Bakan Topçu, AA muhabirine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Çözüm Süreci’nde bölgede yapılan yatırımların yanı sıra turizm sektörü açısından önemli adımlar atıldığının hatırlatılması üzerine Topçu, “Amaç bu zaten. Bunlar olursa bölücü terör orada barınamaz. Çözüm Süreci, bu gerçeğin yaşandığı bir deney dönemi oldu. Kandil’in ve uzantılarının hesabı hiçbir zaman çözüm olmadı. Onlar çözümsüzlükten besleniyor, bu gerilimden nemalanıyorlar. Dolayısıyla bölgedeki terör faaliyetleri her alanı etkilediği gibi, turizmi de çok ciddi sıkıntılara soktu. Halkın artık bu gerçekleri gördüğünü ve cevabını sandıkta vereceğini düşünüyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin tanıtımı ve turizmin canlanması

Topçu, Rusya’da ekonomik kriz nedeniyle Türk turizminde yaşanan daralmaya karşı bakanlığın aldığı tedbirlere de değinerek, geçen yıl Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan olumsuzluğun, batı ülkelerinin Rusya’ya ekonomik yaptırımlarıyla sonuçlandığını, bu durumun Rusya’yı ekonomik krize soktuğunu kaydetti.

Rusya’nın turizmde Türkiye’nin en büyük ikinci pazarı olduğunu ve geçen yıl 4,5 milyon Rus turistin Türkiye’de ağırlandığını dile getiren Topçu, ekonomik krizin Rusların yurtdışı ziyaretlerini olumsuz etkilediğini, Rusların yurtdışı tatilinin bu yıl yüzde 40 civarında düştüğünü ifade etti.

Topçu, geçen yıldan itibaren yaşanan bu olumsuzluklar karşısında, bakanlığın süreci çok yakından takip ettiğinin altını çizerek, bu kapsamda bakanlık üst düzey yönetimi ve sektör temsilcilerinin yıl başından itibaren Rusya’daki muhataplarıyla çeşitli toplantılar gerçekleştirdiğini, diğer taraftan da bakanlık ile Rusya Federasyonu Turizm Federal Ajansı arasında sürekli bir temasın olduğunu anlattı.

Bakanlığın girişimleriyle Rusya’nın da dahil olduğu toplam 13 ülkeyi kapsayan sektörü desteklemeye yönelik kararlar çıkarıldığını anımsatan Topçu, “Söz konusu kararlar doğrultusunda nisan-mayıs aylarında Rusya’dan Türkiye’ye sefer düzenleyen yaklaşık bin 500 charter uçağına, 6 bin ABD Doları destek sağlanmıştır. Gerekli çalışmalarda öncülük yapan bakanlığımız, söz konusu desteğin eylül-kasım aylarını da kapsamasını sağlamıştır” diye konuştu.

Okulların geç açılması

Eğitim-öğretim yılının Kurban Bayramı sonrasında başlamasının turizm sektörüne yansımasını değerlendiren Topçu, okulların geç açılmasının sektörü çok olumlu yönde etkileyeceğini, dış pazardaki daralmayı iç pazarın telafi edeceğini belirtti. Topçu, “Okulların geç açılacak olması sadece turizm tesislerinde değil, turizme hizmet ve mal veren bütün sektörlerde gelirlerin artmasını sağlayacaktır” dedi.

Yalçın Topçu, bakanlığın Türkiye’nin tanıtımı ve turizmin canlanması için dünya genelinde reklam, sektörle birlikte faaliyetler, özel tanıtım projeleri yaptığını ifade ederek, uluslararası fuarlarda Türkiye’nin en iyi şekilde temsil edildiğini, basın mensupları, sektör temsilcileri, TV programcıları, kanaat önderlerinin Türkiye’nin çeşitli destinasyonlarında ağırlandığını anlattı.

Dijital ve sosyal medyada, Türkiye’nin yabancıları doğru bilgilendirmesi ve bu yönde içerik oluşturma faaliyetlerinin artarak devam ettiğine dikkati çeken Topçu, gelecek yıl başta ana pazarlar olmak üzere Batı Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’da pazar payını korumak ve Türkiye’ye yönelik seyahatlerin arttırılması amacıyla tur operatörleri, seyahat acenteleri ve sektör temsilcileriyle görüşmelerin sürdüğünü aktardı.

“IŞİD, adeta çağdaş Lawrence gibi davranıyor”

Terör örgütü DAEŞ’in Suriye ve Irak’ta tarihi eserlere zarar vermesine ilişkin de Topçu, ne olduğu belli olmayan bir ideolojinin peşinden giderek canilik ve vahşeti yöntem kabul edenlerin, kültürel değerlere, tarihi mirasa sahip çıkmasını beklemenin fazla iyimserlik olduğunu söyledi.

Topçu, “Yapamayanlar, yıkmakla meşgul olur. IŞİD, adeta çağdaş Lawrence gibi davranıyor. Zararları Müslümanlara oluyor. Ya kendileri yakıp yıkıyor ya da yakıp yıktırıyorlar. Fitne zaten ateş gibidir, dokunduğunu yakar. IŞİD de her anlamda Ortadoğu’nun büyük fitnesi olmuştur” diye konuştu.

