enfekte kişilerin aile üyelerinde,
· Emniyetsiz ve çok eşli cinsel yaşamı olanlarda,
· Erkek homoseksüeller ve seks işçilerinde,
· Dövme, piercing ve benzeri uygulamaları yaptıranlarda, viral hepatit taşıma riski bulunuyor.
Yanı sıra, diş fırçası, tıraş bıçağı, manikür, pedikür seti gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı da hepatit riskini artırıyor, kazara batan enjektör iğneleri ise sağlık personeli açısından tehlike yaratıyor.
“HERKES EN AZ BİR KEZ HEPATİT TARAMA TESTİ YAPTIRMALI”
Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, dünyada yaklaşık 250 milyon kronik B hepatit hastası, 75 milyon da kronik C hepatit hastası bulunduğunu belirtti, “Türkiye’de ise 2.5 milyon kronik B ve 500 bin civarında kronik C enfeksiyonlu hastanın olması söz konusudur. Yani milyonlarca kişi hem karaciğer sirozu ve kanseri gibi ciddi hastalıklara maruz kalma riski altındadır hem de en başta aile üyeleri olmak üzere diğer kişiler için bulaş kaynağıdır. Bu nedenle milyonlarca hepatit hastasına tanı konulması gerekir. Oysa Dünya Hepatit Birliğinin ‘Kayıp Milyonlar’ (Missing Millions) olarak tanımladığı bu kişilere son derece basit, her laboratuvar ve hastanede yapılan testlerle tanı koymak mümkündür. Bu nedenle herkes en az bir kez kendisi ve ailesi için hepatit testlerini yaptırmalıdır” uyarısında bulundu.
TÜRKİYE’DE HEPATİTLE MÜCADELE İÇİN HER ŞEY VAR AMA…
Ülkemizde viral hepatitlerle mücadalede başarı için gerekli koruyucu aşı, etkili ilaçlar, ulaşılabilir tedavi olanakları, etkin sosyal güvenlik sistemi ve konuyu çok iyi bilen uzman doktorlar bulunduğunu dile getiren Dr. Çakaloğlu’na göre eksik olan tek şey toplumsal farkındalık. Özellikle aşı karşıtlığı yapanların diğer bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi hepatitlerde de önemli risk yarattığına vurgu yapan Hepatolog, yeni doğan bebeklerin, ilköğretim çağındakilerin ve risk grubunda yer alan yetişkinlerin mutlaka hepatit aşısı yaptırması gerektiğinin altını çizdi:
AŞI KARŞITLIĞI HEPATİT RİSKİNİ DE ARTIRIYOR!
“Aileler, çocukların aşılanmasına yönelik yanlış bilgilere itibar etmemeli. Bilimsel dayanağı olmayan görüş ve yayınlara rağmen, geniş çaplı araştırmalarda ve uzun süreli izlemelerde hepatit aşılarının herhangi bir risk taşımadığı gösterilmiştir. Mevcut aşılar ve aşılama programı emniyetli ve etkilidir. Aşı programı sayesinde Tayvan, İtalya ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede hepatit B sıklığında yüzde 50 ve üzerinde azalma sağlanmıştır. Buna paralel olarak karaciğer sirozu ve kanserinde de belirgin azalma olması beklenmektedir.”
HEPATİT A VE E ORAL YOLLA BULAŞIYOR
Hepatit A ve E’nin daha çok kirli su ve kirli gıdalarla bulaştığını söyleyen Prof. Çakaloğlu, hepatit A’nın bir bulaşma kaynağının da domuz eti olduğunu belirtti, domuz etinin özellikle Avrupa ülkeleri için bir bulaşma kaynağı olduğunu kaydetti.
HEPATİT SEYAHAT HASTALIKLARI ARASINDA YER ALIYOR
“Mesela Amerika’dan Türkiye’ye gelirken insanlara hepatit A aşısı olmaları öneriliyor. Çünkü ABD’de toplumun yüzde 10’u hepatit A geçirmiş, bizde yüzde 80’I, 90’I” diyen Hepatolog, seyahat için daha çok hepatit A aşısının önerildiğini ifade ederek, “Amerika, Japonya, Kanada, İngiltere, Almanya gibi hepatit A ve B’nin çok az görüldüğü ülkelerden, hepatit A ve B’nin çok sık görüldüğü ülkelere seyahat edenlere hepatit A ve B aşısının yapılması yararlıdır. Bunu rutin olarak yapan veya tavsiye eden ülkeler var. Hepatit B’nin yoğun olduğu ülkelere gidip orada uzun süre kalacak olanlara hepatit B aşısı da önerilir. Zaten hepatit C ve E’nin aşısı yok. Hepatit E için aşı geliştirildi ama henüz dünyada yaygın olarak kullanılmıyor, sadece Çin’de pilot uygulamaları var” bilgisini paylaştı.
AKDENİZ TİPİ BESLENİN, FİZİKSEL AKTİVİTEYİ İHMAL ETMEYİN!
Viral hepatit geçirenlerde doğru beslenmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Çakaloğlu’nun iyileşmeye yardımcı olması açısından hepatit hastalarına önerileri ise Akdeniz tipi beslenmek, karaciğeri yoracak yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, hareketsiz yaşamdan, alkol ve sigaradan kaçınmak şeklinde.