Bursa Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Koyuncu, Balıkesir’de mühimmat fabrikasının kapsül üretimi yapılan bölümünde, meydana gelen patlama hakkında açıklamalarda bulundu. 5 Eylül 2012’de Afyonkarahisar’da el bombalarının depolandığı cephanelikte meydana gelen patlamanın bilirkişisi olan, uzun yıllar polis kriminal, jandarma kriminal ve adli tıp kurumlarında görev yapan Prof. Dr. Koyuncu, “Üretim alanında olması gerektiğinden fazla kimyasal bulunmamalı, bir arada bulunmaması gereken kimyasallara dikkat edilmeli, aşırı yüklemeler ya da kapasite üstü çalışmalara zorlamalar yapılmamalıdır. Ortamın sıcaklık, nem ve havalandırma kontrolleri çok iyi takip edilmelidir. Özellikle statik elektrik konusu son derece önemli. Topraklamalar yapılmalı, personel kıyafet ve ayakkabıları özenle kontrol edilmelidir. Öte yandan bu tür tesislerde denetimler büyük önem taşıyor. Düzenli ve sıkı denetimler, bu tür olayların önüne geçebilir. Aksi takdirde en ufak bir ihmal ya da tolerans büyük bir felaket getirebiliyor” dedi.
Kapsül nedir? Patlayıcılarla çalışırken nelere dikkat edilmeli?
Prof. Dr. Hülya Koyuncu, “Yaşanan bu üzücü olayda henüz detaylı bilgiye sahip değiliz ama patlamanın kapsül üretim bölümünde gerçekleştiği söylenmekte. Öncelikle kapsül nedir? Bunu biraz açıklayalım. Ateşli silahlar için üretilen fişeklerde kullanılan kapsüllerde genellikle kurşun azid, antimon sülfür ve baryum nitrat bulunur. Bunlardan kurşun azid, birincil patlayıcılar kategorisinde yer alır ki oldukça hassas yapıda bir madde. Birincil patlayıcılarda küçük bir darbe, ısı, sürtünme ya da elektrik kıvılcımı gibi bir etkiyle mikro saniyeler düzeyinde bir sürede reaksiyon başlar ve kendisinden sonra gelen ana patlayıcıyı ateşler. Patlayıcı maddeler kararsız yapıdadır ve yapılarında yüksek miktarda kimyasal enerji barındırır. Dolayısıyla patlayıcılarla çalışılırken sadece üretim değil, paketleme, taşıma, depolama, kullanım gibi her adımda mevzuata uygunluk konusunda azami titizlik gösterilmesi, çok sıkı denetim yapılması, makine ve ekipmanların periyodik bakımları, personel eğitimi ve motivasyonu çok önemli. Basit gibi görünebilir ama morali bozuk ya da dikkati dağınık bir çalışan patlayıcı tesislerinde istenmeyen durumların yaşanmasına sebep olabilir” dedi.
Patlama sonrası zehirli gazlara ve metal atıklara dikkat
Patlama esnasında ortaya çıkan zehirli gazlara da dikkat çeken Prof. Dr. Koyuncu, “Aslında patlama dediğimiz olay, çok hızlı meydana gelen bir yanma reaksiyonu olduğu için, yapıdaki bileşenlerin oksitlenmesiyle özellikle azot oksit birleşikleri ile kükürt oksit birleşikleri havaya salınıyor. Bu gazlar suda çözünürlük durumlarına göre insan vücudunu etkiliyor. Çözünürlüğü düşük olanların toksik etkisini insanlar hemen fark etmeyebilir. Bunların yanı sıra patlama ortamında 2500 dereceleri(oC) aşan sıcaklıklar oluşabilmekte ve metalik bileşenler buharlaşmakta, daha sonra da yoğuşarak havadan toprağa karışmakta ve toprakta ağır metal kirliliğine neden olmaktadır. Patlamalarla oluşan toksik bileşenler gerek patlamanın basınç dalgalarıyla gerekse de meteorolojik şartlara bağlı olarak rüzgâr ve yağmur sularıyla uzak bölgelere taşınmakta ve maalesef insan sağlığı ile tüm ekosistemi tehdit etmektedir” şeklinde konuştu.
Üretime yapay zekâ destekli uygulamalar dâhil olmalı
Amacın bu tür üretim tesislerinde mümkün olduğunca insan kaynaklı hataları minimize etmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Koyuncu, “Patlayıcı üretimi ile ilgili tesislerde robotik uygulamalar yararlı olabilir. Bu noktada Bursa Teknik Üniversitesinin yapay zekâ destekli uygulamalar konusunda sağlam altyapısı ve güçlü kadrosuyla patlayıcı üretimi ile ilgili projeler geliştirerek gerekli katkıyı sağlayacağına inanıyorum“ dedi.