“İbadete açılması beni ziyadesiyle mutlu eder”

Ayasofya’nın ibadete açılmasını gönlünün arzu ettiğini dile getiren Topçu, şu ifadeleri kullandı:

​

“Kişisel olarak Ayasofya’nın ibadete açılması benim hayalimdir, emelimdir, kızıl elmamdır. Hukuki dayanak üzerinde çeşitli spekülasyonlar, tartışmalar olsa da mesele daha çok siyasidir. Uluslararası bir boyut da söz konusudur, çünkü Ayasofya’nın sembolik anlamı çok büyüktür. Nihai karar elbette dünyadan ziyade, bu milletindir. Belki bir referandum en ciddi çözüm olabilir. Fakat Ayasofya üzerinden siyasi linçe uğramış kişi sayısı da az değildir. ‘Radikal bir talep’ gibi yansıtılıyor bir kısım medyamızda. Örneğin, aynı medya çevreleri Akdamar’ın ayine açılmasını inanç hürriyeti bağlamında göklere çıkarıyor ama Ayasofya söz konusu olunca aniden tavır değiştiriliyor.”

Bakan Topçu, Ayasofya’nın daha önce kilise olduğuna vurgu yapılarak suni bir kilit vurulduğunu dile getirerek, batı ülkelerinde de camiden kiliseye çevrilen mekanlar olduğunu, bunların tekrar camiye çevrilip ibadete açılması talebinin olması halinde, benzer çevrelerce yine garip karşılanacağını ifade etti. Topçu, şunları söyledi:

“Yani bu konularda çok ciddi çelişkili tutumlar söz konusudur. Ayasofya’nın ibadete açılması kararında yetki, bakanlığımızla alakalı değildir. Olayın hukuki boyutu geniştir. Bu meselenin polemik yapılıp, istismara dönüştürülmesini de doğru bulmam. Müslüman bir Türk evladı olarak gönlümden geçeni ifade etmem gerekirse, elbette ecdat yadigarı böyle anlamlı bir mekanın ibadete açılması beni ziyadesiyle mutlu eder. Bu millet, sabrın çok meyvesini yedi. Ayasofya konusunda da epeydir sabır var, inşallah meyvesi de tatlı olacaktır.”

“O mekanda ben şarap içilmesine müsaade etmem”

“Adli yılın açılışında, ‘Piyanist İdil Biret’in konserine yönelik Alperen Ocakları mensuplarının eylemine’ yönelik soru üzerine ‘Ben, senfoni orkestrasında bir eser icra edilirken, minder atılıp, şarap içilip, ayak uzatarak dinlenmeyeceğini bilecek kadar bu işlerden anlarım’ ifadelerini kullanmıştınız. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?” sorusuna Topçu, insanların kutsal gördükleri mekanlara saygılı davranmanın asgari evrensel ahlakın gereği olduğunu vurguladı.

Bakan Topçu, şöyle devam etti.

“Edep her şeydir. Müslüman mahallesinde salyangoz, Hristiyan mahallesinde de zemzem satılmaz. Mekanların ve inançların ruhuna uygun davranmak gerekir. İdil Biret konserinde göstermiş olduğum tepki de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Mekanların tarihi anlamları vardır. Topkapı Sarayı da bizim tarihimiz açısından çok önemli bir mekandır. Bu sarayları, batının saraylarıyla karıştırmasınlar. İdil Biret konserine karşı çıkmam, ona uygun mekanlar da vardır bu ülkede. Ama o mekan Topkapı Sarayı değildir. Bilmeyen de zanneder ki Topkapı Sarayı zevk ve sefa mekanıdır. Aksine Osmanlı’nın idare merkezi, eğitim yuvasıdır, Sultan Fatih’in emanetidir. Evet, tekrar söylüyorum. O mekanda ben şarap içilmesine müsaade etmem. Bunu o mekana da, tarihe de, inanca da saygısızlık olarak görürüm. Batı ülkelerinde de tarihi birçok yapı ve mekan var. Hangisinde size gayri ciddi davranma hakkını veriyorlar?”

Hakkaniyet ve insaftan ayrılmamak gerektiğine dikkat çeken Topçu, “Sanat yapıyorum, diyerek insanların kutsalları rencide etmek biraz provokatörlük gibi geliyor bana. Kim ne yaparsa yapsın kendi hürriyetidir ona karışmam ama birlikte yaşamanın kurallarına uymak ve toplumun değerlerine saygılı davranmak gerektiğini düşünüyorum. Bir de kendi tarihini kompleks duygularıyla okuyanlar var ki, bu bizim asla kabul edeceğimiz bir durum değildir. Dünyaya medeniyet hediye etmiş bir milletin tarihi de kendisi gibi büyüktür. Bizim kültür anlayışımızda hiçbir komplekse yer yoktur” diye konuştu.