Vatan Gazetesi yazarı Melis Güvenç, Zahide Yetiş’le keyifli bir röportaj gerçekleştirdi:

 

Son dönemde kendinizi yenilediğinizi görüyorum. Öyle mi?

 

Kesinlikle öyle. İşini severek yapmak ve insanlara yararlı olmaya çalışmak, sizi hiç tanımayan insanların size sevgilerini sunması müthiş bir şey. Bir de ben düzenli bir hayat kurgulamış ve böyle bir hayat yaşayan biriyim. Hayatımdaki dengeler fazla oynamadığı için hayatımda her şey yerli yerindedir. Öyle hırslarım ve sürekli bir şeyleri elde etme çabam yoktur. Ne çıkarsa karşıma onu değerlendiririm ve onda en iyisi olmaya çalışırım. Mesela önümde beş yıllık bir kalkınma planım yoktur. Bu yüzden bedenime ve ruhuma iyi bakmaya çalışıyorum. Bu yüzden bende bir farklılık görüyorsanız bunu artırmış olmamadan kaynaklanıyor.

 

Programınızda sağlıklı yaşama yönelik tavsiyeler veriyorsunuz. Sağlıklı yaşam konusunda gösterdiklerini kendi rutininizde yapıyor musunuz?

 

Kesinlikle kendi yapmadığım ve denemediğim hiçbir şeyi ekranda da göstermem. Program sırasında keşfettiğim ve öğrendiğim bilgileri de mutlaka kullanırım. Sık sık kefirden bahsederiz programda her gün içerim. Sumak çayı demler soğutur içerim. Harika bir antioksidandır. Hasta olmamak ve enerji vermesi için birebirdir. Bu kadar sağlıklı görünmemi sumak çayına borçluyum.

 

Beslenme konusunda neler yapıyorsunuz? Nasıl zayıfladınız?

 

Herkesin beslenme matematiği kendine özgüdür. Ben sabahları çok erken kalkmama rağmen maalesef bir şey yiyemiyorum. Her sabah 06.00’da uyanırım. Tatlı ve ekmeği kestiğim zaman müthiş kilo veriyorum. Çünkü bazı iştah kesicilerim var. Mesela limonun üzerine tuz gezdirip ağzıma sıktığımda iştahımı anında keser. Yeme hissimi bastırır. Ekmeği bıraktım, onun yerine badem yemeye başladım ve daha uzun süre tok kalmaya başladım. Pek çok yoğurtlu tarifim var. Aslında kilolarımı yoğurtla verdim. Yağlı yoğurdun içine koyduklarımla öğünler yapıyorum. Mesela çiğ kabağı yoğurdun içine doğradığınızda ne kadar tok tuttuğunu göreceksiniz. Tatlı olarak da kendime muzu doğrayıp üzerine kakao tozu döküp karıştırırım top haline getiririm. Şahane bir lezzet olur ve sanki çikolata topları yermiş gibi olursunuz.

 

Spor yapıyor musunuz?

 

Zaman geçtikte daha çabuk kilo alıp, daha zor verir oldum. Çocukken çok tombiktim ve çok dalga geçilirdi benimle. Ama kilo vermenin az yiyip çok hareket meselesi olduğunu keşfettiğimde hayatımdaki her şey değişti. Yüzerek zayıfladım. Kışın yüzmeye ara veriyorum onda da spor salonuna gidiyorum. Crossfit yapmaya başladım haftada üç kere spora gidiyorum. İki beden küçüldüm. Yaklaşık 7-8 kilo verdim. Bunu da anlattığım bu tariflerle ve sporla yaptım. Yakın zamanda da Crossfit yanında Kickboks yapmaya başlayacağım. Bedeni tanımak ve ona göre önlem almak lazım. Eğer az yemenize rağmen kilo veremiyorsanız mutlaka hormonlara baktırmak lazım. Ben baktırdım ve oburluktan kilo aldım. Çünkü yemek yemeyi seviyorum ama durmam gereken noktayı da biliyorum. O noktada durdum ve kilolarımı verdim. Spor kilo vermemde çok etkili olan bir şeydi.

 

Kadınların güzelliği çoğunlukla zayıf ve fit olmasıyla değerlendiriliyor buna ne diyorsunuz?

 

Bu fikre karşıyım. Her zayıf insan güzel olacak diye bir kural yok. Sıfır beden olmak bence beyni de sıfırlamaktır. Benim için güzellik zayıflıkla değil verdiğiniz enerjiyle, sözünüzle doğru orantılı. Dolgun hatlı, kilolu kimilerinin güzellik kategorisine sokamayacağı insanların gayet yakışıklı kocaları ve mutlu bir evlilikleri var. Her zayıf kadın güzeldir ve zayıfsa çok mutlu bir evliliği, ilişkisi vardır diyemez kimse. Zayıf ve güzel kadınlar aldatılıyor ve bu durum kilolu kadınları mutlu ediyor. İçlerinden “Bak gördün mü o bile zayıf haline rağmen aldatıldı” diyorlar. Bu yüzden güzelliği zayıflıkla değerlendirmek bence çok tehlikeli. Kadın erkek ilişkilerinde fit olmak güzellik ilişkinin ilk dönemlerinde belirleyici sonrasındaki olay enerji, saygı ve eşlerin birbirine göstermesiyle devam ediyor. Birbirlerine şefkat gösteren her eş ne kiloya bakar ne zayıflığa.

 

Kayıp ve cinayet formatlı program furyası için ne düşünüyorsunuz?

 

Yeni programlar hakkında hiçbir şey söylemek istemem. Ama Müge (Anlı) benim çok sevdiğim ve programlarından birçok şey öğrendiğim biri. Diğerlerinin onun izinden gittiğini düşünüyorum. Yeni programlardan herkes kendi çapında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Ama halk zaten cevabını bu programlara verdi. Şimdiden birkaç tanesi yayından kalktı bile. Ekranda her sezon yeni şeyler görüyoruz ama kalıcı olan taklit olmayan ve toplumun faydasına olanlar oluyor.

 

Siz çizginizi bozmadan devam ediyorsunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

 

Evet ben öyle bir hataya düşmedim ama tabi bu sadece benim değil ekibimle aldığımız bir karardı. Biz temiz bir iş yapıp faydalı bilgiler sattığımız için bizi en güzel yerde tuttular. Onlara bu ihaneti yapamazdım.