Erdoğan, Al Jazeera Arapça kanalına verdiği ve tamamı bu akşam 21.00’de yayınlanacak röportajda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Irak hükümetinin Musul’daki Türk askeri birliğinin değişimine verdiği tepkiye değinen Erdoğan, Irak’ın geçen sene IŞİD’in Musul’a girmesi ve Kuzey Irak’ta yayılma politikası izlemesi üzerine Türkiye’den yardım istediğini hatırlattı.
Erdoğan, “2014’te Sayın İbadi Türkiye ziyaretinde bizimle bunları konuştuğunda, bizden kendileri için eğitim amaçlı talepleri oldu. Ve bu talepler sebebiyle de biz bu Başika kampını kurduk” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunların hepsinden bilgileri var, haberleri var. Şimdi adama sormazlar mı, ‘O Başika kampı kurulduğunda siz neredeydiniz?’ O günden bugüne hiç sesiniz çıkmadı. Ve şimdi yeni, bölgedeki bazı gelişmeler üzerine böyle bir adım atıyorsunuz. Ve biz Başika kampını güçlendirmek üzere buradaki eğitim ekiplerimizi daha da artırmış olduk. Ve bunlar tamamıyla bir muharip güç olarak orada değiller. Daha çok eğitici olarak oradalar”
“İran ve Irak mezhepçilikte işbirliği yapıyor”
Erdoğan, bölgede mezhepçilik temelli politika güden ülkeler olduğuna belirterek, Türkiye’nin mezhepçilik karşıtı bir ülke olduğunu vurguladı.
Bölgede mezhepçilik yapan ülkelerin başında İran ve Irak’ın geldiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Irak şu anda İran’la böyle bir mezhepçilik başlığında maalesef, üzülerek bunu müşahede ediyoruz, işbirliği halindedir. Ve bu işbirliği aynen Suriye’de de devam etmektedir. Suriye’deki sıkıntının altında ne yatıyor? Yine mezhepçilik yatıyor. Şu anda burada bu adım atılırken buradaki Sünnilerin durumu ne olacak? Burada Sünni Araplar var, Sünni Türkmenler var, Sünni Kürtler var. Bunların güvenliği ne olacak? Bütün bunların bir eğit-donatla bir güvenlik altında kendilerini koruma iç güdüsüne ihtiyacı var. Ve burada atılan adımların hepsi buna yöneliktir. Bakın uzun bir zamandır, özellikle Kuzey Irak Kürt Yönetimi birçok haklarını kaybetmiş durumdadır. Bunların haklarının verilmesi lazım.”
Erdoğan, Irak’ta adil bir yönetim anlayışı olmadığını ifade ederek, Araplar da dahil olmak üzere halkın büyük kısmının endişe içinde olduğunu kaydetti.