İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü’nün, Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında hazırladığı 3. iddianamede, cinayete ilişkin çarpıcı detaylara yer verildi.
Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmek amacıyla silah arayışına girdiği bilgisini aldıkları Coşgun İğci ile irtibat kurdukları belirtilerek, ” 2006 yılı başlarında da, bu faaliyetlere ilişkin düzenlenmesi gereken istihbarat değerlendirme ve bilgi formalarının gönderilmesi zorunlu olan İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkez amiri olarak Jandarma Genel Komutanlığında görev yapan şüpheli Hamza Celepoğlu’nun, Hrant Dink cinayeti tasarısından ve Trabzon ile İstanbul İstihbarat Şube Müdürlükleri görevlilerince Hrant Dink’in öldürülmesi amacıyla yürütülen illegal faaliyetlerden bilgi sahibi olmaması mümkün değildir.” denildi.
İddianamede, şüpheli Celepoğlu’nun, Hrant Dink cinayeti tasarısının olgunlaştırılıp icra aşamasına geçildiği 2006 yılı Aralık ayında, cinayetten yaklaşık bir ay kadar önce, dil kursunda bulunduğu İtalya’dan Türkiye’ye bu nedenle izinli olarak geldiği ve 10 gün kadar sonra tekrar İtalya’ya döndüğü bilgisi de verildi.
Hrant Dink cinayetinden bir gün önce 18 Ocak 2007’de Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi olan şüpheli Satılmış (Volkan) Şahin’in telefonunun İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinden sinyal verdiği anlatılan iddianamede, “Şüpheli Satılmış Şahin’in önceden alınan ifadesinde bu durumu, ‘firari bir askeri Tekirdağ-Çorluya götürdüğü’ şeklinde açıklamaya çalışmış ise de, cinayetin tetikçisi Ogün Samast’ın da 18 Ocak 2007 tarihinde cinayeti işlemek için geldiği İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde bulunması nedeniyle, şüpheli Şahin’in suçtan kurtulmaya dönük savunmasına bu nedenle itibar edilmemiştir.” ifadesi kullanıldı.
“Cinayet günü Dink’in konutuna gittiler”
Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi olan Okan Şimşek’in cinayetten bir gün önce, 18 Ocak 2007 tarihinde İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Himmet Acar ile saat 10.23 ve 10.26’da telefon irtibatı kurduğu, şüphelilerin bu tarihten önce ya da sonra bir daha telefon irtibatı kurmadıkları kaydedilen iddianamede, şu hususlar yer aldı:
“Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast da cinayeti işlemek amacıyla 18 Ocak 2007 tarihinde Trabzon’dan İstanbul’a gelmiştir. Hrant Dink cinayetinin işlendiği, 19 Ocak 2007 tarihinde Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Okan Şimşek, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Şeref Ateş ile saat 11.49’da cinayetten yaklaşık 3 saat kadar önce Ogün Samast’ın Agos gazetesinin çevresinde bu amaçla bulunduğu ve beklediği sırada10 dakika 28 saniye süren bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşmeden sonra İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Muharrem Demirkale, Şeref Ateş, Mustafa Küçük, Miktad Özbek ve Rahmi Özer’in, Hrant Dink’in Bakırköy ilçesinde bulunan konutunun yakınlarına gittikleri, HTS kayıtları ve sinyal bilgilerinden tespit edilmiştir.
Dink cinayetinin gerçekleşmesinden sonra saat 16.00’da Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Okan Şimşek ile İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Şeref Ateş’in bir kez daha telefon görüşmesi yaptıkları tespit edilmiştir. İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Şeref Ateş, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Okan Şimşek ile 19 Ocak 2007 tarihinde saat 15.01 sıralarında işlenen Hrant Dink cinayetinden önce saat 11.49’da gerçekleştirdiği 10 dakika 28 saniye süren telefon görüşmesinden sonra, 12.23 – 05.58 saatleri arasında İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Rahmi Özer ile 6 kez, Miktat Özbek ve Serkan Özer ile de birer kez telefon görüşmesi yapmıştır.”
Hayal’den takip edilen Samast’a: Merak etme onlar bizden
Dink cinayetinin önlenmesi konusunda ihmali bulunan kamu görevlileri ile ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında 23 Ocak 2015’te ifadesi alınan Ogün Samast’ın, “Hrant Dink cinayeti günü Agos gazetesi çevresinde keşif yaparak, cinayeti işlemek için bulunduğum sırada beni birden çok şahısın sürekli takip etmesi nedeniyle Trabzon’da bulunan Yasin Hayal ile ankesörlü telefondan görüştüm. Hayal bana, ‘merak etme onlar bizden’ demesi üzerine rahatladım.” beyanında bulunduğu hatırlatılan iddianamede, Samast’ın izlettirilen Saray Kumaşçılık ve Akbank Pangaltı şubesine ait kamera görüntülerinden kendisini izleyerek takip eden şahısları teşhis ettiği dile getirildi.
