Edinilen bilgiye göre, 35 yaşındaki Tuğba Dilmeç geçtiğimiz pazartesi gecesi saat 20.00 sıralarında Yıldırım ilçesi Namazgah Mahallesindeki evinden tatlı almak için çıktı.
Yeşil Caddesi üzerinde yolun karşı tarafındaki tatlıcıya geçmek için yaya kaldırımında bekleyen genç kadına S.K. idaresindeki 16 YT 157 plakalı otobüs çarptı. Kanlar içerisinde yere yığılan Dilmaç vatandaşların olay yerine çağırdığı 112 ambulansıyla Şevket yılmaz Hastanesi’ne kaldırıldı.
Durumu ağır olan anne Tuğba Dilmaç hemen ameliyata alındı. Beyin cerrahı ve kadın doğum doktorunun birlikte girdiği ameliyatta 8 aylık bebek sezaryenle annesinin karnından alınırken aynı zamanda beyin ameliyatı olan genç kadın yoğun bakıma kaldırıldı.
6 yıl önce organlarını bağışlamış
4 gündür yoğum bakımda yaşam savaşı veren Tuğba Dilmaç’ın beyin ölümü gerçekleşti.
6 yıl önce organlarını kendi rızasıyla Türk Kızılayı’na bağışladığı öğrenilen genç kadının yakınlarıyla ile görüşen doktorlar ailenin rızasının da alınmasıyla birlikte Dilmaç’ın organlarını başka hastalara nakledebilmek için uzun süren bir operasyona başladı.
T.D.’ye yönelik yapılan incelemelerde kalp, karaciğer, 2 böbrek ve 2 korneanın nakledilmesi mümkün olduğu saptandı.
Alınacak olan kalp Ankara Başkent Hastanesine, karaciğer ve iki böbrek Bursa Acıbadem Hastanesine gönderilirken, iki kornea ise Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki hastalara nakledilecek.
‘Tek hayali çocuk sahibi olmaktı’
Beş kardeşten dördüncüsü olan Tuğba Dilmaç’ın 6 yıl önce organlarını bağışlamak istediğini söylemesi üzerine Dilmaç ile birlikte bağış yapmaya gittiklerini anlatan ablası Ebru Dalkır, “Kardeşim 35 yaşında ve 8 aylık hamileydi. O günü birlikte geçirdik. Bebeğinin eşyalarını almış benimle paylaştı. O gece canı tatlı istemiş. Evine sadece 3 dakika uzaklıktaki tatlıcıya giderken yaya geçidinde otobüs çarpmış bebeği kurtardılar ama kardeşim salı sabahından bu yana yoğun bakımdaydı. Daha sonra beyin ölümü gerçekleşti. Kardeşimizin canını bir başkası aldı bari o başkalarına can olsun dedik. Bu sebeple organlarını bağışladık” dedi.
‘Bu davanın peşini asla bırakmayacağım’
Doktorların yoğun çabası sonrası hayata döndürülen 8 aylık bebeğin sağlık durumunun iyiye gittiğini anlatan abla Ebru Dalkır, “Travma esnasında bebekte oksijensiz kaldığı için şuan o da yoğun bakımda. 2 kilo doğdu ancak kilosu düşüyor. Gelişimini tamamlamadığı için mamayı yutamıyor. Anne sütüne ihtiyacı var. Anne sütü bulmak için yakın çevremden araştırıyorum. Akciğer ve böbrek gelişimi nasıl olur bilemiyorum kardeşimin bir oğlu oldu. Kendi isminde “ğ” olduğu için sevmezdi. Bu sebep vasiyeti vardı. Vasiyetini yerine getirdik ve oğlunun ismini Kaan koyduk. En çok istediği bebek sahibi olmaktı. Biz istemiyorduk, çok erken buluyorduk. Ama, o çok istedi. Bebeğiyle birlikte mutlu bir hayat sürmek istiyordu. Hayattan çok büyük beklentileri yoktu. Mutlu olmak istiyordu. Bu yüzden daha çok kızıyorum. Daha önce ölümlü kazası olan bir şoföre yeniden araba veriyor ve bu arabanın içine insanları dolduruyorsun. Asıl korkunç olan bunlar sanırım. Hem o insanların canına kast hemde benim minicik kardeşimin canına kast hiç bir suçu günahı yok. Benim kardeşimin şoför ifade vermiş telefonla konuşuyordu diye. Kamera görüntülerini izledik görgü şahitleri var. Telefonla falan konuşmuyor benim kardeşim yaya geçidinde bekliyor. Bütün arabalar dururken bu şoför gelip çarpıyor ve karnında 8 aylık bebeğiyle annesiz bir yavruyu bize bıraktı. En acısı da bu şoför olayın ardından serbest kaldı ve halen şoförlük yapmaya devam ediyor. Ama ben bu davanın peşini asla bırakmayacağım” diye konuştu.
Başkasının bedeninde yaşıyor
Tuğba Dilmaç’ın ayakta durmakta güçlük çeken ağabeyi ise “Yaşadıklarımız tabii ki çok büyük bir üzüntü. Türkiye’deki trafik denetim sisteminin ne kadar kötü olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Otobüslerin kamyonların yayaların canına nasıl kastettiklerini biliyoruz. Artık böyle kazalar olmasın. Biz bir can kaybettik neler yaşayacağımızı biliyoruz. Maddi zorluklar herkesin aşabileceği durumda değil aracın bir trafik sigortası var oradan çocuğa bir sigorta bağlanmasını umuyoruz. Hayat şartlarını, eğitim şartlarını belirli bir standartta geçirmesi için sigorta şirketlerinin bu karşılamasını bekliyoruz. Biz organ bağışını yaparken çok zorlanmadık. Çünkü kız kardeşimizin başka birinin bedeninde organlarıyla yaşıyor olması fikri bile bize yetiyor” dedi.