Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın gerçekleştireceği Kuveyt ziyareti öncesinde ülkenin resmi haber ajansı KUNA’ya konuştu. Türkiye ile Kuveyt’in dost ve kardeş ülkeler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik ilişkilerin siyasi ilişkilerle paralel olarak hızla ilerlediğini ifade etti.
Ziyareti sırasında bir Türk firmasının yurt dışında tek başına kazandığı en büyük ihale olan Kuveyt Uluslararası Havalimanı Yeni Ana Yolcu Terminali’nin temel atma törenine katılacak olan Erdoğan, Kuveyt’te, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olan Limak Holding’in üstlendiği yeni Uluslararası Havaalanı Projesinin temel atma töreni vesilesiyle bulunmasının Türk şirketlerinin dünya çapında geldiği ileri düzeyi görmek açısından büyük bir onur olduğunu kaydetti.
“Türkiye, Kuveyt’le tecrübelerini paylaşmaya hazır”
Erdoğan, Kuveyt’in 2035 Kalkınma Planı çerçevesinde gerçekleştireceği alt yapı projelerinde daha çok Türk şirketinin yer alması arzusunu dile getirerek, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’a ve Kuveyt hükümetine bugüne kadar Türk şirketlerine gösterdikleri destekten dolayı teşekkürlerini ifade etti.
İki ülke ilişkilerinin, özellikle yatırımlar, ticaret, savunma sanayi işbirliği, turizm başta olmak üzere pek çok alanda gelişme potansiyeli bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, karşılıklı yatırımların artırılmasını umduğunu ve Türkiye’nin stratejik işbirliği alanlarından savunma sanayisi alanında Kuveyt’le tecrübelerini paylaşmaya hazır olduğunu söyledi.
Türkiye ile Kuveyt arasındaki ticari ilişkiler
Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki aylarda Başbakanlar düzeyinde yapılacak “İşbirliği İçin Ortak Komite” toplantısının bu ve diğer alanlardaki işbirliklerini daha detaylı ele alıp güçlendirmesini beklediklerini dile getirerek, ekonomik ve ticari ilişkilerin istenen düzeye çıkması için kurulan Karma Ekonomik Komisyon toplantılarının ve İş Forumlarının daha sık aralıklarla gerçekleştirilmesinin gerekliliğine olan inancını ifade etti.
Türkiye ile Kuveyt arasındaki ticaretin gelişimini rakamlarla ortaya koyan Erdoğan, 2017 yılının ilk çeyreğinde iki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 17 oranında artışla 152 milyon dolar olarak gerçekleştiğine dikkati çekti.
Erdoğan ayrıca Türkiye’nin Kuveyt ile 2016 yılına ait toplam ticaret hacminin 1,287 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, bunun 431 milyon dolarını ihracatın, 856 milyon dolarını ithalatın oluşturduğunu ekledi. Erdoğan, iki ülkenin potansiyelleri göz önüne alındığında ikili ticaretin artırılması için daha çok çaba gösterilmesi gerektiği üzerinde durdu.
Türkiye’de 280 Kuveytli şirket faaliyet gösteriyor
Yatırım açısından oldukça cazip bir ülke haline gelen Türkiye’ye Kuveyt’in 2002 yılından itibaren gerçekleştirdiği doğrudan yatırım miktarının yaklaşık 1,7 milyar dolar olduğunu kaydeden Erdoğan, halihazırda 280 Kuveytli şirketin Türkiye’de faaliyet gösterdiğini ifade etti.
Bunun yanında Kuveyt’te faaliyet gösteren 7 Türk sermayeli firma bulunduğuna işaret eden Erdoğan, Türk müteahhitlik firmalarının bugüne kadar Kuveyt’te üstlendikleri 30 projenin toplam bedelinin yaklaşık 6,5 milyar dolar düzeyinde olduğuna dikkati çekti.
KİK ülkeleriyle ilişkiler dış politikada öncelikler arasında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt Haber Ajansı KUNA’ya verdiği mülakatta genel olarak Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerle ilişkilere dair değerlendirmelerde de bulundu.
Türkiye’nin dış politika önceliklerinden birinin KİK ülkeleriyle ilişkilerini her alanda güçlendirmek olduğunu ve bu bağlamda hem ikili hem de çok taraflı platformlarda önemli çaba sergilendiğini ifade eden Erdoğan, beklentilerinin çok iyi düzeyde seyreden siyasi ilişkilere uygun bir biçimde ekonomik, ticari, savunma sanayi ve askeri, turizm ilişkilerini derinleştirmek yönünde olduğunu kaydetti.
Türkiye ve Körfez ülkelerini “sorunlarla boğuşan coğrafyada istikrar adaları”
Türkiye ve Körfez ülkelerini “sorunlarla boğuşan coğrafyada istikrar adaları” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep beraber bölgemizde barış, huzur ve istikrar arzu ediyoruz. Halkların çatışmalardan uzak müreffeh bir yaşam sürmelerini arzu ediyoruz. İç çatışmaların yaşanmadığı, kimsenin inancından veya etnik kökeninden dolayı baskı görmediği, barış içinde bir arada yaşadığı istikrarlı bir coğrafya arzu ediyoruz. Bu arzumuzun Körfez ülkeleri tarafından da paylaşıldığını gayet iyi biliyoruz.” dedi.