AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınına konuk oldu.
Oğuz Haksever’in moderatörlüğündeki programda Davutoğlu; Mustafa Karaalioğlu, İsmet Berkan ve Seda Öğretir’in sorularını yanıtladı.
Çankaya Köşkü’nde yapılan programda Davutoğlu’na ilk olarak milletvekili aday listesi soruldu.
Listenin hazırlanmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dahili olmadığını söyleyen Davutoğlu, “Devletin kurumsal işleyişi olarak benim yerim de bellidir, Cumhurbaşkanımızın yeri de bellidir. Anayasal olarak Cumhurbaşkanımızın siyasetin üstünde ve tarafsız bir konumdadır. Dolayısıyla listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil” diye konuştu.
Erdoğan’a yakın olduğu söylenen isimlerle yıllardır birlikte çalıştığını kaydeden Başbakan, şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanımızın geçen sene en yakın çalışma arkadaşlarından biri bendim ve o başbakandı ve Dışişleri Bakanı’ydım. Onun ekibi benim ekibimdi; benim ekibim onun ekibiydi. Ben Başbakan olduktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile ‘Kimlerle çalışmak istersiniz?’ diye konuştuk. Yine Başbakanlık’ta bazı arkadaşlar kaldı, bazıları Cumhurbaşkanlığı’na gitti. Davutoğlu’nun ekibi Cumhurbaşkanı’nın ekibi gibi bir ayrı yaptım, doğu değil; gerçekleri de yansıtmaz. Bu insanlar arkadaşlarımız aynı muhabbetle Cumhurbaşkanımıza da bana da bağlılar.
“BAZI HASSASİYETLERİ YANSIMIŞ OLABİLİR”
Cumhurbaşkanımıza yakın denilen isimlerin çoğu da benim yıllardır birlikte olduğum arkadaşlar. Bana yakın diye yazılan arkadaşlarımızın çoğu da geçmişte Cumhurbaşkanımızın başdanışmanlığını yapmış arkadaşlar. Cumhurbaşkanımızın bazı hassasiyetleri tabii ki yansımış olabilir. Ben 12 yıl Cumhurbaşkanımızla birlikte çalışmış hassasiyetlerini de en yakından bilen benim, benim hassasiyetlerimi de en yakından bilen Sayın Cumhurbaşkanımızdır.”
“ŞÖHRET PEŞİNDE DEĞİLİZ”
Aday listeleri hazırlanırken “popülarizm”i dikkate almadıklarını belirten Davutoğlu, tanınmış isimlerden ziyade parti geleneğine uygun isimleri dikkate aldıklarına işaret etti.
Davutoğlu, aday zenginliğine işaret ederek “Ama şöhret oldukları için bilinir oldukları için değil, şu ana kadar sergiledikleri siyasi performans ve en önemlisi de sosyal etik performansı dolayısıyla seçildiler. Bu 550 kişinin hepsi aynı değerdedir, hiç kimsenin özel bir konumu yok. Şöhret peşinde değiliz, hizmet ve belli bir felsefeyi yerleştirme peşindeyiz” ifadelerini kullandı.
ADAYLAR NASIL BELİRLENDİ?
Başbakan aday belirleme sürecinde izlenen yolu ise şöyle anlattı:
“6 bin 230 aday… Toplamda üst kurul olarak 116 saat çalıştık. Bir keresinde 19 saat aralıksız toplandık ve tek tek bunları yaptık. Mimari oluşturmak önce gözlemle başlar. Genel başkanlık görevini aldıktan sonra kongreleri başlattık.
“SEKİZ AY İÇİNDE RESMİ ÇEKTİM”
Kongrelerde 50’yi aşkın ile gittim ve tek tek gözlemledim. Uçak indiği anda protokol sırasındaki düzen esnasında kişilerin yaptığı gözlemlerden başlayın gençlik kollarına kadın kollarına kadar bir birikim oluştu. Sonra başka ziyaretler vesilesiyle gittiğim yerlere yerelin ve vilayetlerin resmini çekme imkanı buldum. Hemen arkasında temayül yoklaması yaptık. O temayül yoklamaları önüme geldi, ilde yaptığım gözlemlerle bunları yan yana koydum. Arkasından grup başkanvekillerimizden rapor istedim. Katılım, komisyonlar vs. Yetmedi, ilk defa bu sene iki yeni uygulama başlattık. Birisi başbakan, genel başkan olarak il başkanlarının tümünü tek tek dinledim. İkinci bir uygulama STK’lar. Bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın, bütün STK’lara temayül yaptık. 115 bin kişi oy kullandı ve ‘Kimi görmek istiyorsunuz?’ dedik. 8 ay içinde bütün bu resmi çektim. Bu kanaatim dışında üst kurullarda belli isimler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz.
