Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbe girişimine katılan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının güvenlik kamerası görüntüleri başta olmak üzere tüm delillere rağmen inkarda bulunduklarını hatırlattı.
Örgüt üyelerinin darbe girişimi sırasındaki fotoğraflarına ilişkin “Bu ben değilim” şeklinde yaptıklara savunmalara şaşılmaması gerektiğini ifade eden Şahin, savunmaların FETÖ’nün takiye ve inkar üzerine kurulduğunu kanıtladığına dikkati çekti.
Şahin, şöyle devam etti:
“Darbe girişimi davalarındaki savunmalar, inkarlar, delillere rağmen reddeden ifadeler örgütün tabanındaki birlikte hareket ettirmeyi artırır. Örgütün içinde yer almış, örgütün tabanı gibi gözükenlerin çözülmemesine katkı sağlar. Bu, örgütün içinde yer alanlara ‘en suçlular, cinayet işlemiş, darbeye kalkışanlar bu şekilde davranıyorsa bunların bir beklentisi var’ havası verir. Bu en iyi ve sık kullandığı yöntem. Yapmış olduğu bütün kötülükleri inkar etmek bu örgütün en önemli özelliği.”
“Temel amaç en üst tarafı gizlemeye çalışmak”
Politik Psikoloji Uzmanı Rıfat İlhan da dışarıda “FETÖ tabanı” olarak nitelendirilebilecek kişilerin, bu olayın “FETÖ tarafından gerçekleşmediği” veya bir “kumpas” olduğuna dair inançlarını güçlendirmek için bu tür savunmalar yapılabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Akla uygun bir şekilde karşı tarafın reddedemeyeceği doneler öne süren bu kişilerin suçsuz olduklarını göstermeye çalıştıklarını vurgulayan İlhan, şunları söyledi:
“Yeterince delil var ama bunlar savunmalarını karşı tarafın yanlışlayamayacağı doneler öne sürerek bir şekilde ortaya çıkarmaya çalışıyor. Yani yetersiz delil, ‘ben suçsuzum’ demek. Ya da kendilerine zaten az bilgi verilmiştir, bu yüzden de az bilgiye sahip olmalarını ‘suçsuzluk’ olarak ortaya koymaya çalışıyorlar. Temel amacı, en üst tarafı gizlemeye çalışmak, olayın asıl sorumlusunu perdelemek olan bir yöntem bu. Hepsine bakıldığında mevcut üyeliği reddediyor, böyle bir olayın içinde olmadıklarını söylüyor. Mahkemede bunu yaparak, kamuoyuna duyurulacak şekilde bu işin ‘FETÖ ile alakası olduğuna yönelik’ bilgi akışını kesmeye çalışıyorlar. Burada kendilerini koruyor gibi görünüyor olsalar bile asıl sakladıkları, örgütün böyle bir işte parmağı olduğu gerçeği.”
“Yıkılmadık, buradayız mesajı veriyor”
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, kendisini dini söylemle izah etmeye çalışan örgütün kolaylıkla kendisine “bir ahlak icat edip” ona sarıldığını ve kendisine bağlı kişilere de bu “sözde ahlak”ı empoze etmeye çalıştığını belirtti.
FETÖ üyelerinin bir emirle, mahkemelerde aynı ifadeyi kullandığını belirten Altun, şöyle konuştu:
“Yapılmak istenen şey Gülen’in talimatı doğrultusunda bu kişinin ABD’den iadesinin önüne geçmek. Öncelikli şey bu. İkinci olarak da FETÖ bu ifadeler aracılığıyla kendi müntesiplerine ‘yıkılmadık biz buradayız’ mesajı veriyor. Bu, psikolojik harp çerçevesinde faaliyet yürütmek. Bunların hepsi planlı olarak kendilerince yürüyen unsurlar.”
“Örgütsel kurguyla hareket ettikleri ortaya çıkıyor”
SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmaları Direktörü Cem Duran Uzun ise FETÖ mensuplarının mahkemelerde izlediği inkar yolu konusunda “Aslında bu onları kurtaracak, davadan beraat etmelerini sağlayacak bir şey değil ama bir stratejiyle hareket ettikleri ortak bir örgütsel kurguyla hareket ettikleri ortaya çıkıyor. Aslında bu bile onların bir örgüt olduğuna işaret eden bir durum. Çünkü kendilerini kurtarmak için sadece yalan söylemiyorlar birbirlerini de ısrarla suçlamadan FETÖ’yü de bu işe karıştırmadan bir savunma yapıyorlar. Anlaşılıyor ki bir talimatla hareket ediyorlar.” ifadelerini kullandı.