Altay, AA muhabirine, geçen ay, Güzelyalı Marina’daki teknesine bakmak için gittiğini ve sıra dışı bir manzarayla karşılaştığını söyledi.
İlk bakışta marinayı bir beton tabakanın sardığını düşündüğünü belirten Altay, “Bütün marina beton malzemeyle kaplı gibiydi. Yaklaşınca hafif bir hareket gördüm. Şaşırdım. Müsilajın o boyutta olacağı aklıma gelmemişti.” dedi.
Altay, tabakanın yoğunlaşmış ve dalgalarla beraber katlanmış hale geldiğini fark ettiğini anlatarak, şöyle konuştu:
“Bir teknenin üzerine çıktım ve ayağımı aşağıya uzattım, baktım. Sünger, hatta daha kalın bir tabaka gibiydi. Açıldığında, dış cephe yırtıldığında kötü bir yosun kokusu gibi geldi. Yakın zamanda yine gittiğimde o kalın tabakanın dağıldığını ve marinanın yemyeşil olduğunu gördüm. 5 santim aşağısını görmek mümkün değildi. Muhtemelen deniz altına çok büyük zarar verdi. Bir şekilde engel olmak lazım. Yine insanlıktan geçiyor bu. Doğaya verdiğimiz zarar sonsuz.”
Müsilajın bu boyuta nasıl geldiğini aklının almadığını dile getiren Altay, “Uçsuz bucaksız bir denizden bahsediyoruz. İnsanların deniz kenarında az olduğu bir kapanma sürecini yaşamıştık. Buna rağmen böyle olduysa uzun dönemde ne olacağını düşünmek istemiyorum. Arzu ediyorum ki organik bir kalıntı olsun, doğa kendi kendine bunu yok edebilsin. Bir kimyasal kalıntıysa uzun dönemde çok büyük etkilerini göreceğiz. Çok üzüncü ve büyük hayal kırıklığı.” ifadelerini kullandı.
AA