Oymak, yaptığı açıklamada, 2006 yılında Fransız Benjamin Subra ile Türkiye’de evlendiğini, bir süre sonra da Fransa’ya yerleştiklerini söyledi.
Kızı Marie İdil’in 2009’da dünyaya geldiğini belirten Oymak, evliliklerinin kötüye gitmesi nedeniyle 2012’de ayrı yaşamaya başladıklarını ve 2013’te boşandıklarını anlattı.
Subra’dan ayrı yaşadığı dönemde, kızının çoğu zaman kendisinin, bazen de babasının yanında kaldığını aktaran Oymak, “Kızımın babası, ayrı evlerde yaşamamıza rağmen ve başka bir mahallede ev bulmuşken beni tehdit ederek, oturduğu evin bir sokak arkasında bana ev tutturdu. Beni orada yaşamaya zorladı” dedi.
Fransa’da, Türkiye’deki gibi velayet kavramı olmadığını bildiren Oymak, boşanma sonrası çocuğun hem annesi hem de babasıyla geçireceği günlerin kararlaştırıldığını dile getirdi.
Oymak, şöyle devam etti:
“Fransa’da yaşarken, babasının uygun olmayan özel hayatı kızımı kötü yönde etkiledi. 4 yaşındayken yaşıtlarının bilemeyeceği şeyler anlatmaya başladı. Çocuğumun ruhsal sağlığından şüphelenmeye başladım. Türkiye’ye tatile geldiğimizde kızımı psikoloğa götürdüm. Psikolog, kızımı psikiyatriste götürmemi tavsiye etti. Daha sonra kızımı Dörtçelik Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesine götürdüm. Psikiyatristi çocuğun kesinlikle Türkiye’de kalmasını ve tedavi görmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Türkiye’de de yasal bir süreç başladı. Mahkeme, çocuğun Türkiye’de kalması gerektiği, Fransa’ya gönderildiği takdirde psikolojik travmaya devam edeceği ve hiçbir şekilde düzelemeyeceği yönünde karar verdi. Türkiye’de velayet bana verildi. Lahey Sözleşmesi’ne göre, elimizde kızımın Türkiye’de kalması için kesinleşmiş karar var. Türkiye’deki yasal süreçte dosya Yargıtaya 4 defa gitti ve 4 defa onaylandı. Ayrıca yerel mahkemeler de kızım için yurtdışına çıkış yasağı kararı verdi. Bu karara 6 defa şerh koymuşlar. Yani kızım hiçbir şekilde yurtdışına çıkamaz.”
‘ÇOK ÇARESİZİM’
Mahkemenin, velayeti kendisine verilen kızını görmesi için babasına her ayın son cuma ve cumartesi günleri ile 1-10 Temmuz ve 1-10 Ağustos tarihlerini belirlediğini ifade eden Oymak, geçen temmuza kadar bu dönemlerin sorunsuz geçtiğini belirtti.
Kızının, bu tarihler yaklaşırken, babasıyla gitmek istemediğini söylediğini ve ağladığını iddia eden Oymak, “Temmuz ayında 10 gün Çeşme’de kalmışlar. Babası, 10 Temmuz’da kızımı getirdi. 1 Ağustos’ta yeniden aldı. 2 Ağustos ve daha sonraki günlerde onu telefonla aradım ama cevap vermedi. 10 Ağustos’ta saat 18.00’de getirmesi gerekirken hiçbir haber alamadım. Onu aradım, mesaj attım ancak hiçbir şekilde dönüş yapmadı” ifadelerini kullandı.
Marie İdil’in hem Fransa hem de Türk vatandaşı olduğuna değinen Oymak, onun nüfus cüzdanı ve pasaportunu Subra’ya vermediğini dile getirdi.
Oymak, şunları kaydetti:
‘EN YAKIN ARKADAŞI FRANSA’YA GÖTÜRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ’
“Polis kayıtlarında babanın Türkiye’ye girişi görünüyor ama çıkışı görünmüyor. Aynı şekilde kızımın da Türkiye’den çıkışı görünmüyor. Kızımın babası görüş günlerine kendi annesini de getirirdi. Onun Türkiye’ye girişi ve çıkışı var ama baba ile kızımın çıkışları görünmüyor. Bunun üzerine kızımın babasının İstanbul’da yaşayan en yakın arkadaşını aradım. O bana, Benjamin’in kızımı Fransa’ya götürdüğünü söyledi. Türkiye’de değiller. Tek isteğim, kızımın geri dönmesi. Çok çaresizim. Biliyorum ki kızım da orada çok çaresiz. Kimseyle irtibat kuramıyordur. Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, Adalet Bakanımız bir şekilde bana yardımcı olsunlar. Ben bir anneyim ve duramıyorum. Çok zor. Ne yapabilirim, bilemiyorum. Kaç gündür uyuyamıyorum. Yardım istiyorum. Kızımı bana ulaştırsınlar. Devlet büyüklerimizden tek istediğim bu.”
Uluslararası hukuk mücadelesi başlattılar
Sema Oymak’ın avukatı Taylan Dinçer de 10 Ağustos’ta anne ile polis merkezine giderek şikayetçi olduklarını, ertesi gün Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını anlattı.
Suç duyurusunda, Benjamin Subra hakkında “çocuğu alıkoyma” suçundan soruşturma başlatılması ve yakalama emri çıkarılmasını talep ettiklerini aktaran Dinçer, “Yetkili mercilerce girişimler sürüyor. Adalet Bakanlığı, Türkiye’nin 1 Ağustos 2000 tarihinden itibaren taraf olduğu Lahey Sözleşmesi gereğince ‘uluslararası çocuk kaçırmanın hukuki veçhelerine ilişkin’ işlem başlattı. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce yürütülen ve İdil’in iadesi için hazırlanan tutanak Fransızca’ya çevrilecek ve Fransa Adalet Bakanlığına başvurulacak” diye konuştu.