Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen 46. “Dünya Ekonomik Forumu”nda (WEF) AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Yarın yapılacak enflasyon görünümüne ilişkin yılın ilk toplantısı öncesinde, enflasyonla mücadele çalışmalarına değinen Başçı, şöyle konuştu:
“Orada da herkesi ikna etmemiz gerekiyor ki enflasyon Orta Vadeli Program’da bu sene sonu için öngörülen yüzde 7,5, gelecek sene yüzde 6,0, 2018 yılında ise yüzde 5’li rakama doğru ilerleyebilecek. Bunun için de gereken çaba gösterilecek ama çok boyutlu bir çaba. Tek boyutlu değil. İki tane mesaj vermek gerekiyor. Bir tanesi; enflasyonu düşürmek konusunda kararlıyız. Hükümet de kendi üzerine düşeni yapmak konusunda kararlı. 2016 yılı enflasyonla mücadelenin başlangıç yılı olacak. O daha sonra 2017 ve 2018’de devam edecek ve artık o problemi de çözeceğiz.”
“Büyüme dostu, enflasyon düşürücü bir paketle birlikte ilerlenebilir”
Başçı, enflasyonda da hedefe kademeli bir şekilde, önümüzdeki üç yıllık süre içerisinde ulaşılabileceğinin altını çizerek, “Enflasyonu indirirken de ideal bir politika bileşimi uygulayarak büyüme dostu, enflasyon düşürücü bir paketle birlikte ilerlenebilir diye düşünüyoruz. Onun da kademeli olmasında fayda var. Hemen bu sene yüzde 5’e indireceğiz şeklinde değil de 2018’de yüzde 5’e gelecek şekilde, gerçekçi ama kararlı bir duruşla bunu yapabiliriz diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Enflasyonu en son noktada yüzde 5’in de altına getirebilmeliyiz”
Türkiye’nin, 2012 yıl sonu itibarıyla yüzde 6,2 ile en düşük enflasyonu gördüğünü hatırlatan Başçı, “Bu, aynı zamanda son 45 yılın en düşük enflasyonuydu. Dolayısıyla Türkiye’de bir enflasyonu düşürme süreci var ve halen devam ediyor. Enflasyonu en son noktada yüzde 5’in de altına getirebilmeliyiz. Peki bunu hemen yapabilir miyiz? Maalesef bu yıl bunu hemen yapamayacağız. Yani yüzde 5’in altına hemen getiremeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Başçı, enflasyonu hedeflenen seviyeye getirebilmek için gerekli kararlılığın bulunduğuna işaret ederek, “Şu irade var, o açıdan ben çok memnunum. Hükümetin de kesin bir kararı var. 3 yılın sonunda 5’li rakamları görebiliriz. Bunu hedefliyoruz. 2018’de enflasyonun 5’li rakamları artık görebilmesi mümkün. Bu yönde çaba göstermek gerekiyor. Bu çabayla ilgili Merkez Bankası kendi üzerine düşeni yapacak. Hükümet de kendi üzerine düşeni yapacak. Bu yönde açıklamalar net bir şekilde geldi” görüşünü paylaştı.
“Cari açıkta yılı yüzde 4’ün altında bitirme ihtimali var”
Cari açık sorununa da dikkati çeken Başçı, şunları kaydetti:
“Bir numaralı problem cari açıktı. Onu çözmek 4 yıl sürdü. 4 yıllık zaman zarfında cari açık problemi büyük ölçüde çözülmüş oldu. Büyümeyi de oldukça iyi bir yerde tutarak bunu yapabildik. Bu bir başarıdır. Bugün gelişen ülkeler içinde yüksek büyüme gösteren ülkeler arasında Hindistan’dan sonra ön sırada gelen ülkelerden biri Türkiye.
Cari açığı yüzde 4 eşiğinin altında bitirme ihtimali olan bir yıla giriyoruz. Geçtiğimiz sene belki yüzde 10’dan 4,5 civarında bir yere kadar. Bu yıl da yüzde 4’ün bile altında olabilecek. Bu, daha az konuşulacak bir alan olacak. Bu bizi pek çok açıdan enflasyonla mücadeleye odaklanmaya sevk edecek ve kolaylaştıracak. Çünkü eskiden olduğu kadar döviz kurları üzerinden büyük bir baskı gelmeyebilir.”
