MUSTAFA ÖZDAL / HASKOVA İZLENİMLERİ 1
Yoksulluğun pençesinde kıvranan gençler AB ülkelerine göç ediyor.
Siyaset toz duman.
Hak ve Özgürlükler Hareketi bölündü, yeni bir Türk partisi (Dost Partisi) kuruldu.
Bursa’daki belediyeler, Türklerin yoğun olarak yaşadığı kentlere kardeşlik eli uzatarak, onları yalnız bırakmıyor.
Bulgaristan’daki müftülükler ise önemli işler yapıyor.
OLAY Medya ailesi olarak geçen hafta Bulgaristan’ın Haskova kentindeydik.
OLAY TV, Osmangazi Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen ve Türklerin yoğun bir şekilde katıldığı Miraç Kandili’ni canlı yayınladı.
Ayrıca, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Dost Partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan, Türk esnaflar ve müftülük temsilcileriyle canlı yayınlar yaptık, Bulgaristanlılara Türkiye’nin AB üyeliğini sorduk.
Haskova’daki izlenimlerimizi ve röportajlarımızı derleyerek, 3 günlük bir yazı dizisine dönüştürdük.
Bugün Haskova izlenimlerimizi ve Bulgaristanlıların Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili düşüncelerini paylaşarak, yazı dizimize başlıyoruz.
KÖHNE BİR KENT: HASKOVA…
Yazı dizimizin ilk gününde Haskova, Türklerin tanımıyla Hasköy sokaklarında, Bulgaristanlılara mikrofon uzatıp, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreciyle ilgili düşüncelerini sorduk.
Bulgaristanlıların ve bu ülkedeki turistlerin birbirinden ilginç yanıtlarına geçmeden önce, Haskova’yla ilgili bilgileri paylaşayım.
Türk azınlığın yoğun olarak yaşadığı kentlerin başında gelen Haskova, Bulgaristan’ın Türkiye sınırına en yakın, yaklaşık 100 bin nüfusluk küçük bir şehri.
Kent girişinde, yoksulluğu soluyorsunuz adeta.
Komünist dönemden kalma, estetikten uzak, 45 metrekarelik konutların içinde olduğu, harabeyi andıran eski tip binalar karşıladı bizi kent girişlerinde.
Ancak, kamulaştırmada sınırsız imkânlara sahip her komünist ülke gibi Bulgaristan cadde ve sokakları da hayli geniş ve elbette planlı.
Ne var ki bu geniş sokak ve caddeleri dolduracak insan yoğunluğunu göremedik.
Nitekim yoksulluğun pençesinde kıvranan Bulgaristanlı gençler, zengin Avrupa Birliği ülkelerine göç etmiş.
Haskova’da kalanlarsa, ağırlıklı olarak yaşlı nüfusmuş.
HASKONAK’IN TÜRK İŞLETMECİLERİ…
Haskova’nın Türk nüfusu yoğun demiştik.
Bu kentte Türkler, lokanta işletiyor, taksicilik yapıyor, berberde makas sallıyor, cep telefonu satıyor.
Haskova’daki Türk esnaflardan biri de, Mudanyalı İsmail Yılmaz ve oğlu Altan Yılmaz’ın işlettiği tek Türk lokantası olan Haskonak.
İsmail Yılmaz, Bursalı eski bir taksi ve TIR şoförü.
30 yıl önce Çekirge Selvili Cadde’de direksiyon sallamış, ardından ekmeğini TIR şoförlüğünden çıkarmış ve yaklaşık 10 yıldan bu yana da Haskova’da lokanta işletiyor.
Bir gün Haskova’ya yolunuz düşerse, kaldırım üzerine inşa edilmiş salaş prefabrik lokantada nefis Türk yemekleri yiyebilirsiniz.
Bursa kebabından lahmacuna, kıymalı pideden kurufasulyeye varıncaya kadar…
Lokantanın ağırlıklı müşterisi Türklerdi.
Ancak Türk yemeklerini seven Bulgarlar da, lokantanın müdavimlerinden.
Lokantanın çalışanlarından ikisi Türk, biri Bulgar…
Merian Esin isimli Türk çalışan, Bulgaristan’da yaşıyor ancak bir kardeşi Avrupa’da çalışıyormuş.
Esin, “Burada pek genç durmuyor. Daha iyi şartların olduğu Avrupa’da çalışmayı tercih ediyor” diyerek, durumu özetliyor.
“AB’YE ENTEGRE OLAMAZSINIZ…”
Haskova kent merkezinde Bulgaristanlılara, Türkiye’nin AB üyeliği ve eski komünist rejimle bugünkü parlamenter demokrasi arasındaki farklılıkları sorduk.
Son derece ilginç yanıtlar aldık…
Bize tercümanlık yapan Bursalı işadamı Faik Güler’e teşekkür ederiz.
Mikrofon uzattığımız ilk kişiler, bir Bulgaristanlı kadın ve Alman misafiriydi.
Kadın, komünist rejimde, iş garantisini hatırlattı ve eşitliğe vurgu yaptı.
Mevcut sistemdeyse zengin ve yoksul tabakanın oluştuğunu, ekonomik risklerin belirdiğini kaydetti.