İddianamede, Ogün Samast’ın ifadeleriyle, güvenlik kamera görüntüleri ve şüphelilere ait HTS kayıtları ve sinyal bilgilerinin bu anlamda örtüştüğü de kaydedilerek, soruşturma kapsamında ifadesi alınan İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Yusuf Bozca’nın, 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in öldürüldüğü Agos Gazetesi çevresinde yer alan, Ogün Samast ve Hrant Dink’i izleyen, cinayetin işlenmesine nezaret eden şüphelilerden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Emre Cingöz, Yavuz Karakaya, Bekir Yokuş ve Ali Barış Sevindik’i teşhis ettiğine de dikkat çekildi.
Şüpheli Bozca’nın, fotoğrafı bulunan ancak açık kimliği tespit edilemeyen 11 numaralı şüpheliyle ilgili ise, “TİM komutanı Üsteğmen Muharrem Demirkale’nin yanına zaman zaman gelerek görüşen bir şahıs olduğu” yönünde teşhiste bulunduğu anlatılan iddianamede, “Güvenlik kamera görüntüleriyle eşleşen HTS kayıtları, baz ve sinyal bilgilerinden, olay yerinde, cinayet öncesi ve sonrasında bulunarak Ogün Samast ve Hrant Dink’i izleyen, Dink’in öldürülmesine nezaret eden İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin Emre Cingöz, Ecevit Emir, Yavuz Karakaya, Bekir Yokuş, Yusuf Bozca, Kadir Yıldırım, Eyüp Temel, Hacı Şefik Şimşek ve Niyazi Malkoç isimli şüpheliler oldukları tespit edilmiştir.” denildi.
“Birçok kişinin bildiği ama önlemek için hiçbir şey yapmadığı cinayet”
Olay yeri ve çevresinde bulunan güvenlik kamera görüntülerine göre, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü hizmetlerine tahsisli olduğu tespit edilen 2 adet Renault Clio marka araçta sürücü olarak görevli bulunan personellerin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü bölücü faaliyetler 2. istihbarat unsur elemanı Uzman Çavuş Yusuf Bozca ve İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü ASAF 1. istihbarat unsur elemanı Uzman Çavuş Bekir Yokuş olduğunun anlaşıldığı belirtilen iddianamede, İstanbul Jandarma İstihbarat bölücü faaliyetler istihbarat tim komutanı Yüzbaşı Muharrem Demirkale’nin de olay yerinde bulunan İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerini koordine ettiği, bu süreçte yanında araç şoförü olarak İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü aşırı sol faaliyetler 1. istihbarat unsur elemanı Uzman Çavuş Abdullah Dinç’in bulunduğunun tespit edildiği aktarıldı.
İddianamede, HTS raporları incelendiği belirtilen İstanbul Jandarma İstihbarat bölücü faaliyetler istihbarat tim komutanı şüpheli Yüzbaşı Muharrem Demirkale ile ilgili, “Uzun bir planlama evresinden sonra bir kısım emniyet, jandarma görevlilerinin katılımıyla 19 Ocak 2007 tarihinde, saat 15.01 sıralarında gerçekleştirilen, birçok kişinin bildiği ancak önlemek için hiçbir şey yapmadığı Hrant Dink cinayetinden sonra, Fetullahçı Terör Örgütü’nün altın çocuğu olarak da nitelendirilen Muharrem Demirkale’nin, 5 Ekim 2016 tarihli HTS tespit tutanağı içeriğinden, 19 Ocak 2007 tarihinde Üsteğmen rütbesiyle İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yaptığı, İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olarak görev yapan Menderes Çimen adına kayıtlı telefon hattını kullanan, Ali Fuat Yılmazer, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli müdür ve müdür yardımcıları Erol Demirhan ve Metin Canbay, IQ yayınevi sahibi Adem Sarıgöl ile telefon irtibatlarının bulunduğu tespit edilmiştir.” değerlendirmesi yapıldı.
“Zekeriya Öz ile cinayetten bir gün önce görüştü”
Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Metin Canbay ve Hamza Celepoğlu’nun ortak yönünün FETÖ/PDY mensubu olmaları olduğuna işaret edilen iddianamede, Yılmazer’in aynı zamanda halen devam eden Dink’in öldürülmesi davasının da tutuklu sanığı olduğu, 19 Ocak 2007’de saat 15.44’de IQ Yayınevi sahibi şüpheli Adem Sarıgöl’ü arayarak bilgilendirdiği, Sarıgöl’ün olay günü ve cinayet sonrası yaklaşık 1 yıllık süreçte Muharrem Demirkale ile 93 adet, TSK ile irtibatlı değişik birimlerle de 85 adet telefon irtibatının bulunduğu, cinayet günü Muharrem Demirkale ile görüştükten sonra, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile irtibatlı iki adet telefon görüşmeleri yaptığı ve Adem Sarıgöl’ün de FETÖ/PDYile iltisaklı olduğunun tespit edildiği vurgulandı.