“Enflasyonda iletişim politikasına ağırlık vermemiz gerekiyor”
Başçı, makro ihtiyati araçların kullanılmasının bir sonucu olarak, krediler konusunda arzu edilen sonucun alındığını belirterek, “Krediler konusunda kompozisyon şu anda sürdürülebilir dış denge açısından iyi, büyüme açısından olumlu. Çünkü tüketici kredilerinin yerine firmanın ve üretimin desteklenmesi şeklinde bir kompozisyon var” dedi.
Enflasyon konusunda iletişim politikasının önemine değinen Başçı, şöyle devam etti:
“Bundan sonra iletişim politikasına ağırlık vermemiz gerekiyor. Bir de doğru politika bileşimini kullanmak gerekiyor. Bu dönemde oynaklıkların son derece yüksek olduğu küresel bir arka plana girdik. Ocak ayının ilk gününde, Çin’den çok şiddetli bir şok dalgası bütün dünyaya yayıldı. O dalgayı biz çok dikkatli ve gün gün izledik. Orada şunu gördük; Türk varlıkları ve Türk lirası, pek çok benzer ülkenin varlıklarına kıyasla bu şoktan çok daha az etkilendi. İkincisi; yakın zamanda görüyoruz ki bunun kendisi büyük ölçüde geçici oldu ve etkilerinin de büyük ölçüde geçici olması söz konusu olabilir. Bu şoklara karşı dayanıklılık konusu ile alakalı.”
“Gerekli politika bileşimimiz var”
Başçı, Merkez Bankasının mevcut duruşuna ilişkin olarak ise “Yaklaşımımız nedir? Türk lirası boyutunda enflasyonist risklere karşı sıkı, döviz likiditesi boyutunda dengeleyici, finansal istikrarı destekleyici şekilde özetleyebiliyoruz. Bunun alt boyutları var. Konuyu çok yakından takip etmeyenler, sadece uzaktan ve tek boyutla bakanlar, bazen hatalı yorumlarda bulunabiliyorlar. Bir kombinasyon ve bileşim olarak hepsi bir arada değerlendirildiğinde, şu anda enflasyonist risklere baktığımızda halihazırda Türkiye’yi iyi bir duruma getirecek bir politika bileşimimiz var” değerlendirmesinde bulundu.
“(Sadeleştirme) için henüz erken, oynaklıklar oldukça yüksek”
Şu aşamada esnekliğin korunmasına karar verdiklerini vurgulayan Başçı, şunları söyledi:
“Şokların nasıl şekil alacağını görmemiz gerekiyor. Dünyadaki gidişat nasıl bir şekil alacak? Normalleşme sorunsuz bir şekilde gerçekleşebilecek mi? Normalleşme sorunsuz bir şekilde gerçekleşirse o zaman zaten bizim hazırladığımız çok boyutlu politika araçlarına gereksinim azalabilir ve kısa vadeli faizleri artık yüksek frekanslı bir araç olarak kullanmamız gerekmeyebilir. Ayda bir defa toplanıp kısa vadeli faizleri tek bir faizle değiştirmek şeklinde çalışmaya dönebiliriz. Fakat onun için henüz erken. Onun için erken olmasının sebebi de şu anda küresel normalleşme ile ilgili kimsede tam bir güven yok ve oynaklıklar oldukça yüksek.
Oynaklıklara karşı bizim de gerekirse gereken günlerde likidite politikasında sıkılaşmaya giderek oynaklıkları azaltabilme yeteneğimiz var. Bunu daha önce gösterdik. O tür bir esnekliğe ihtiyacımız olabilir. Henüz kullanmadık ama gerekirse bunu kullanabiliyoruz. Likidite politikasında ufak, sembolik bir sıkılaştırma bile bizi eylül-ağustos döneminde gayet güzel korudu. Çin şokuna karşı Türk lirası diğer ülkelere karşı nispeten daha dayanıklı oldu.”
“Araç kombinasyonu yeterli”
Başçı, Merkez Bankasının ortaya koyduğu bazı yeni araçlara işaret etti.
Bu araçların etkili olabileceğini dile getiren Başçı, “Onların nasıl çalıştığına herkesi ikna edip, güzelce anlatıp, ondan sonra gerektiğinde nasıl kullanacağımızı anlattığımız zaman, bu araçlar yeterli. ‘Artık kısa vadeli faizleri günlük bir politika aracı olarak kullanmamıza ihtiyaç kalmamıştır’ güveni herkese geldiği zaman da sadeleşmeyi ele alabiliriz. Dolayısıyla bu konu hali hazırda her toplantıda Kurul gündemine alınıp değerlendiriyor” dedi.
