Bakanlıktan yapılan açıklamada, Michel’in 18 Haziran’da Temsilciler Meclisi’nde kendisine yöneltilen soruya cevaben, “1915 olaylarının ‘soykırım’ olarak tanımlanması gerektiğini düşündüğünü” ifade etmesi hatırlatılarak, “Belçika Başbakanının söz konusu ifadeleri tarihi gerçeklerle bağdaşmamakta ve hukuku ihlal etmektedir” ifadelerine yer verildi.
“Belçika Başbakanının, yetkili uluslararası bir mahkeme tarafından hakkında bir hüküm verilmemiş olduğunu kendisinin de teslim ettiği, hakkında hukuki bir karar ve akademik uzlaşı bulunmayan bir konuda haddini her bakımdan aşarak hüküm vermeye kalkışması ne kabul edilebilir ne de herhangi bir şekilde mazur görülebilir” denilen açıklamada, bahse konu ifadelerin Belçika Hükümetinin Temsilciler Meclisinde ortaya koyduğu hukuki bir niteliğe sahip olan ‘soykırım’ kavramının gelişigüzel kullanılmaması gerektiği yönündeki tutumuyla çeliştiği vurgulandı.
Türk milletini haksızca itham eden kanaatlerin kısa sürede değişmesinin, konunun bilimsel ve hukuki zeminden çıkarılarak siyasallaştırıldığının açık bir göstergesi olduğu kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kendi tarihinin karanlık sayfalarıyla yüzleşmemiş bir ülke olan Belçika’da bir süredir, Türk kimliği ve tarihi üzerinden Türkleri itham eden beyan ve faaliyetlerin sayısında ciddi artış kaydedildiğini kaygıyla gözlemliyoruz. Belçika’da sorumluluk sahibi olması gereken politik çevrelerin de dahil olduğu ‘Türkleri karalamak’ üzerinden siyasi rant elde etme egzersizlerinin, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı boyutlarının bulunduğu bir vakıadır. Bu durumun, Belçika’ya ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda önemli katkılar yapmış ve yapmakta olan Türk toplumunu en hafif tabiriyle rencide edeceği ve bu toplumun entegrasyonu bakımından olumlu katkı sağlamayacağı açıktır. Belçika’daki Türk toplumunu da rahatsız eden bu tutumun, dostluk ve müttefiklik ilişkilerine sahip olduğumuz Belçika ile ikili münasebetlerimizde olumsuz yönde sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.”