CÜNEYT ÖNDER
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşme süreci ile ilgili olarak, işlerin adım adım yolunda gittiğini belirten Cohen, “İki hükümet tarafından da zaten ne yavaş ne de hızlı olacağı söylenmişti. Ticari ve ekonomik bağlantılar yolunda gidiyor. Özelikle teknoparklar konusunda sıkı bir çalışma içindeyiz. Genel olarak tüm bu sivil alanlarda işler çok iyi gidiyor. Belli konularda anlaşıyor ya da anlaşamıyor olabiliriz. Görüş ayrılıkları olduğu doğrudur ama anlaşmazlıkları normalleşme sürecindeki uyumu bozmaması için bir kenara koyma noktasında bir anlayış var. Çünkü normalleşme süreci ilişkiler açısından çok önemli. Gazze konusunda, Hamas konusunda, Kudüs konusunda kamuoyu önünde değil belli kanallar aracılığıyla konuşuyor ve normalleşme sürecine devam ediyoruz. İki hükümet olarak en yüksek düzeyde, tansiyonu düşürmek için bu tür açıklamalar yapmama konusunda bir karar verdik. İki ülke ve iki halk arasında çok fazla sayıda ortak fayda içeren nokta var. Ana hedef ilişkileri bu tür yüksek tansiyon oluşmadan yürütebilmek” dedi.
Bursa’ya dördüncü ziyareti olduğunu kaydeden Cohen, “Bursa çok önemli bir endüstri bölgesi. Bursa’nın İsral ile ticari ilişkiler kurma ve bu ilişkilere ivme kazandırmak konusunda önemli bir potansiyeli var. Ticaret hacmi artık o kadar önemli değil. Biz artık yatırımlara bakıyoruz. Yatırımlar iki ülkenin sektörlerini birbirine yakınlaştırır. Örneğin yenilenebilir enerji çok umut verici bir alan. İsrail firmaları Türkiye’de yatırım yapma konusunda endişe taşımıyor. Türk işadamlarından vize başvurusunda büyük bir artış var. İş yapmak için İsrail’e girmek istiyorlar. Şu anda Türk işadamlarına uzun süreli vize veriyoruz. Bu da hareketliliğin arttığının bir göstergesi” diye konuştu.
KUDÜS YAHUDİLERİN TARİHİ BAŞKENTİ
Cohen, Kudüs konusundaki gelişmeleri ise şu sözlerle değerlendirdi:
“Bizim için Kudüs Yahudi halkının tarihi başkentidir. Ve dünyanın bunu tanıyacağını umut ediyoruz. Kudüs’ün aynı zamanda Filistin hükümetiyle devam eden barış görüşmeleri çerçevesinde bir çözüm sağlayabileceğine de inanıyoruz. Bizim Filistin tarafından beklentimiz masaya dönmeleri. Filistin tarafıyla diyalog içinde Kudüs’ü de içeren farklı çözüm yollarını konuşmalıyız. İşte o zaman her şey daha berrak olacak. Her şeyin çözümünü bulabiliriz. Hamas barış sürecinin önünde bir engel.”
Cohen, son olarak Suriye’deki gelişmeler ile ilgili de şunları söyledi:
“Biz Suriye’den İsrail’e Suriye-İsrail sınırı boyunca hiçbir saldırıyı tolere etmek zorunda değiliz. Bu kırmızı çizgilerden biri. İkinci kırmızı çizgi Hizbullah. Biz kesinlikle Hizbullah’ın Suriye sınırındaki savaş düzenini tolere etmeyiz. Biz Hizbullah ve İran’ı durdurmak için, sınır boyundaki bazı bölgeleri almamaları için uluslararası ve diplomatik anlamda ne gerekiyorsa yapıyoruz. Üçüncü kırmızı çizgi ise biz hangi güçten gelirse gelsin, Suriye’de, hiçbir kimyasal silah uygulamasını kabul etmiyoruz. Dördüncü kırmızı çizgi, Suriye’ye sınırlarımız üzerinden hiçbir silahın geçişini kabul etmiyoruz. Türkiye’nin DAEŞ ile olan mücadelesini çok iyi anlıyoruz. DAEŞ’e karşı olan savaşın bir parçasıyız. Ama Suriye’nin içinde değil. Hangi halkın gelecekte ne yapacağına karar vermek bizim işimiz değil. Ne Suriye için, ne Kürtler, ne Irak, ne de bir başkası için. Evet, bölgedeki tansiyondan endişeliyiz, bölgenin daha güvenli olmasını istiyoruz, ve bölgede bir stabiliteyi destekliyoruz. Ve bunun için nasıl katkıda bulunmamız gerekiyorsa yapacağız.”