OSB Başkan Vekili Murat Çağlar, OSB’nin 1994 yılında kurulduğunu ve kendilerine bağlı 110 firmanın üretim yaptığını söyledi.
Firmaların yarısının deri, diğerlerinin ise kimya, mobilya, makine, otomotiv yan sanayi için üretim yaptığını belirten Çağlar, “OSB’mizde şu an 3 bin 500 kişi çalışmakta. Bu firmalarımızın yıllık üretim hacmi 400 ile 450 milyon dolar arasında. Bunun 100 milyon doları direkt ihracat olarak gerçekleşmektedir.” dedi.
Çağlar, OSB’nin üretim hacminin yüzde 75’ine karşılık gelen 300-350 milyon dolarlık kısmın tabaklanmış deri, astar deri, bitmiş deri, yarma deri, deri kimyasalları, polisaj keçesi, deri eldiven, jelatin ve gübre üretimi kaynaklı olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin deri üretiminde önemli ülkelerden olduğunu söyleyen Çağlar, şöyle devam etti:
“Türkiye’de 4 büyük deri organize sanayi bölgesi var. Şu an Bursa günlük 500 ton ham deri işleme kapasitesiyle en yüksek kapasiteye ulaşmış durumda. Avrupa’da ise İtalya’da bulunan bölgelerden sonra üçüncü büyük ham deri işleme kapasitesine sahibiz. Buradan ihracatlar genelde deri ihtiyacı olan, yoğun emeğin ucuz olduğu ülkelere, yani daha çok Hindistan, Uzak Doğu ülkelerine bir miktar da ayakkabı üretiminin çok kuvvetli olduğu, Portekiz ve İspanya’ya yapılmaktadır. Deri, kırmızı et sektörünün bir atığıdır. Biz onu alıp işlediğimiz zaman o bir yan üründür artık. Önemli bir ekonomik değer yaratırız.”
Çevreye duyarlı üretim için OSB’ye yatırımlar yapılıyor
Hem yeşile hem de çevreye duyarlı üretim yapmak için projeler geliştirdiklerini dile getiren Çağlar, “Deri sektörünün atıklarından bir tanesi de atık su olmasıdır. Şu an arıtma tesisimiz için yaklaşık 15 milyon dolarlık bir yatırım aşamasındayız. Projeleri çizilmekte, en kısa zamanda da ihaleye çıkacağız. Diğer projemiz ise bizim bölgemizin içinde bulunan 2,5 milyon metreküp su tutma kapasitesi olan bir göletimiz var, o göletimizin üstüne de Türkiye’de bir ilk olacağına inandığımız 5 megavatlık bir güneş enerjisi santrali yapmayı planlıyoruz.” ifadesini kullandı.
Çağlar, piyasada “suni deri” tabir edilen sentetik ürünler olduğunu ve bunların deri gibi pazarlandığını belirterek şunları kaydetti:
“Deri doğal bir üründür. Liflerden, kolajen proteininden, yağlardan ve sudan oluşur. Onun yerine kullanılan deriye benzer sentetik malzemeler dericilikte kullanılan terimler ile ‘suni deri’ olarak pazarlanmaktadır. Bu, tüketiciyi inanılmaz derecede yanıltıyor. Hatta bunlar aynı mağazalarda satılıyor. Tüketici mağazada gerçek deriden bir bota bakıyor, bir de ona benzer başka bir botu görüyor. Deri olmayan bu ürün daha ucuz diye, ama gerçek deri bot alıyormuş algısı ile almaktadır. Aynı beklenti içinde satın aldığı bu ürünün sonuçları öyle olmayınca ister istemez şikayetler gelmeye başlıyor. O yüzden mutlaka tüketicilerimizin ürünleri alırken gerçek deri olup olmadığına bakmaları gerekiyor.”
Deri ürünlerin sağlığa uygun olduğunu vurgulayan Çağlar, “Derinin dayanımı, hava alması, özellikle ayak sağlığında bakteriyel faaliyetlere karşı hava alması ve uzun süre kullanılabilir olması çok büyük bir avantaj. Fiziksel dayanım testlerinde şu ana kadar hiçbir malzeme gerçek derinin performans değerlerine ulaşamamıştır. Derinin bir önemli özelliği de karbon bazlı malzemelere göre doğada çok daha kısa zamanda biyolojik olarak parçalanabilir olmasıdır. O yüzden ben tüketicilerimizi ayakkabı, çanta, cüzdan, ceket… deri olup olmadıkları konusunda mutlaka satış elemanlarından doğru bilgi almalarını öneriyorum.” dedi.
Çağlar, deri sektörünü daha iyi bir duruma getirebilmek için yurt içi ve dışındaki çalışmalarını artırarak sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.