Başbakan Ahmet Davutoğlu, Habertürk televizyonunun canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Davutoğlu, ”Sayın Cumhurbaşkanımız ve benim aramda herhangi bir çatışma, herhangi bir sorun olmaz. Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olduktan sonra tanışmadılar. Bakan ve Başbakan olduktan sonra da tanışmadılar. Başdanışman ve Başbakan olduktan sonra da tanışmadılar. Çok köklü bir dostluğumuz var” dedi.
”Güvendiğim kişiyle ilgili de herhangi bir hesap yapmam”
”Görev tevdi edildiğinde ne dediniz? Düşündünüz mü, eşinizle, ailenizle?” sorusu üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
”Hayır düşünmedim. Çünkü görev tevdi edilmedi bana orada ilan edildi. Birtakım gidişatı hissediyorsunuz ama Sayın Cumhurbaşkanımız beni çağırıp da ‘Seni düşünüyorum’ diyip de, ‘Ben de düşünebilir miyim’ diye düşünmedim. İlginçtir Dışişleri Bakanı olduğumda da öyle.”
“Bu sistem mutlaka değişmeli”
“Başkanlık sistemini, Cumhurbaşkanının istemesine rağmen, Başbakanın istemediği yönündeki açıklamaların” sorulması üzerine Davutoğlu, savunduğu her şeyin zeminin sağlam olmasının kendisi için önem taşıdığını söyledi.
“Türkiye’deki sistem, ne parlamenterdir, ne başkanlıktır, ne de yarı başkanlıktır” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Sorumsuz, yani Evren gibi olacağı düşünüldüğü için hiç kimseye hesap vermeyen ama yetki sahibi bir cumhurbaşkanlığı hep veren bir şey, öbür tarafta sorumluluk bütünüyle üstünde olan ama yetkisi kısıtlanmış, rektörlük seçiminden birçok üyeler seçimine kadar. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın halktan meşruiyetini alan bir seçimle, cumhurbaşkanı olduktan sonra bu iki otoritede bu iki otoritede milli iradenin meşruiyetine dayandı.”
Bu sistemin mutlaka değişmesi gerektiğinin altını çizen Başbakan Davutoğlu, “Ya pür parlamenter sistem olması lazım, ya pür başkanlık sistemi ki hesap veren ile yetki sahibi olanın aynı kişi olması lazım” dedi.
“Kendim yazdım”
Davutoğlu, “Madem başkanlığa doğru bir evrilme gereklidir, bizim seçim beyannamesinde de bu husus olacak. Şu anda seçim beyannamesinde başkanlık sisteminin nasıl yer alacağını bizzat ben, bizzat kendim kalemimle yazdım” dedi.
“Hiçbir şekilde vesayete izin vermeyeceğiz”
Bunu tartışmaya daha önce anayasa reformunda açtıkları gibi tartışmaya açabileceklerini belirten Davutoğlu, “Seçim beyannamesinde yer alacak. Seçim meydanlarında çıkacağız ve yeni anayasa diyeceğiz, insan hakları ve özgürlükleri diyeceğiz, insan onuru diyeceğiz. Hiçbir şekilde vesayete izin vermeyeceğiz diyeceğiz. Öyle bir yeni düzen olacak ki bu yeni düzende halk adına halktan yetki almamış kimse otorite kullanamayacak diyeceğiz. Halktan yetki alan herkes de hesabı verecek, sorumsuz bir makam olmayacak diyeceğiz. Bunları diyeceğiz. Bu çerçevede de doğru olanın bu aşamadan sonra artık başkanlık sistemi olduğunu ve Türkiye’nin en kısa zamanda bu çarpık yapıdan çıkması gerektiğini anlatacağız” diye konuştu.