“GOOGLE GİRİN, SON KONUŞMASINI ÇIKARIN”
Sonra eğer isimlerde aynı kalitede üç isim varsa kamuoyu anketi yaptırdık. Kamuoyu şirketi gitti alanda ‘Kim en fazla bilinir, sevilir?’; anketler ilçeler bazında yapıldı. Tereddüt ettiğimizde kaliteli iki aday, az bilinen isimlerde ‘Google’a girin, son konuşmasını çıkarın’ dedim ve son konuşmalarını dinledik. Üslubu nasıl, edebi nasıl, hitabeti nasıl, beden dili nasıl; bunlarla karar verdik birkaç ilde.
“BAŞARISIZ OLURSAM EMANETİ DEVREDERİM”
Hiçbir zaman seçim tahmini yapmadığını söyleyen Davutoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun ‘Yüzde 35 benim hedefim’ demesi en zaaf noktadır. Benim üst limitim yok. ‘Yüzde 99’ bile desem yüzde 1’lik bir kesime ben kalben hitap edemeyeceğim demektir. Alt limit diye bir şey zaten, olmaz. İktidar olmaktır bizim hedefimiz ve olacağız” diye konuştu.
Davutoğlu, birinci parti olamamaları durumda ise görevini başka birine devredeceğini şu sözlerle anlattı:
“Tabii ki, birinci olamazsak şu anda kadar bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünür, başka bir arkadaşımıza bunu tevdi ederim. Ben makamın peşinde koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. Başarısız olduğumu hissettiğimde, başarılı olduğunu düşündüğüm bir arkadaşıma bu emaneti devretmek benim için en kutsi görev olur. Bunu da bir lütuf gibi değil, olması gereken şey o olduğu için yaparım.”
HDP’YE UYARI
HDP’nin oy oranına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Davutoğlu, “Geçerlerse tebrik eder, Meclis çatçısı altında hep birlikte çalışırız” dedi.
HDP’ye bir uyarıda da bulunan Davutoğlu şunları söyledi: “Geçmezlerse bunu bir meşruiyet sorunu haline dönüştürmemeleri lazım. Biz nasıl geçmelerinden razı olacaksak, onlar geçemezlerse o neticeden razı olmalılar. Kuralları belli bir yarışa gireceksiniz ama o yarışın kuralları içinde başarısız olduğunuzda bu yarışın sonuçları gayrimeşrudur demeye kalkarsanız olmaz. Kimse kendi yokluğu ile milleti tehdit etmesin. Ben olmazsam, Meclis’te bu Meclis gayrimeşrudur diyerek ya da psikolojik baskı uygulayarak sonuçlara etki etmeye kalkmasın.”
“PARLAMENTER SİSTEM SAKATLIKLA MALÜL DOĞDU”
Soru üzerine başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Davutoğlu, konunun kişiselleştirildiğini ve bu nedenle muhalefetin kısır döngüye girdiğini belirterek şunları kaydetti:
“Parlamenter sistem özünde Türkiye’de sakatlıkla malül doğdu. Olsaydı parlamenter sistem, bu kadar darbe olmazdı ve Cumhurbaşkanlığı makamı bu kadar güçlü kılınmazdı. Cumhurbaşkanlığı makamı güçle donatıldı çünkü hep Kenan Evren gibi bir Cumhurbaşkanı olacağı tasavvur edildi 12 Eylül’de. Oyunu bozan Sayın Abdullah Gül’ün ve sonrada Sayın Cumhurbaşkanımızın halk oyuyla gelmesi. Temelinin insan odaklı, özgürlükçü, insan haklarına dayalı temelini iyi kurduktan sonra üzerinde sistem, mekanizma daha sağlam oturur. Özünde de başkanlık sistemini anlatırken bir yönetim formu şeklinde değil, onun özünü dokuyan, insan odaklı, özgürlükçü karakteri ile birlikte ele alacağımız bir çerçeve çizeceğiz.”
