Emsey Hospital İleri Omurga Cerrahi Ünitesi Başkanı Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Mehmet Aydoğan, yaptığı yazılı açıklamada, halk arasında omurga eğriliği olarak bilinen ve genellikle çocuklarda görülen omurganın 10 dereceden fazla eğilmesi olarak bilinen skolyozun hamilelik döneminde daha çok arttığını belirtti.
Skolyozun önden arkaya doğru bakıldığında asimetrik durum ile eğriliğin aile ve kişi tarafından fark edilebildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Anne karnından itibaren, kas hastalığı veya sinirsel hastalıklar gibi faktörler tüm skolyoz vakalarının yüzde 15’ni kapsamaktadır. Skolyozun yüzde 85’inin sebebi bilinmemektedir. Başlama yaşları göz önünde tutulduğunda 10 yaşından önce erken başlayan, 10 yaşından sonra başlayanlara geç başlayan skolyoz adını veriyoruz. En sık görülen şekli ergenlik döneminde görülen sebebi bilinmeyen skolyozdur. Kız çocukları için 9-11 yaş, erkek çocukları içinse 12-14 yaş arasında görülmektedir. Genellikle eğrilik hastaya sırtından bakıldığında fark edilebildiği gibi özellikle bel bölgesine yerleşen eğrilikler daha dikkatli muayene gerektirmektedir. Çocuklarınıza daha dikkatli bakın. Ebeveynler çocuklarında gördükleri omuz asimetrisi, kürek kemiklerinin çıkık olması, kalçanın bir tarafının yüksekte durması veya daha belirgin olması, her iki tarafta kollar ve gövde arası mesafenin eşit olmaması, çocukların kalçalarından 10 derece öne eğildiklerinde kaburganın bir tarafa daha yüksek ve çıkıntılı durduğunu gördüklerinde skolyoz olabileceğini akıllarına getirmeli ve bir hekime başvurmalıdır.”
Gerdirme yöntemi ve esnek skolyoz tedavisi
Aydoğan, Emsey Hospital İleri Ormurga Cerrahi Ünitesi’nde 2 yıldır uygulanan ve tedavide çok başarılı sonuçlar aldıkları gerdirme yöntemi (ipli skolyoz ameliyatı) ile esnek skolyoz tedavisinin American Food and Drug Administration (FDA) tarafından onaylandığını ve skolyozda etkili bir tedavi yöntemi olarak kabul edildiğini vurguladı.
İple gerdirme yöntemiyle omurga sabitlenmeye gerek kalmadan eğriliğin düzeltilmesine imkan sağlanabildiğini anlatan Aydoğan, bu yöntem ile çocuklarda büyüme, boy uzaması gibi durumların engellenmediğini kaydetti.
Skolyozun tedavi edilmediği takdirde ve 70 derece eğriliğin üzerindeyse ileriki yaşlarda akciğer ve kalp fonksiyonlarının etkilenmesine, efor kapasitesinin düşmesine sebebiyet verebildiğini belirten Aydoğan, açıklamasına şöyle devam etti:
“Sırt bölgesi skolyoz eğriliklerinde 40 derecenin üzerinde tedavi edilmediği takdirde yılda 1 derece, bel bölgesi eğriliklerde o bölgede hareket daha yoğun yaşandığı için 35 derecelik eğrilikler yılda yarım veya 1 derece ilerleyebilir. Çocuk sahibi olmak isteyen bayanlarda hamilelik sürecinde bu eğrilik yılda 2 dereceye kadar çıkabiliyor. Bu durumda 13 yaşında 40 derece eğikliğe sahip bir çocuk 50 yaşına geldiğinde 90 derece skolyoza sahip bir kişi oluyor. 20 derece skolyozu olan bir hastaya cerrahi müdahale yapılmadan hasta gözlem altında tutulmaktadır. 20-45 derece eğikliğe sahip hastalar kişiye özel hazırlanmış korse tedavisine alınarak süreci takip ediliyor. 45 derecenin üzerinde eğikliğe sahip hastalarda cerrahi yöntem gündeme gelmektedir.”