‘Gece körlüğü’ olarak bilinen ‘retinitis pigmentosa’ göz hastalığı, beyne giden sinirlerin işlevlerini tam anlamıyla yapamaması olarak tanımlanıyor.
Genetik olabilen ve ilerleyici özelliğe sahip bu sorun, en tehlikeli göz hastalıklarının başında geliyor. Özellikle A vitaminin eksik olması durumunda gözdeki sorunun çok hızlı şekilde ilerleyip, kalıcı körlüğe neden olabileceği uzmanlarca ifade ediliyor.
Yaygın olarak görülen göz hastalıklarından biri olan gece körlüğünün, göze gelen ışığı algılayan retinanın yapısındaki bozulmalar sonucu ortaya çıktığını belirten uzmanlar, “Bu bozulmalar kendiliğinden düzelmez ve zamanla da artabilir. Çünkü retinadaki hücrelerin yenilenme özelliği yoktur.
Bu yüzden gece körlüğü, kalıcı körlüğe neden olabilir. Gece körlüğü hastalığında, hastanın görme seviyesi yoğun ışıkta, loş ortamda, gece saatlerinde ve alacakaranlıkta minimum seviyeye inerek, görme bulanıklaşır ve cisimler seçilemez hale gelir. Rahatsızlığın en net belirtisi, gece karanlığında görüşün bozulmasıdır. Daha sonraki süreçte gün ışığında da görme kabiliyeti azalmaktadır. Hastanın her iki gözünde de de görme açısında daralma meydana geliyor” şeklinde bilgi veriyorlar.
GEREKLİ TAKVİYELER ALINMALI…
Gece körlüğü teşhisinin ilk olarak, hastalığın belirtilerinin doğru biçimde anlamakla başlıyor. Hastanın görüş kabiliyetini net biçimde ölçmek, bunun gece ve gündüz arasında fark edip etmediğini belirlemek gerekiyor.
Daha sonra retinanın da incelenmesi ile gece körlüğünün kesin teşhisi koyulabiliyor. Hastalığın teşhisi koyulduktan sonra hangi seviyede bir görme kaybı olduğu belirleniyor.
Gece körlüğünün günümüzde kesin bir tedavisi olmamakla beraber, hastanın görme kaybı düşük seviyedeyse Omega-3 ve A vitamini takviyeleri ile hastalığın ilerlemesi durdurulabiliyor. Eğer ileri derece görme kaybı varsa ve hastanın görüş kabiliyeti sürekli azalıyorsa biyonik göz tedavisi uygulanabiliyor.