Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Berkant Karakaya’nın, yürüttüğü soruşturma sonrasında 150’si tutuklu toplam 267 sanık için hazırladığı bin 300 sayfalık iddianamede, FETÖ ilişkilerine yönelik çarpıcı detaylar yeraldı. İddianamenin en dikkat çeken bilgilerini, ‘Kuzgun’ kod adlı gizli tanık verdi.
Sanıklara yönelik canlı teşhislerde de bulunan gizli tanık, tutuklu bulunan Hasan Çoşkuner’in FETÖ/PDY’nin üyelerine talimatlar verdiğini ayrıca Genelkurmay imamı olan firari Adil Öksüz’le de bağlantı ve koordinasyonu sağladığını anlattı. Gizli tanık, ‘Ömer’ kod adlı Hasan Çoşkuner’in, kendisi gibi tutuklu olan kızkardeşi Hülya Çoşkuner’le birlikte, darbe girişimini planlayan ve icraya koyan sanıkları Çiğli’deki evlerinde ağırladıkları saptandı.
Hasan Çoşkuner’in ByLock haberleşme programını kullandığı bilgisinin de bulunduğu iddianamede ‘Kuzgun’ kod isimli gizli tanığın, “Ankara iline gittiğimde İhsan ile buluştuk. Çukurambar mevkiine gittiğimde araçtan inerek İhsan’ın abisi konumundaki bir başka şahsın aracına bindim. Yine bir gün sonra ve pazartesi günü akşam Çukurambar’daki ikinci lüks evde görüşmeleri yapmış olduğum şahıs Ömer kod isimli kişidir” dedi.
BYLOCK’UN ÜÇ RENK OLMASININ NEDENİ ORTAYA ÇIKTI
İddianamede, ByLock’un mavi, turuncu ve kırmızı şeklinde üç renk üzerinden tanımlanmasının nedeni de öğrenildi. Buna göre iddianamede bu bölümde, “Mavi renk olarak belirtilenlerin kullanma biçiminin, anılan programın ADSL üzerinden indirilmesi durumunda, kullanılan kişinin tespitinin zor olması, bu şekilde sadece indirmeyi yapan ADSL sahibinin gözükeceği, Wİ Fİ üzerinden indirildiğinden açık kimliğin tespit edilmesi ile ilgili problemlerin bulunmasıyla ilgilidir. En zayıf kullanma biçimi olarak kabul edilerek, en zayıf delil grubundadır. ByLock’un bir bölümünün turuncu renk olarak sınıflandırılmasındaki sebebin ise bu grupta kırmızı renk gruplamasına göre, yanılma payının biraz daha fazla olduğu, ancak kullanım alanının çok olduğu şeklindeki tanımlamadır. Kırmızı olarak yapılan gruplandırmada ise, kırmızının yoğunluk payının fazla olduğu, yanılma payının az olduğu şeklindedir” denildi.
GÖZLERİ KARARMIŞ BİR ÖRGÜT
15 Temmuz gecesi örgüt elemanlarının ne kadar kolay silah kullandıkları ve ne kadar pervasız olabileceklerinin gözler önüne serildiğinin de anlatıldığı iddianamede, “Örgütün 1970’li yıllardan bu yana yanına çektiği, okuttuğu Anadolu çocukları ile yıllar içinde bağını devam ettirmektedir. Özellikle devlet yönetimi içinde kamuda güçlü noktalara varılması için çabalanmasını istemekte, bunların yolunu sınav soruları vererek, evlerde bu soruların cevaplarını ezberleterek temin etmekte, daha sonra bu kişiler arasında bir himmet ve haberleşme ağı kurarak, örgüte bağlılığı canlı ve işlevsel tutmaktadır. Örgüt üyeleri arasında evlilikler, örgütün yönlendirmesi ve referansları ile gene örgüt içinden yapılmaktadır. Örgüt bir anlamda örgüt üyesinin gözlerinin üzerine koyduğu kirli perdenin, bir hayat arkadaşı tarafından kaldırılma riskini bile almamaktadır. Örgütün bu şekilde devleti ele geçirme projesi, devletin istihbarat kurumları tarafından fark edilerek gerekli tedbirler alınmaya başlanmış, örgüte karşı gerçekleşen operasyonlar ve soruşturmalar sonucunda, özellikle Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalarda ordudaki yapılanmasının da hedef alındığını anlayan örgüt, uzun yıllar içinde, ta askeri öğrencilik dönemlerinden kazandığı ve ağabeyleri tarafından kontrol ederek, iletişimini devam ettirdiği, artık belirli noktalara getirdiğine inandığı askeri personelle bu darbe planını devreye sokmuştur” denildi.
ÖRGÜTÜN AMACI, GÜLEN’İ LİDER OLARAK TÜRKİYE’YE GETİRMEKTİ
FETÖ’nün Fethullah Gülen’i dini lider olarak Türkye’yle getirmeyi planladığı ifade edilen iddianamede, bunun olmaması durumunda ise oluşacak büyük kaosa Türkiye’nin doğusunda ve güneydoğusunda cereyan eden yoğun terör hareketleriyle, güçlü devlet yapısını ortadan kaldırmayı düşündüğü ileri sürüldü. İddianamede, kurmaylık eğitimi alan ve bugün vurucu gücü yüksek birliklere komuta eden kurmay subayların, kısa bir süre aralığında darbeden haberdar edildikleri bilgisi verildi.
Kara Harp Okulu’nu bitiren, kurmaylık eğitimi alan yüksek rütbeli bir subayın ifadesinin sonunda ağladığı, artık sorulara cevap vermek istemediğini, hayatının mahvolduğunu, Fethullah Gülen’in bu ifadeleri duyar ise kendisine beddua etmesi sonucu artık ahiret hayatının da mahvolması ihtimalinin bulunduğunu aktardığı öğrenildi. Bazı FETÖ üyelerinin, kendilerine sunulan imkanları zaman içinde kullandıklarının anlatıldığı iddianamede, “Darbe girişimi günü ise bir kısım darbe girişimine gönülsüz olan örgüt üyelerine, sağlanan menafaatler hatırlatılarak adeta diyet istendiği, destek verilmemesi halinde örgütün bunları deşifre edeceğine yönelik şantaj ve tehdidi ile bu darbe girişimine katıldıkları, önemli bir kısmının ise örgüte gönülden bağlı sinir uçlarında görev yapan askerler olduğu sonucuna varılmıştır” denildi.