CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’deki grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirilerde bulunarak, şunları kaydetti:
“Şimdi sıra geldi ‘devleti şirket gibi yöneteceğiz’ diyor. Çünkü, hukuk nedir bilmiyorlar, hukukun üstünlüğü nedir bilmiyorlar, devlet tecrübesi nedir bilmiyorlar, devlet nedir bilmiyorlar. ‘Ben devleti şirket gibi yöneteceğim, istediğimi gibi yönetirim’ diyor. Şu soruyu soruyorum, Türkiye Cumhuriyeti sizin babanızın çiftliği mi siz şirket gibi yöneteceksin. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları, senin müşterin mi sen oturup burayı çiftlik gibi yöneteceksin? Türkiye Cumhuriyeti’ni şirket gibi yönettikleri için fabrikaları, tarlaları, arazileri hepsini yandaşlarına haraç mezat peşkeş çektiler. Aslında bir itirafta bulundular. Biz bugüne kadar devleti, şirket gibi yönetiyorduk, istediğimize istediğimiz malı satıyorduk, istediğimizi cezalandırıyorduk, istediğimizi göz altına alıyorduk, istediğimiz adamı hiç sınava girmeden, devlet memuru yapıyorduk. Şirket gibi yönetiyorlardı, itiraf ettiler. İtiraf edince de sanki yeni bir şey söylemiş gibi. Hayır efendim, zaten öyle yönetiyorlardı. Örnek, bunlar devleti, yani Türkiye Cumhuriyeti’ni şirket gibi yönettikleri için bu kadar işsiz var zaten. Devlet adamı gibi yönetselerdi, sorumluluğu taşısalardı bu kadar işsizlik olur muydu? Kesinlikle olmazdı. Türkiye Cumhuriyetini şirket gibi yönettikleri için devletin kasalarını, çocuklarının yatak odalarına taşıdılar. Biz bunları bilmiyor muyuz? Türkiye Cumhuriyetini şirket gibi yönettikleri için, vatandaşları müşteri, personeli de devlet memurlarını da kendi personeli olarak görmeye başladılar.”
“Lobinin başkanı sensin zaten”
Türkiye Cumhuriyeti şirket anlayışla yönetildiği için vatandaşların bankalara son 7 yılda 181 milyar lira faiz ödediğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Diyorlar, ‘faiz lobisi’. Lobinin başkanı sensin zaten. Şirketin başkanı sen değil misin?” dedi.
Davada Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili Atatürk’ün bir vasiyetinin olduğunun ve binanın bu vasiyete aykırı yapıldığının dile getirildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, mahkemenin ise Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne vasiyeti sorduğunu söyledi.
Genel Müdürlüğün, “Kurumumuzda mahkemede tarafından talep edilen ve davaya konu edilen Atatürk Orman Çiftliği’ne ilişkin herhangi bir vasiyetname bulunmamaktadır” şeklinde bir yazıyı mahkemeye gönderdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Atatürk’ün çiftiliği Hazine’ye bağışladığına dair bir yazıyı gösterdi.
Fişleme iddiaları
Geçtiğimiz hafta grup toplantısında gazetecilere Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Bu ülkenin 77 milyon yurttaşı fişlendi mi fişlenmedi mi sorusunu sorun” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu ancak bu soruyu hiçbir gazetecinin sormadığını gördüğünü belirtti.
Özel hayatın fişlendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “Bu fişlemelerden Erdoağan’ın haberi var mıydı?? Tabii ki vardı. Bu fişlemeler dolayısıyla dönemin başbakanlarına servis yapılıyor muydu? Elbette yapılıyordu. Her türlü bilgi veriliyordu. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; Ülke iyi yönetilmiyor, gestapo mantığıyla, muhaberat devleti gibi yönetiliyor. Her vatandaşın özel yaşamı mercek altına alınıyor ve o vatandaş fişleniyor, sen bunun hesabını 7 Haziran’da sormak zorundasın, sevgili yurttaşım” diye konuştu.
“Özel hayatımı merak ediyorsan gel ben sana anlatayım…”
İddianamede suçun “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek” olarak tanımlandığını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bazı polisler gitmişler Erdoğan’la ve ailesiyle ilgili bilgi toplamışlar. Ne zaman oluyor? 17-25 Aralık’tan sonra. Ondan önce çok iyiler. Al takke ver külah her şey çok iyi gidiyordu. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ndeki bilgileri de çok iyi kullandıklarını biliyoruz, oradan bazı dosyaların AKP Genel Merkezi’ne de gittiğini çok iyi biliyoruz. Ama size sözüm söz, CHP iktidarında benim başbakanlığımda bu tür pespayelikler asla ve asla olmayacaktır. Üstelik 1994’te bir kanun çıktı, bu tür fişlemelerin tamamen kaldırılmasıyla ilgili. Hiçbirisi kaldırılmamış, hepsi burada duruyor. Siz kalkar vatandaşların özel hayatıyla ilgili bilgileri toplarsanız, anayasayı ihlal etmiş olursunuz. Ben o savcıya sormak istiyorum; sevgili savcı senin yeni mi aklın başına geldi. Erdoğan olunca mı davayı açıyorsun. Peki 77 milyon insanın hakkını kim koruyacak. Bizi bütün dünyaya rezil ettiniz siz. Davutoğlu’na söylüyorum; şimdi konuş bakalım, gazeteciler sormadı. Şimdi ben söylüyorum, sen de dinliyorsun. Şimdi çık şu sorunun cevabını ver: 77 milyon yurttaşın özel bilgilerini sen ne yapacaksın. Benim özel hayatımı merak ediyorsan gel ben sana anlatayım, bence hiçbir sakıncası yok. Ama sen vatandaşın özel hayatından ne istiyorsan. O bilgiler, Deva-1 ve Deva-2 programı hangi gerekçeyle tutuluyor. İşte devleti şirket gibi yönetirseniz geldiğiniz nokta budur. Her şeyi satarsanız, vatandaşın özel hayatını da. Sonunda ne olur? ‘Eden bulur.’ Erdoğan olmasa biz bunları nereden öğrenecektik.”