Türkiye’nin AB süreciyle ilgili de, ilginç bir yanıt verdi:
“Eğer Türkiye’nin İstanbul ve Trakya bölgesi AB’ye girecekse sorun yok.”
Alman misafirse, daha katı bir yanıt verdi.
Türkiye’nin AB değerleriyle bağdaşan bir ülke olmadığını ve AB’ye entegre olamayacağını savunan Alman, “Ben Türkiye’nin AB’ye girmesine karşıyım” dedi.
“KRİTERLERİ YERİNE GETİRMEDİK SİYASETEN GİRDİK…”
Mesleği avukat ve finansçı olan iki Bulgarla da konuştuk.
Avukat olan Bulgar, eskiden daha mutlu olduklarını söyledi, iş garantisinden söz etti.
Finansçıysa, Bulgaristan’ın iyi ve kötü zamanları olduğunu, bugünse ekonomik olarak kötü bir dönemden geçtiklerini belirtti.
Ancak, rejim zamanında daha mutlu olduklarını sözlerine ekledi.
Avukat Bulgar vatandaşın Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olmadığını öğrendik:
“Şahsi olarak AB’ye girmenizde sorun yok. Kriterleri yerine getirirseniz, neden olmasın? Bulgaristan, hiçbir kriteri yerine getirmeden, siyasi nedenlerle AB’ye girdi. Bu da hiç iyi olmadı bizim için.”
Finansçı Bulgarın görüşleriyse şöyleydi:
“AB’ye girmek için şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu kural Türkiye için de geçerli. Türkiye ekonomisi güçlü bir ülke. Ancak Türkiye’nin Avrupa yakasıyla, Anadolu yakası arasında gelişmişlik farkı var. Bu önemli bir konu.”
“SAKIN GİRMEYİN!..”
Sigortacı olduğunu öğrendiğimiz Bulgaristan vatandaşının söyledikleriyse, son derece sarsıcıydı:
“Avrupa Birliği’ne sakın girmeyin! Yunanistan’ın halini görmüyor musunuz? AB, iyiye gitmiyor. İngiltere, AB üyeliğini referanduma götürüyor. Belki de onlar üyelikten ayrılacaklar. Türkiye ekonomik olarak çok iyi durumda. Yunanistan’ın ekonomisi de çok iyiydi ama AB’ye girdikten sonra battılar.”
“MERKEL BİZİ DE KANDIRDI…”
Bir Bulgar işadamıysa, “Türkiye’nin bir bölümü Avrupa’da, bir bölümü Asya’da. Hangisi AB’ye girecek” diye sorarak, diğer Bulgarların ortak kaygısını dile getirmiş oldu.
Haskova sokaklarında bir Ukraynalıyla karşılaştık…
Asistanlık yaptığını öğrendiğimiz kadın, siyaseti yakından takip ettiğini belli eden şeyler söyledi.
Mesela, Geri Kabul Anlaşması ve vize serbestisini içeren anlaşmanın AB ile Türkiye arasında değil, Merkel ile Erdoğan arasında yapıldığını öne sürdü.
Ardından Merkel’le ilgili önemli bir uyarı yaptı:
“Merkel, bize de (Ukrayna) vize serbestisi konusunda söz vermişti. Ama hiçbir sözünü tutmadı. Merkel bugün de sizi kandırıyor. Onun tek derdi, mültecileri barındırmanızdır.”
Bir Bulgar kadın ve çocuğun da görüşlerini alıyoruz.
Kadın, “Benim için Türkiye’nin AB’ye alınması bir şey ifade etmiyor” derken, çocuğuysa, Türkiye’nin AB’ye girmesi halinde, Bulgaristan ekonomisinin olumlu etkileneceğini söyledi.
“AB’nin kriterlerini yerine getirirse neden Türkiye üye olmasın?” diye sordu bir Bulgar kadın da.
Litvan vatandaş ise, “Türkiye, büyük bir ülke. Eğer üye olursa, AB’de söz sahibi olur” dedi.
KARŞI DEĞİLLER AMA…
Sokak ropörtajlarını özetlemek gerekirse, genellikle Türkiye’nin AB’ye girilmesine soğuk bakılmadığını öğrendik.
Ancak, Türkiye’nin Avrupa kıtasında kalan bölgeleriyle, Anadolu arasında gelişmişlik farkı olduğuna inanılan bir görüş var.
Azınlıkta olsa da Türkiye’nin AB’ye entegre olamayacağına dair bir görüş de var.
Ancak, genel görüş, “Türkiye AB kriterlerini yerine getirirse, neden olmasın?” şeklinde özetlenebilir.
HER ŞEY SUDAN UCUZ
Haskova, küçük bir tekstil şehri.
Tekstil atölyelerinin faaliyet gösterdiği kentte, giyim mağazaları gözümüze çarptı.
Hammaddeyse Bursa’dan geliyormuş.
Giyim fiyatlarının, Bursa’dan aşağı kalır yanı yoktu.
Ancak yiyecek fiyatlarının ve hizmet sektörünün sudan ucuz olduğunu söyleyebilirim.
Haskova’da orta sınıf bir restoranda yiyeceğiniz akşam yemeğini, Türkiye’de 3 misli pahalıya yiyebilirsiniz.
* YARIN: Bulgaristan siyasetinde neler oluyor? Dost Partisi neden kuruldu? Türkler bölünüyor mu?