CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. MYK’ya ilişkin bilgilendirmeyi, Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke’nin yurt dışında görevde olması nedeniyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç yaptı.
Başkanlık sisteminin topluma dayatıldığını, buna karşı alanlara çıkacaklarını açıklayan Koç, Koç, 3 Aralık’ta Adana’da ‘Türkiye’yi Böldürtmeyeceğiz’ mitinglerinin ilkini yapacaklarını duyurdu. Haluk Koç’un açıklamaları özetle şöyle:
‘Bir korku toplumu oluşturuldu 15 Temmuz’dan sonra. İnsanlar düşüncelerini ifade edemez duruma getirildi. Toplumun her alanında baskı kuruldu. Açık söyleyeyim, Türkiye’yi bölünmeye götürebilecek bir anayasa tartışmasından söz ediyoruz. Hangi ortamda? OHAL ortamında, demokrasinin kısıtlandığı ortamda, haksız tutuklamaların, gözaltıların, düzmece kurgu davaların gündeme getirilip insanların hapsedildikleri ortamda…
GÜÇLER TEK KİŞİDE?
Getirilmek istenen sistemde cumhurbaşkanı bir ya da iki yardımcıyla seçilecek. Partisinin de başında o kişi. Aynı gün kendisi seçildiği gibi, kendisinin listeye koyduğu yasama organını oluşturan üyeler de seçilecek. Bu yasama organı içerisinden yürütme seçilecek. Üçte biri böyle, üçte ikisi dışarıdan. Dışarıdan atanan, zaten tam biat eden kadrolardan olacak. Üçte biri de Mecliste seçilenlerden olduğu için, seçilenleri de o kişi yazdığı için biat kadrosu devam ediyor. Yasama, yürütme tek kişide. Yüksek yargı organlarının seçiminde, yarısını cumhurbaşkanı atayacak, yarısını Meclis belli bir turdan sonra, belli bir çoğunlukla seçecek. Bu ne demek? Yasama, yürütme, yargı tek kişide toplanmış olacak. Tek kişinin hezeyanlarına, hırslarına, isteklerine, tatminsizliklerine teslim edilecek bir Türkiye…
MHP’YE: NE OLDU?
Biz, üzerimize düşen siyasi mücadeleyi yapacağız Parlamentoda, ne pahasına olursa olsun yapacağız. Tavır alın, susmayın, korkmayın. Bu ülke, rejim, beka sorunu. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Başkanlık ve tek kişi yönetimi arzusu değil sorun, sorun Türkiye’nin bekası sorunudur. Sorun, Türkiye’nin çözülmemesi sorunudur. Sorun, Türkiye’de rejimi değiştirmek ve Cumhuriyet’i sonlandırmak isteyenlerin atacağı son adıma karşı direnme sorunudur. Bu aşamada iktidar partisinin bu yolda adım atmasını kolaylaştıran üçüncü muhalefet partisi yetkililerine şu soruyu sormak gerekiyor: ‘Başından beri başkanlık sistemine karşı çıkan bu muhalefet partisi ne oldu da tabanlarının çok duyarlı olduğunu bildiğimiz, Türkiye’nin bekasının tartışıldığı bir pozisyona sürüklendiler siyaseten? Ne oldu?’