“İSTİŞAREDE BULUNDUK”
Konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ile istişarede bulunduklarını söyleyen Davutoğlu, “Benim başkanlık sistemi ile ilgili olan kanaatlerimi Sayın Cumhurbaşkanımız biliyor, ben de onun kanaatlerini biliyorum. Seçim beyannamesine gireceği zaman, belli olduğu için ben de bu konuyu netleştirdim ve bunlarla ilgili istişare ettik. Zaten örtüşen fikirler, bir ayrışma olmadı” değerlendirmesini yaptı.
TARAFTARLARA ÇAĞRI
Fenerbahçe otobüsüne yapılan silahlı saldırıya ilişkin soruşturmanın sürdüğünü belirten Davutoğlu, gözaltına alınan 2 kişinin serbest bırakıldığını hatırlattı.
Davutoğlu, sotuşturmayı yakından takip edeceklerini ifade ederek, “Seçimlere giderken de spor üzerinde gerilim yaratma çabalarına karşı bütün taraftarlarımızı birlikte davranmaya ve bu çerçevede sporda şiddete karşı ortak bir tutum sergilemeye davet ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“ERTESİ GÜN SUİKAST TERTİP EDECEK BİRİSİ OLSA…”
KPSS’de usulsüzlük iddialarına ilişkin “Bizim dışımızda bir güç onda belirleyici olmuşsa onu saf dışı etmek bizim görevimizdir” diyen Başbakan, yargı sürecinin hızlandığına işaret etti ve şöyle devam etti:
“İşlenen suçlar bir kopya çekilme ne olmuş değil. Birinin yapabileceği en büyük ahlaksızlık eşit şartlarda sınava giren iki taraf arasında etnik mezhebi veya ideolojik şekilde ayrım yapmak. KPSS sınavına girecek vatandaşlarım arasında bana ertesi gün suikast tertip edecek birisi olsa, o sınava ve diğer sınava girmişse ben önce o sınavın neticesini kabul ederim, suikast yapacaksa onun hukukunu ayrıca engellerim. Siz kader yazıcı değilsiniz. İnanıyorsanız, kaderi yazan bellidir. Ama siz oturduğunuz yerden şu şu isimler, şu bakanlığa girecek dolayısıyla şu sorular ona verilecek şu şu kişiler yükseltilecek onların yükselebilmesi için de şu kişilerin itibarları zedelenecek onlarla ilgili şeyler çıkartılacak bunu yapan kişiye çok da masum bir şey yapıyormuş gibi muamele yapılmaz.”
8 NİSAN’DA KIYAMET KOPARAN OLDU MU?
AK Parti’deki 3 dönem kuralı nedeniyle Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ali Babacan gibi isimlerin Meclis dışı kalacağı hatırlatılarak sorulan soruya Davutoğlu şu yanıtı verdi:
“Bir kere yanımızdan ayrılmıyorlar. Makamlara bağlı kurulmuş ilişkiler değil ki ayrılalım. 3 dönemle ilgili ne senaryolar çizildi. 8 Nisan’da kıyamet kopacak dendi. Hiç istifa eden kıyamet koparan oldu mu?”
“SAVCI ÖLDÜRÜLMEMİŞ GİBİ DAVRANAMAYIZ”
Savcı Mehmet Kiraz’ın şehit edilmesiyle başlayan adliye güvenliği tartışmalarına değinen Davutoğlu, avukatların hedef haline getirildiği söylemlerinin yanlış olduğunu dile getirdi.
Başbakan, “Bu olay yaşanmadı savcımız şehit edilmemiş gibi davranamayız. Gelen herkes aranacak ki kimse avukat cübbesi veya savcı cübbesi altında giremesin. Bunu bir ideolojik tartışmaya bir çatışma dönüşmeden karşılıklı uzlaşı anlayışı içinde ortak düzenimiz için ne gerekiyor birlikte yapalım” diye konuştu.
YAZ AYLARINDA YENİ ATAMA
Ocak ayında 15 bin öğretmen ataması yapıldığını hatırlatan Davutoğlu, yeni bir müjde daha verdi ve yaz aylarında yeni bir atama daha olacağını söyledi.