Başçı, araç zenginliği ile birlikte araçların etkili bir şekilde kullanılması ve gerekli kombinasyonun bulunmasının önemine dikkati çekerek, “O şekilde baktığınızda aslında gelişmiş ülkelerin yaklaşımları da bu; ‘çok sayıda aracımız var ve bunları çekinmeden gerektiği kadar kullanmaya hazırız.’ Bu mesajın verilmesi pek çok zaman beklenti yönetimi açısından yeterli olabiliyor” diye konuştu.
“Bu sene enflasyonda düşüşün mümkün olduğunca erken başlaması kritik önemde”
Bu yıldan itibaren enflasyonda kademeli bir düşüşün hedeflendiğinin altını çizen Başçı, “Bu sene önemli, kritik olan enflasyondaki düşüşün mümkün olduğu kadar erken, ilk çeyrekte başlaması. Orada da trendi takip edeceğiz. Son 4-5 aylık döviz kuru gelişmeleri oldukça istikrarlı olduğu için enflasyona oradan gelen etkiler giderek azalacak. Büyük ihtimalle bu ay üç aylık ortalama çekirdek göstergelerin eğilimi tek haneye düşecek. Onun hem tek hanede kalması hem de daha da aşağı gelmesi için kredilerin yine istikrarlı bir şekilde devam etmesi gerekiyor. O görünümün bozulmaması gerekiyor” uyarısında bulundu.
Başçı, döviz kurunun da nispeten diğer ülkelere göre çok daha istikrarlı seyretmesinde fayda olduğunu anlatarak, “Artı, bu beklenti yönetimiyle elimizdeki araçları da gerektiği zaman kullanmak şeklinde bir planla bunu yapabileceğimiz, enflasyonu yüzde 7,5’e kadar getirebileceğimiz anlaşılıyor. Ama bir çabayla” bilgisini paylaştı.
“AB’deki toparlanma bizim için bir fırsat”
Avrupa ekonomisindeki toparlanmanın Türkiye’ye olası yansımalarına da değinen Başçı, Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatının gayet iyi gittiğini, Avrupa’da yüzde 1,5, yüzde 1,6 ya da yüzde 1,7 gibi bir büyümenin, ihracatı avro bazında güçlü bir şekilde artıracağını belirtti.
Başçı, “O da oluyor şu anda. AB’deki toplanma bizim için önemli bir fırsat. Diğer önemli bir fırsat da enerji fiyatlarının nadir görünen bir şekilde düşmesi. Bu, Türkiye’ye çok fayda sağlayan bir konu. Bu da TL’nin değerini destekleyen bir konudur” dedi.
Dünya Ekonomik Forumu’nda “4.Sanayi Devrimi”nin ele alındığını aktaran Başçı, “Bir transformasyon oluyor. Onun farkında olmak gerekir. Dünyada çok önemli gelişmeler oluyor. Benim üniversite yıllarımda daha ziyade gelişmeler donanım alanındaydı. Şimdi yazılım alanında çok heyecan verici gelişmeler var. Bunlardan en önemlisi, yapay zeka alanındaki gelişmeler. Burada somut örnekler çıkmaya başladı. Mesela sürücüsü olmayan kamyonlar ABD’de kullanılmaya başlandı. Bunların her birinin bir yapay zekası var. Pek çok alanda değişik uygulamalar olacak” şeklinde konuştu.
Başçı, Türkiye’nin reform gündeminin bu bağlamda son derece önemli olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hükümetin en son açıkladığı araştırma ve geliştirmeyle ilgili, genç müteşebbislerin desteklenmesiyle ilgili paket tam zamanında oldu aslında. Bu tip işler kilogram başına ihracat değeri son derece yüksek olan işler. Bir yazılım hazırladığınızda onun kilogram başına ihracat değeri artı sonsuz. Türkiye’de bunu yapmaya başlayan gençler var. Bizim en önemli kaynağımız, insan kaynağımız olduğu için bunu kaçırmamamız lazım. 4. Sanayi Devrimi’ne en baştan hemen dahil olmamız gerekir.”