“Çözüm süreci Türkiye’nin en önemli projesidir”
Davutoğlu, “Ne MHP çözüm süreci üzerinden Türkiye bölünecek diye bir kara propaganda yönetsin ne de HDP çözüm sürecini kendi lehine çevirmeye çalışsın. Çözüm süreci Türkiye’nin en önemli projesidir ve ne surette olursa olsun nihayette başarıya ulaşacaktır” dedi.
İzleme heyeti tartışmalarının o zamanlarda olduğunu, yeni şeyler olmadığını vurgulayan Davutoğlu, öncelikle silahsızlanma iradesini görmek istediklerini belirterek, “Silahsızlanmanın olmadığı yerde, herhangi bir şey tartışmak mümkün değil” dedi.
“Şimdi de bir Demirtaş projesi var ve HDP projesi var”
Meselenin AK Parti’nin önünü kesmek olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
“2011’e giderken, bir başka proje ortaya atıldı, Kılıçdaroğlu projesi. Şimdi de bir Demirtaş projesi var ve HDP projesi var, AK Parti’nin önünde. CHP’den ümidi kestiler. MHP’nin zaten sadece engelleyici bir rolü var. Çözüm Süreci işte engelle. Aynen Genç Parti’nin engellemeye çalışması daha sonra 2007 öncesindeki bir takım gizli pazarlıklarla yeni partilerin çıkması gibi, şimdi de Kılıçdaroğlu, şimdi de HDP üzerinden.”
“Demirtaş süreci sabote etmiştir”
“Olursa diye bir ‘b’ planınız, ‘c’ planınız var mı? HDP barajı aşarsa” şeklindeki soruya karşılık Davutoğlu, “Kimin başkan olacağına, ne olacağına Demirtaş karar verecek değil. Demirtaş şu anda statükocuların yeni projesidir. Çok net söylüyorum ve iki hamlesiyle de çözüm sürecini sabote etmiştir. 6-7 Ekim olaylarını kışkırtan tweeti ile sonra da tam nevruzdan 3 gün önce güzel bir açıklamayla silahsızlanma yönünde adım atılacakken doğrudan cumhurbaşkanımızı hedef alan yaklaşımıyla iki kere sabote etmiştir. Kim adına sabote etmiştir? Onu Dimirtaş’ın son dönemde görüştüğü kişiler veya yaptığı çalışmalarla ilişkilendirebilirsiniz” dedi.
“Meclise giremezse şikayet etmeyecekler”
“Bu tutumuyla 7 Haziran’dan sonra eğer HDP, Demirtaş, Meclise giremezlerse şikayet etmeyecekler” diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aynen Genç Parti’nin, o zamanki Doğru Yol Partisinin şikayet etmeyip köşesine çekildiği gibi köşelerine çekilecekler. Ancak şuysa oyun, ‘biz ne yaparsak yapalım Meclise gireriz. Girmezsek Meclise bu Meclisi illegal ilan edip şiddete yöneliriz. Onun için de şimdiden çözüm sürecini baltalayalım ki o zaman şiddete yönelmemizin bir gerekçesi olsun’ diye bugün çözüm sürecini baltalamışsa Demirtaş, bu ateşle oynamaktır.”
“Çözüm süreci, silahsızlanma, bütün bunlar seçim sonrasına mı kaldı?” şeklindeki soruya karşılık Davutoğlu, “Hayır” yanıtını verdi.
İzleme heyeti
Davutoğlu, bunun sonrasında bir izleme heyeti kurulup kurulmayacağı sorusuna karşılık, “İzleme heyeti tabiri dahi bizim çok şey kullandığımız bir tabir olmadı. Dikkat ederseniz Yalçın Bey de… Daha netleşmiş ve nihayete ermiş, noktası konmuş bir husus değildi. Gelen düşünceler, Çözüm Süreci Kurulu’na gelip karar verecektik. O aşamada zaten Demirtaş’ın açıklaması, arkasından Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi” dedi.
