Bursa’daki ziyaretlerini sürdüren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, İnegöl Ticaret Odası ödül törenine de katıldı. Törende konuşan Bakan Çelik, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Moskova ziyaretini sert bir dille eleştirdi. Terörün bir gerekçesi olamayacağını ifade eden Çelik, “Terör belasını görüyorsunuz. 30 yıldır neler çektiğimiz hepimiz biliyoruz. Şehit, şehit, şehit yüreklerimiz dağlandı. Peki derdiniz ne arkadaş? Dertleri demokrasiymiş. Buyurun demokratik bütün açılımlar gerçekleştirildi. Dertleri bölgeler arasındaki kalkınmada eşitsizlik varmış. Buyurun Şanlıurfa’ya, Diyarbakır’a, Bingöl’e Hakkari’ye yapılan yatırımlar Bursa’da yapılmıyor. Bursa’nın havaalanından daha büyük hava alanları var. Hangi yatırım duble yollar mı? Bunları oradaki vatandaşlarımız hak ettiği için yapıyoruz. Kesinlikle hiçbir vatandaşımızın arasında bir eşitsizlik düşünmedik düşünmeyiz. Devletimiz bu hizmetleri götürüyor. Peki, nedir sıkıntınız? Hak ve özgürlükler açısından sıkıntı var mı? Yok. 6 bölge yatırım bölgesi olarak işlem gerçekleştiriliyor. Yani burada işçi çalıştıran işverenimiz işveren payı ile işçi payını öderken, orada bulunan işveren hiç birini ödemiyor. Çünkü orada bir genç kardeşimiz daha kolay iş bulabilsin diye. Firmalar orada yatırım yapsın daha çok kişiye aş ve iş verelim. Göçü önleyelim diye. Herkesin doğdu yerde doymasını sağlayalım diye. Devletimiz bu çabayı gösteriyor. Neye itiraz ediyorsunuz. Neyin terörü, siz maşasınız maşa. Terörün gerekçesi olmaz. Ama gerekçe diye ortaya konan tüm argümanlar ortadan kalktığına göre sizin bugünde kimin maşası olduğunuz belli. Ziyaretleriniz, ticaretleriniz, seyahatleriniz ve kimin maşası olduğunuz net bir şekilde ortaya çıktı” diye konuştu.
Türkiye’nin vatandaşın kılına zarar gelmeyecek hassasiyet içinde yalnız teröristlerle milimetrik bir mücadele sürdürdüğünü ifade eden Çelik, “Polisimiz ve askerimiz çok zor bir mücadele sürdürüyor. Milimetrik olarak binalar temizlenecek ve operasyonlar devam edecek. Demokratik açılım devam edecek. İnsanımız Edirne’de neyi hak ediyorsa Güneydoğu’da da batıda da kuzeyde de aynı hakları yaşayacak. Vatandaşla ilgili bir sorun yok. Çok şükür ki vatandaşımız bütün olup bitenleri iyi anlamlandırıyor. Bu terör belasını orada estirenlere gerekli duruşu Diyarbakırlı, Batmanlı, Hakkarili, Şanlıurfalı vatandaşımız dimdik devletinin aziz ay yıldızlı bayrağının yanında durmaya devam ediyor. Bütün endişeleri ortadan kaldıracağız. Devletinin arkasında durduğunun vatandaş farkında olacak. Bundan sonra da bu bela bir daha milletimize bir musibet olarak çökmeyecek” dedi.
Türkiye’nin üzerinde ameliyatlar yapmak için hesap kitap yapanların hesaplarını boşa çıkaracak sağlam bir duruş sergilemek zorunlunda olduğumuzu belirten Çelik, “Yani burada kimsenin yalpalama hakkı yok. Çünkü gideceğimiz yer yok. Gideceğimiz yer 780 bin kilometre karelik şehit kanları ile sulanmış olan bu topraklardır. Yani duracağımız ve öleceğimiz yer bu topraklardır. Onun için bölgedeki istikrarsızlığı ülkemize taşımaya çalışanlara ve bölgedeki mazlum ve mağdur hakların ümidi durumuna gelmiş iken, tekrar düğmeye basıp Türkiye’nin bu yükselişini aşağı çekmeye çalışanlara karşı mutlaka duruşumuzu devam ettirme zorunluluğumuz var” şeklinde konuştu.
Yeni bir anayasa mutlaka yapılması gerektiğinin altını çizen Çelik, “Bu süreçle ilgili hükümet olarak hızlı adımla atacağız. Çalışma hayatı olarak iş ve işveren dengesini iyi kurmak lazım. Konu yalnız sanayicinin meselesi değil, çalışanın da meselesidir. Ayrı ayrı yerlerde farklı ifadelerle insanları telaşlandırmaya gerek yok. Şimdi de ‘Efendim asgari ücret bin 300 lira oldu’ arkadaşlar asgari ücret bin 300 lira oldu diye kıyamet kopmaz. Ben bu işi biliyorum. Ama işverenin piyasalarla rekabet koşullarını artıracak birçok yatırım var. Bu yöntemlerle ilgili işverenin talepte bulunması saygıdeğerdir. Ama benim üzüldüğüm olay şudur. Asgari ücret bin 300 lira oldu kıyamet koptu gibi yansıtılması aslında işverenler içinde son derece sıkıntılı bir durum. Neticede bir insan bin 300 liraya ailesini geçindirecek. Önce kendimize bunu sormak durumundayız. Fakat benim için çalışanıma bin 300 değil daha farklı imkanları da sağlayabilir demelidir bir işveren. Ama bunun getirdiği rekabet edememe sorunuyla ilgili ön açıcı talebi çok haklı bir taleptir. Aslında işçisi ve işvereniyle birlikte oraya yönelmemiz oradaki sıkıntıları çözmemiz gerekiyor. Sanki gariban alın teriyle 9 saat çalışan ve akşama çocuğuma çikolata götürebilir miyim dile heyecan duyan bir insanın bin 300 lirasına göz koymuşuz gibi bir algı bizim işverenlerimizin hak etmediği bir algıdır” dedi.
İlk kez soğuk savaştan sonra bu derece kutuplaşma ile karşı karşıyayız olunduğunu ifade eden Çelik, “Herkes sipere yatmış durumda. Bütün güçler şuanda körfezde ve belli coğrafyada Ortadoğu’da konuşlanmış durumda. Herkesin eli tetikte. Herkes orada. Herkeste kurtarmak için orada. Nasıl bir anlayış ise. Yani gelen bölgeye bir iyilik olsun diye geliyor. Çok enteresandır ki Rusya ‘beni davet ettiler’ diye geldim diyor. Diğer ülkeler ise biz oradaki olumsuzluğu yok etmek için parlamentodan karar çıkardık geldik diyor. Her gelen geçen vuruyor. Milyonlarca insan evinden yurdundan oluyor. Bu insanların yollara düştüğü denizlerde atık muamelesi gördüğü bir acı ve vahim tablo var. Bunun arkasından huzur bekleniyor. Bunun arkasından fevri değil aklıselim davranışların olması bekleniyor. Böyle hengâmenin içerisinde bırakılan ateş çemberi içiresinde bırakılan insanların” dedi.
Bakan Çelik konuşmasının ardından dereceye giren firma yetkililerine ödüllerini takdim etti.