Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Aydoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ergenliğin, çocukluk döneminin bittiği, erişkinlik dönemi öncesinde yeni özelliklerin kazanıldığı, başlangıç ve bitiş zamanı kesin olmayan fiziksel ve psikolojik gelişim açısından önemli bir geçiş dönemi olduğunu söyledi.
Bu dönemde, ergenlerin özellikle fiziksel değişikliklerle birlikte duygusal, davranışsal ve bilişsel alanlarda da hızlı bir değişime uğradıklarını aktaran Aydoğan, ergenlik döneminin, bu kadar değişiklikleri içermesi nedeniyle “fırtınalı”, “delikanlılık” ve “yaşamın karmaşık bir dönemi” olarak da adlandırıldığını söyledi.
Teknolojinin ilerlemesiyle özellikle eğitim hayatında da önemli gelişmelerin olmasının kaçınılmaz olduğunu ancak her geçen gün ergenlerin toplumsal açıdan iyi bir birey olarak yetişmesinin daha da zorlaştığını dile getiren Aydoğan, “Ergen bazen çok fazla kontrolsüz bırakılmakta, bazen de haddinden fazla kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Aile bireyleri olarak biz ebeveynler, eski zamanlarda ergen çocuklar için çok fazla uyguladığımız, şimdilerde ise uygulamaktan kaçındığımız, hatta rafa kaldırdığımız ‘sorumluluk vererek hayata tutunmalarını sağlamayı’ sanki ihmal ediyoruz. Çünkü eğitim dışında yapacağımız girdilerin onlara zarar vereceği korkusunu sürekli içimizde yaşıyoruz. Bu şekilde davranarak onlara ne denli zarar verdiğimizi fark edemiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Ümit Aydoğan, tüm hayat şartlarına dahil edilme ve eğitim dışında da sorumlulukların olduğu bilincinin kazandırılmasının, çocukları geleceğe hazırlamanın temel basamaklarından olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
“Bizim yaşadığımız zorlukları onlar yaşamasın’ anlayışı, ergenin psikososyal açıdan gelişimini olumsuz etkilemektedir. Eğitim hayatı boyunca ders çalışmak dışında hiçbir sorumluluk almayan, her isteği önüne altın tepsiyle sunulan ergen, gerçek hayatla yüzleşmek zorunda kaldığı zaman kriz yaşamakta ve hayatın gerçekleriyle yüzleşememektedir. İstekleri hep ailesi tarafından karşılanan ergen, sürekli beklenti içinde olmayı öğrenmektedir. Yetişkin döneme adım attığında ise bu beklentileri karşılanmadığı zaman mutsuz olmaktadır. Çocuklarımıza bırakacağımız en önemli miras, kimseden beklenti içinde olmadan kendi ayakları üzerinde durabilmeyi ve düştüklerinde kendi başlarına kalkabilmeyi öğretmektir. Bu davranışı çocuklarımıza kazandırabilmenin en kolay yolu ise onlara sorumluluk vermekten geçmektedir.”