Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Gerçek gündemi konuşmak istiyoruz. Eğitim alanının enkaza döndüğünü sürekli anlatıyoruz. Öğretmenlerin maaşları Türk Lirası değer kaybettikçe her an her saniye eriyor ama bir de bunun dışında bize reva görülen bir miktar var biliyorsunuz yüzde 5. Zam, kriz, yoksulluk… Tükeniyoruz diyoruz… Bugün Öğretmenler Günü ancak riya dolu kutlamaları kabul etmiyoruz. Öğretmenleri sefalete ve yoksulluğa mahkum ettiler. Sadece öğretmenleri de değil, tüm kamu çalışanlarını” vurgusu yaptı.
“Artık faturalarımızı ödeyemiyoruz”
Toy, “Yapılan toplu iş sözleşmesinde yandaş konfederasyon ve hükümetin pazarlığı tüm kamu çalışanlarını ve kamu emeklilerini gerçekten sefalete mahkum etti. Kasım ayında yüzde 51’i bulan temel gıdadaki enflasyon bizim maaşlarımızla karşılandığında bizler artık faturalarımızı ödeyemiyoruz. Yüzde 5 zam yapıldı ancak kasım ayında temel gıdada yüzde 51’lik enflasyon karşımıza çıktı. Son iki günde Türk Lirası’nın kaybettiği değer bunun içinde yok bile. Ben 24 bir yıllık öğretmenim. Birinci derecenin 4. kademesindeyim aldığım maaş 6 bin lira bile değil. Eğitim-İş’in Türkiye genelinde yaptığı kapsamlı araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 84’ünden fazlası ek iş arıyor. Bizler artık ek iş arıyoruz. Ailemizin sağlık harcamaları hatta gıda giderlerini bile karşılayamaz duruma geldik. Öğretmenlerin yüzde 90’ına yakını kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Öğretmenler borçlu. Bir ulusun geleceğini yaratan çocukların emanet edildiği öğretmenler, aydınlanmadan, kendini geliştirmeden yana toplumun en ilerici kesimi olması gerekirken ek iş arıyor. Bu hale düştük. Bunlar yanlış politikalar ya da beceriksizlikle açıklanabilir mi? Biz böyle düşünmüyoruz. Biz özellikle son 20 yılda öğretmenlerin hedef haline geldiğini düşünüyoruz” dedi.
“Bursa’da büyük bir tehlike var”
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Eğitimde nasıl bir gericileşme ve piyasalaşma varsa, özel okullara nasıl emanet edilmişse bugün Bursa’da büyük bir tehlike var. Bursa’da ne yazık ki milli eğitim görevini sanayiye devrediyor. Sanayicilere ve dini yapılara devrediliyor eğitim. Öğretmenler de bankalara borçlu hale getirildi. Soran, sorgulayan olsun istemiyorlar. Okulların içinde bir yangın var. Türkiye’deki her dört okuldan biri artık özel okul. Milli Eğitim Bakanlığı kamusal görevini yapmıyor, bir taraftan patronlara devredip özel okullara teşvik verip onları geliştirirken diğer taraftan da dini yapılara okulları teslim ediyor. Bununla mücadele eden öğretmenler mobbinge uğruyor. Bu durumun Bursa’da da pek çok örneği var. Öğretmenler bedel ödüyor, sürgünlerle cezalandırılıyor. Okul yöneticilerinin yüzde 80’inden fazlası ne tesadüftür ki tek bir sendikanın üyesi. Öğretmenler artık kadrolu atanmıyor. Sözleşmeli atanıyor. Sözleşmeli atanan öğretmenler de tabii ki gelecek kaygısı duyduklarından, atanamamaktan ya da kadroya geçememekten korktuklarından o sendikaya geçmek zorundalar. Bu sözleşmeli atama tamamen torpildir. Başka bir şey değildir” şeklinde konuştu.
“Meslek onurumuzu geri istiyoruz”
Toy, “Öğretmenler yatarak para kazanıyor, öğretmenler 3 ay tatil yapıyor şeklinde söylemlerle toplumsal itibarımız zedelendi. Her şeyden önce diyoruz ki biz meslek onurumuzu geri istiyoruz. Öğretmenler meslek onurunu yeniden edinebilmek için elbette belli bir ekonomik güce kavuşmak zorunda. Ama bu bizlere verilen yüzde 5’le olmaz. Tükeniyoruz ve seslerimizi duyurmak istiyoruz. Öğretmenlerin tükenmesi demek toplumun tükenmesi demektir ki geldiğimiz noktada bu sanırım” ifadelerini kullandı.
“80 binden fazla ücretli öğretmeni neden çalıştırıyorsunuz?”
“700 binin üzerinde ataması yapılmayan öğretmen var. Fakat devlet 80 binden fazla öğretmeni ücretli çalıştırıyor” bilgisini paylaşan Başkan Toy, “Ücretli çalıştırmak demek güvencesiz, sadece ek ders ödediği, özlük haklarını teslim etmediği, kadroya geçirmediği öğretmen demek. Öğretmen arkadaşlarımız ya ücretli öğretmenliğe razı olacaklar haklarından yoksun şekilde, iki bin lirayı bile bulmuyor maaşları tam çalışsalar, o iki bin lira ücret onların ne ulaşımını karşılar ne öğle yemeğini karşılar. Öbür taraftan gitseler özel okulda çalışsalar tam bir emek sömürüsü. Aslında devlet yine özel okulları bir şekilde desteklemiş oluyor. İhtiyaç yoksa, atama yapmıyorsanız 80 binden fazla ücretli öğretmeni neden çalıştırıyorsunuz? Geçen yıl emekli olan öğretmen sayısı kadar bile neden atama yapmıyorsunuz? Her yıl 40 bin atama yapılıyordu bu yeterli değildi, geçtiğimiz yıl pandemiyi bahane ederek 20 bine düşürüldü atama, bir süre sonra da 15 bin ek atama müjdesi verildi. 700 bin bekleyen öğretmen var” dedi.
“Kız öğrencilerimizi emanet etmişiz gece kapıda bekçi yok”
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bursa’da derslik ihtiyacı hala devam ediyor. Okul yapılmıyor. Yatırım yok. Bursa’da iki binden fazla derslik ihtiyacı var. Yıkılan okulların yerine hala yenisi yapılmadı. Ziyaret ettiğimiz okullarda üç okul tek bir binayı kullanıyor. Sabah ev sahibi okul var öğleden sonra iki ayrı okul orayı kullanıyor; pandemi koşullarında büyük bir bulaş riski var. Milli Eğitim, meslek liselerini yaygınlaştırmaya çalışıyor. Doğru bir politika olarak değerlendirmiyoruz. Her şey meslek lisesi değil. Akademik okullara, eğitime ihtiyacımız var. Bursa’nın acilen fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, güzel sanatlar lisesine ihtiyacı var. Geçtiğimiz gün Bursa Kız Lisesi’ni ziyaret ettim. Okullar açıldığı günden beri gece bekçisi yok. Bir yatılı okulu düşünün, kız öğrencilerimizi emanet etmişiz oraya ama gece kapıda bekçi yok. Okullarda şu an personel yok. Ne temizlik yapacak personel var, ne idari personel var ne de güvenliği sağlayacak personel var. Türkiye’de olduğu gibi Bursa da onun küçük bir fotoğrafı. Durum içler acısı.”
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy’un açıklamalarının tamamını videomuzdan izleyebilirsiniz.