“İnsanların geleceğini çalıyorsunuz”
“Paralel yapı” ile mücadele ve Fethullah Gülen’in iadesi konusunun gündemden düşüp düşmediğine ilişkin soru üzerine Başbakan Davutoğlu şöyle konuştu:
“Şu anda paralel yapıyla mücadele konusundaki en önemli gündem maddesi, KPSS ile yapılan şey. Bu da gösteriyor ki, paralel yapı Ankara’da birilerinin bir takım siyasi gerekçelerle ortaya attığı bir tez değil. O gencecik insanların geleceklerini karartan ve adaleti yok ederek, hani şimdi bu çevreler adalet, demokrasi diye çağrı yapan bu çevreler açısından söylüyorum; en büyük ahlaksızlık insanın geleceğini çalmaktır.”
Davutoğlu, “Öyle bir şey ki; bir grup oturuyor, örgütleniyor, soruları çalıyor, dışarı aktarıyor ve kendi taraftarlarına bunları veriyor. İşte aynı anda birbirleriyle akraba ya da aynı çevreden 20 kişi yüzde yüz yapıyor. Bu bir bardak çalmak değil, onlar da suçtur. İnsanların geleceğini çalıyorsunuz. Bu başlı başına aslında böylesi yapılarla, bugün paralel yapıdır, yarın başkası çıkabilir. Teknoloji geliştikçe bu imkanlar da arttığı için, bu imkanları kötüye kullanan kim olursa olsun, ona karşı mücadele etmek zaruridir. Bütün bu hukuk süreci devam ediyor. Bu çetenin dışarıdaki unsurları kim olursa olsun, ister başındaki, ister diğerleri, bir şekilde bir gün bunun hesabını verecek” diye konuştu.
“Hukuk ne gerektiriyorsa o yapılacak”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2010’da KPSS’ye giren yakın akrabaların memuriyetten el çektirilip çektirilmeyeceğine ilişkin soruya da, “Tabii hukuk ne gerektiriyorsa o yapılacak. Aksi taktirde nasıl çalışırlar, aynı yerde. Eğer bu ispat edilirse mahkeme karar verecek tabii buna biz karar veremeyiz.” diye konuştu.
KPSS sorularının bir çok kişinin hakkını gasp ettiği için bir zulüm olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, “Buna sessiz kalınırsa, adaletsizliğe tahammül edilirse, ondan sonra o ülkenin geleceğinden emin olamayız. Onun için, gereken neyse yapılacak. Ne ceza gerektiriyorsa da tereddütsüz bir şekilde verilecektir” şeklinde konuştu.
Emeklilere ikramiye konusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun emeklilere vaat ettiği ikramiyeye ilişkin soru üzerine ise Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Kılıçdaroğlu gelirse buradan emekli vatandaşlarımıza söylüyorum; yılda 2 ek maaş filan diyor ya, Allah muhafaza var olan maaşlarınız da kalmaz, aynen 2 anahtar diyenler gibi. Demokrasilerde noter millettir. Dolayısıyla notere gitmesi bile bir özgüven eksikliği, benim sözüme güvenmediğinizi biliyorum; ben bari gidip noterden bir belge alayım da bu güveni göstereyim. Biz halkın huzuruna çıktığımızda notere falan gideceğimizi söylemiyoruz, çünkü bizim sözümüz söz.”
“Çankaya Köşkü’nde görev ifa etmek onur verecek”
Davutoğlu, Çankaya Köşkü’nün Başbakanlığa tahsis edilmesine ilişkin de, “Bir kere büyük bir onur, güzel işlerin bu tarihi mekanlarda olması beni cezbediyor. Çankaya’nın da hakkını vermeye çalışacağız, Cumhuriyetimizin burada yeşerdiği o özgürlük idealini yüceltmek ve Türkiye’yi bu anlamda çağdaş uygarlıklar seviyesine getirmek konusunda elimizden gelen çabayı göstereceğiz” diye konuştu.