Başbakan Binali Yıldırım, İzmir Saat Kulesi önünde gerçekleştirilen Habertürk TV – Bloomberg HT ortak canlı yayınında “Türkiye’nin Referandumu-Gençler Başbakana Soruyor” adlı programa katıldı.
“Başbakanlığın olmayacağı bir sistem için bir başbakan olarak neden bu kadar canla başla çalışıyorsunuz?” sorusunu Yıldırım şöyle cevapladı:
“Doğru ve çok güzel bir soru sordunuz. Kılıçdaroğlu da diyor ki ‘Biz Binali Bey için çalışıyoruz’. Niye benim için çalışıyorsun kardeşim, çalış da iktidar ol. Benimle ne işin var, herkes kendisi için çalışsın, 7 seçim olmuş hala iktidar olamamışsın. Biraz kendin için çalış, partin için çalış da iktidara gel. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin 65. Hükümeti’nin Başbakanı olarak eğer temsil ettiğim makamdan vazgeçiyorsam bunun bir anlamı var gençler. Türkiye için bir anlamı var. Türkiye’nin geleceği size emanet olacak.Yaşadığımız olaylar, acı tecrübeler en son 15 Temmuz böyle bir değişikliğin şart olduğunu ortaya koydu.” dedi.
“Bir direksiyonda iki şoför olmaz”
Türkiye’nin mutlaka ve mutlaka kuvvetli bir iktidara sahip olması gerektiğini söyleyen Yıldırım, geçmişte yaşanan hükümet krizlerinden örnekler verdi.
Siyasi krizlerin ekonomik krizleri beraberinde getirdiğine işaret eden Yıldırım, 2001 ekonomik krizine işaret ederek, “En son rahmetli Ecevit çok aradı, buldu, ‘Ne kadar iyi bir adam’, Ahmet Necdet Sezer’i ‘Dünyada eşi benzeri yok’ dedi, getirdi. Bütün parti liderlerini ikna etti. Bir gün anayasa kitabını bir fırlattı Ecevit’in kafasına, Türkiye yerle bir.” diye konuştu.
Türkiye’nin o krizde 638 milyar lira kaybettiğini, AK Parti iktidarında bunu ödediklerini ve 2011 yılında zor bitirdiklerini anlatan Yıldırım, bu faizler ödemeseydi bugün kişi başına milli gelirin 11 bin değil 14 bin dolar seviyesinde olacağına dikkat çekti.
Yıldırım, “Sorun sistemde mi ?” sorusuna da “Sorun; iki tane irade var mevcut sistemde, bunun bire inmesi lazım. Bir direksiyonda iki tane şoför olmaz, bir fabrikada iki tane patron olmaz. İşin sahibinin belli olması lazım. Öbür türlü hata olunca, ‘Ben yapmadım, senin yüzünden oldu’. Sonunda bedeli millet ödüyor. Bizim memlekette bir laf var, ‘Sen ağa ben ağa; bu davarları, koyunları kim sağa?’ Bir tane iş yapacak adam lazım. O da milletin seçtiği, karar verdiği, sandıkta seçtiği bir tane irade olacak. Bu başbakan olabilir veya cumhurbaşkanı olur, ikisi birden olmaz. Bugün iyi gidiyor ama biz bugünü düşünmeyelim, geleceği düşünelim.” cevabını verdi.
“Milletin gücü hepsinin üzerindedir”
Halkın yetkilendirdiği en güçlü iradenin cumhurbaşkanı hükümeti ve meclis olduğuna dikkat çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
“İki tane güç var; birisi yasama denetleme, biri yürütme. İki gücü de millet veriyor. Eğer siz kendi yetki alanlarınızın dışına çıktığı zaman, en kötü halde 5 sene sonra biletini kesiyorsunuz, kim yanlış yaptıysa. Ama o kadar bekleyecek miyiz, beklemeyeceğiz. Bir kontrol mekanizması da yeni anayasa getiriyor. İkisine de seçime gitme yetkisi veriyor. Bu ne demektir, ikisinde de eşit silahlar var. Bu silahını çektiği zaman, teşbihte hata olmaz, silah demeyelim dengeleyici güç var. Birisi gittiği zaman öbürü de gidiyor, diğeri gittiği zaman berikini de götürüyor.
Meclis (seçime) giderse cumhurbaşkanı da gidiyor. Cumhurbaşkanı karar alırsa Meclis de gidiyor. Bunu biz yeni getiriyoruz. Bu tamamen bizim yönetim geçmişimize, geleneğimize uygun bir denetim, denge kontrol mekanizmasıdır. Bununla neyi sağlayacağız ? Diyor ki ‘Kardeşim uzlaşın’. Seçtik, 2 ay sonra seçime gidersen bu millet ne der? ‘Ne vardı su mu çıktı, istediğiniz her şeyi verdik. Niye seçime götürdün?’ Meclis götürdüyse Meclisi, cumhurbaşkanı götürdüyse cumhurbaşkanını cezalandırır. Onun için milletin gücü hepsinin üzerindedir.”
“Vatandaş rahatça istediği oyu versin”
Başbakan Yıldırım, değişikliği doğru bir şekilde anlatmak zorunda olduğunu söyleyerek, “Ben kimin nereye oy vereceğinin peşinde değilim. Rakam açıklamak oy vereceklere haksızlık olur. Bildiğim şeyler var ama o bir dayatmadır, yönlendirmedir, bu vatandaşa hadsizliktir. Vatandaş rahatça istediği oyu versin.” dedi.