“Başarı istiyorsak eğer kabuğumuzu kırmalı ve kendi iç sesimize kulak vermeliyiz.Şahsi konularda bireysel düşünmeli, bireysel kararlar vermeliyiz” diyen İzmir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Dilan Tanrıverdi: “Burada değinmek istediğim nokta şudur ki:
Ne yazık ki Türk toplumu olarak bazı özelliklerimizden vazgeçemiyoruz (iyi yada kötü). Kişi kendisini ilgilendiren konularda kendisi karar veremiyor, ikinci veya üçüncü kişilere ihtiyaç duyuyor. Burada kastettiğim bireyler yaş ortalamaları olarak 19 ve üstü, ruhen ve bedenen bir hastalığı olmayan yani sağlıklı düşünebilenlerdir.” dedi.
Dilan Tanrıverdi açıklamasında ayrıca “Sürekli dışarıdan gelen müdahale, kişinin yetersiz olma inancını benimsemesine yol açar. Bunun yanında başarısızlık da kaçınılmaz olur. Tabi ki alınan kararlar bir başka bir kişiyi etkiliyor veya ilgilendiriyorsa söz söylemeye hakkı vardır. Şimdi diyeceksiniz ki “Ne yani herkes bireysel olsa olur mu?” , “Kişi karar vermekte zorlanabilir” diye lakin unutmayalım ki danışmak diye bir kavram var ve bu kavramı doğru bir şekilde kullanmak gerekir. Birey kendisiyle ilgili konularda karar vermekte zorlanabilir, arada kalmış, çaresiz olabilir. Bu gibi durumlarda çevresinden fikir alabilir. Ama biz bunu abartıp tamamen kendimizle ilgili olan bir kararı, başkasının vermesini istiyoruz. Bu durum bağımlılığa,zorda kalındığında kararsız kalma ve birine ihtiyaç duyma dürtüsünü harekete geçirecektir. Özgüven eksikliği de bunların beraberinde gelen bir diğer etki… İnsanlar müdahale etmeyi severler, akıl vermeyi, başkaları hakkında kararlar vermeyi severler. Demem o ki ister istemez yaptığınız yanlış yönlendirmeler insanların hayatlarını büyük ölçüde etkileyebilir” diyerek yanlış yönlendirmelerin insan hayatında ne kadar büyük öneme sahip olduğunu ve insan hayatını direkt olarak kötü etkileyip tamiri mümkün olmayabilecek problemlere yol açabileceğini söyledi.