Şüpheli Muharrem Demirkale’nin kullandığı telefon hatlarının incelemesine göre bu kişinin, “FETÖ/PDY’ye üye olmak” suçundan meslekten ihraç edilen eski özel yetkili firari savcı Zekeriya Öz adına kayıtlı hatla cinayetten bir gün önce, 18 Ocak 2007’de 3 kez, cinayetten bir gün sonra 20 Ocak 2007’de de 2 kez olmak üzere toplam 5 kez görüşme yaptığı anlatılan iddianamede, şüpheli Demirkale’nin, diğer hatıyla da, Zekeriya Öz’ün kullanımındaki hatla cinayetten bir gün önce 18 Ocak 2007’de 2 kez telefon görüşmesi yaparak irtibat kurduğunun tespit edildiği vurgulandı.
Zekeriya Öz’ün halen Almanya’da, Alman istihbarat servisinin korumasında bulunan FETÖ/PDY mensubu, Ergenekon, Balyoz gibi kumpas birçok soruşturmanın eski savcısı olduğu kaydedilen iddianamede, Öz’le görüşen tutuklu şüphelilerinden Muharrem Demirkale’nin de, Hrant Dink cinayetinin işlendiği 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde ASAF tim komutanı olarak görev yaptığı ve cinayet tarihinde Dink’i öldürmek için Agos gazetesi çevresinde bulunan Ogün Samast’ı takip eden jandarma görevlileri komuta ettiğine dikkat çekildi.
“Demirkale cinayet günü, C Şube Müdürü Yılmazer ile de görüştü”
Muharrem Demirkale’nin 15 Temmuz başarısız darbe girişimine katıldığı ve Ankara Jandarma Genel Komutanlığı binasında çatışma sonucu yaralı olarak ele geçirildiği bilgisi de verilen iddianamede, Demirkale’nin eski savcı Zekeriya Öz ile konuştuğunun tespit edildiği 18 Ocak 2007 tarihinin, Demirkale’ye bağlı ASAF timlerinin Agos gazetesi ve çevresinde keşif yaptıkları tarih olduğuna vurgu yapıldı.
“Hrant Dink cinayeti öncesinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğünce düzenlenen ‘kesin öldürülme’ bilgisini içeren istihbarat raporlarının, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’dan gizlenmesi sonucu yürütülen idari ve adli tahkikatlar sonucunda ele geçirilen kadrolarla Ergenekon operasyonları ve soruşturmaları başlatılmış, soruşturmaları dönemin özel yetkili cumhuriyet savcısı şüpheli Zekeriya Öz yürütmüştür.” ifadesi yer bulan iddianamede, HTS kayıtlarına göre Demirkale’nin cinayet günü, 19 Ocak 2007’de İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile telefon görüşmesi yaptığının da tespit edildiği anlatıldı.
Demirkale’nin çok sayıda emniyet görevlisiyle irtibatı
İddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi alınan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in, “Muharrem Demirkale’nin, İstanbul İl Jandarma İstihbarat Müdürlüğünde göreve başladığı tarihte, halen FETÖ/PDY’den tutuklu bulunan Erol Demirhan tarafından üsteğmen ‘Selçuk’ ismiyle tanıtıldığı, Ali Fuat Yılmazer ile özel irtibatlı olduğunun kendisine söylendiği” beyanında bulunduğu da aktarılarak, şunlar dile getirildi:
“Şüpheli Muharrem Demirkale, kullanımındaki iki telefon hattıyla 18 Ocak 2007 ve 20 Ocak 2007 tarihlerindeki toplamda 7 telefon görüşme ve irtibatını, 1997-1999 yılları arasında Bitlis’in Tatvan İlçesinde görev yaptığı sırada Mutki ilçesi savcısı olan Zekeriya Öz ile tanıştığı, Bitlis ilinde nadiren görüştükleri, Bitlis ilinden ayrıldıktan sonra irtibatlarının kesildiği, İstanbul’a tayininin çıkmasından sonra tekrar görüşmeye başladıkları şeklinde açıklamaya çalışmıştır. Şüpheli, Dink cinayetinden bir gün önce, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Astsubay Okan Şimşek ile, tasarlanan Dink cinayetinin olgunlaşma – gelişim safhasında HTS kayıtlarına yansıyan çok sayıda irtibatının bulunduğu, ayrıca FETÖ/PDY soruşturmalarında tutuklanan ya da açığa alınan çok sayıda emniyet görevlileriyle HTS kayıtlarına yansıyan irtibatlarının bulunduğu tespit edilmiştir.” denildi.